Hayat ağırlaşmış, İnsanlar yavaşlamıştı..
Yapılması gereken şey ne olabilirdi? Bunun cevabı onda yoktu Zaten yaşanan hiçbir şeyin cevabını da bilmiyordu. Acaba benim dünyaya gelişim benim adıma bir şanssızlık mıydı? Diye düşünse de, bunun yanıtını almak istemiyordu çünkü gelecek olan yanıttan korkuyordu.
Kendimi gereksiz olarak görmem için her hangi bir neden var mıydı? Diye düşünüyordu
Hem neden dünyaya gelmesi gereksiz olsun ki?
Her olumsuzlukta, her fikir çatışmasın da söyleniyordu bu sözler, ’’sen, senden sonrası dünyaya gelmeseydiniz, dünya eksik kalır yıkılırdı bu dünya’. ’’Boşuna israf boşuna işgal ediyorsunuz bu dünyayı’’. O an hiç tepki veremiyordu ama için için acı çekiyor utanıyordu, ’’ben gerçekten bu kadar felaket biri miyim?’’ Diye düşünüp üzülüyordu.
Olumsuzlukların, eksik kalanların ya da yolunda gitmeyen bir şeylerin suçlusu omuydu?
Defalarca ve yıllarca bu soruyu soruyordu kendine, bu mümkün değildi, hem dünyaya gelmesini o istememişti ki.
,Hem de alenin son çocuğu da değildi, ortalardaydı, yani olumsuzlukların nedeni kendisi olamazdı. Artık bütün bunlar çok geride kalmıştı ve yaş elliye dayanmıştı artık bu gün bunları söylemesi bile çok hoş durmuyordu insanın dilinde.
Kendi çöküşünü seyretmemek için diretiyor, yalnızlığıyla baş edebilmek için amansız bir mücadele veriyordu. Hayal kurmaya korkuyordu, arada bir kaçamak yapıyorsa da hemen kendine geliyor, ’’ağır ol kızım, bundan sonra hayal kurmak sana göre değil. Sen bu dünyaya acı çekmek için geldin öyle de kalacaksın, bu düşünceyi hemen silmek istiyordu, çünkü her kelimesi beynini çatlatıyordu sanki.
İstediği tek şey ise, bir apartman katında bir dairesi olmasıydı, yeni eşyalar merdivenleri silmesi için bir de kapıcı. Evin rutubetinden, kışın evi nasıl ısıtırız, her ay sonu ev sahibine kirayı nasıl ödeyeceğiz düşüncesi onu yormuştu. Evin küçük olması önemli değildi, yeter ki kendine ait olsun, onu ne güzel temizler boya badana yapar, Alınan her parça eşya ev sahibinin gözüne batmaz, ’’a bunu kaça, nasıl aldın?’’ Sorusuna göğsünü gere -gere yanıt verirdim diye düşünüp mutlu olmaya çalışsa da çok kısa bir süre içerisinde gerçeğe, kendi gerçeğine dönüyordu..
Bütün bu istedikleri çok şey miydi?
Elbette ki değildi, olmuyor, olmayınca da olmuyordu işte
Artık bu olanlardan sonra kendi kabuğuna çekilmiş, insanlarla irtibatı koparmış bir nevi hayata küsmüştü. Arada ağabeyine bir mektup yazdığı oluyordu. Yalnızlığı kabullenmiş içine sindirmişti. Hiçbir şey için çaba harcamıyor, olan bitene uzaktan bakıp seyrediyordu sonunu merak etmeden.
Korktuğu şeyler birer birer başına geliyordu En çok korktuğu şey ise, ’’ya bir gün insanlardan tamamen uzaklaşır mıyım?’’ Korkusuydu
’’İnsanların içerisinde var olan o canavara teslim olur muyum’’, düşüncesiydi.
Kendini yalnız hissetmek başka, tamamen yalnız kalmak başkaydı, bu çok korkunç bir durumdu onun için. Bunun bilincindeydi de, beynini kemiren o düşüncelerden kurtaramıyordu Böyle olsun istemiyordu ama her şey onun dışında gelişiyor o buna müdahale edemeyip, uzaktan seyrediyordu her şeyi başkaları gibi. Bütün bu olup bitenlerden kendisi ne kadar sorumluydu? Eğer ortada bir hata varsa, bu hatanın ne kadarı ona aitti? Yoksa çok mu saftı, hani çaktırmadan iyi niyet derler ya, işte ondan. Çok da önemli değildi bundan sonrası onun için, hani şairin dediği gibi, ’’yolun yarısını çoktan geçtik de, sona ramak kaldı’’ diye. Hangi yaşta olursa olsun kendinin bir tarafını hep eksik hissediyordu
O günde diğer günlerden pek farkı yoktu. Hava sıcaktı ve arada sırada rüzgâr esiyordu. Tatil diye bir alışkanlık olmadığından dolayı, en güzel tatil köy yeriydi. Son zamanlar da buralara da gidemiyordu. Köy yeri tatil mi? Kâbus mu orası da belli değildi. Ne köy nede başka iş yapılabiliyordu. Hiçbir şeyin tadı tuzu yok, hiçbir şeyin de anlamı kalmamıştı. Her taraf boş, her yer ıssız gibiydi onun için..
Hayat ağırlaşmış İnsanlar yavaşlamıştı, robotların hareketleri daha hızlıydı sanki.
Kimseler konuşmuyor insanlar gülmüyordu. Arabalar da geçmese, ıssız bir adada gibi hissedecekti kendini.
Nedir bu olanlar?
İnsanlara neler olmuştu?
İnsanlara mı? Yoksa kendine mi bir şeyler olmuştu, bunun çözümünü yapamıyordu. Kendini hiç iyi hissetmiyor, geçmişte yaşamaktan kurtulup, o güne adapta olamıyordu. Beyni çökmüş, format atılırsa düzelir miydi?
Bu format ona nelere ve ne kadara nal olurdu, acaba?
Gündüz Yavuz…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.