Nefsimin Bilinçaltı Arıtmasıydın Kumruzen
hayrettin taylan
Aşk,nefsimin doğrusunda kendine içsel mevziler çizme çeşnisiydi. Dertlerimin eksisi kadardı eksiklerim.
-Bir doğruyu , mutlak doğruya taşıyan mistik yolculuğun aziziydim. Yüreğim sana kadar tertemizdi. Meryem pınarını akıttın.Kutsal mahzenlerinde seni içtim.
-
Her şey s’ağır, l’al, kor, zor, h’astı sayende.
-Bezginliğim sensizliğim kadar yeniydi, yenileniyorduk sürekli senli hay’allere..
Saçların kadar çözülmüş öyle dağılmış meramlarım.Hüzün adres sormadan gelmiş seni beklediğim her demde.
Hiç gitmez dediğim sen , hiç bitmez dediğim aşk sen, hiç bitmez ayrılığın bundan Kumruzen.
Düşlerim, düşüncelerine gaile, dünya kendine geoit özlemler sunarken, özlediklerim neden elips, neden tezatlarımda azat ettiklerin var?
Bu girdabın meçhulü ben miyim ki? Neden bu kadar severken, nefretlerin arttı.
-Ki aşkın merkezkaç kuvvet kardeşi nefrettir.Benden nefret edişin bana beslediğin sevginin tohumudur. Ektiğin büyük , büyülü sevdanın meyvesidir nefretlerin.
-İnsan sevmediği , tanımadığı, yaşamadığı, unutamadığı birinden nefret etmez ki?
-Nefretlerini sakla bari..
Sen türkülere türkünü söyle can çiçeğim,ben kavuştaklarda kavuşmalarımızı okuyacağım.
Billur ,davudi sesimin şelalesi akacak damlalarınla beraber.Dev kazanlarında bulanan y’aralarıma düşecek gözünden akanlar.
*Islanacağım aşka. Oradan gideceğim hiç kurumamış senli düşlere. Akıp akıp yaktığın yüreğime komşu olacağım.
-Merhaba kendim, beni tanıyor musun? Hani ,o gideni sevmeden önce gayet mantıklı, gayet, huzurlu, gayet içten pınarlar sunanı.
-İçimdeki ses:
-Sen sebepsiz akan gözyaşı gördün mü ki? O, damlaların özsel müellifi, algısal muharari, içsel muharibi, hazsal mağruru, söylemsel muhaciri sensin.
-Onların hicretine sebep sendin.Bir kadını ağlatmak kadar büyük bir günaha akıyor veballerinin ırmağı. Biz bu beni tanımak istemiyoruz.
-Senin egolarına sponsor olan güzeller, güzellikler var.
Sen ego uçurumunda, uçarılarınla yana yana, kana kana yuvarlanıyorsun.
-Doyumsuzluk meşalenle sosyal algıların gölgesinde kendine dair dairleirn keşfindesin.
-Biz bu kaşifi tanımıyoruz. Biz mu muğlak düşlerin prensesini aşkının prensesine layık görmüyoruz.
-Sadıklığın sandıklardaydı. Şimdi ya hiç sanmadıklarımızın boşluğunda.
-Bu boşluğun hoşluğu olan kirlenmiş benliği istemiyoruz.
İçindeki çocuğun açlıklarına karşı daha bilinçli merhaleler odaklamalıydınız.
İçimdeki sese s (C)evaben:
“Hayata en önemli şey kazançlarınızı kullanmak değildir Bunu herkes yapar Asıl önemli olan kayıplarımızdan kazanç sağlamamızdır Bu zeka gerektirir; akıllı insanlarla aptal insanlar arasındaki fark budur"
(WILLIAM BOLITH)
Belli ki özüme yakın algı ovasında verimli meyvelere aşk olma, ilim kalma uğraşındayım.
-Acziyetimin ikliminde soğuk mevsimler olup nefsime yenilişim kulluğumun sınavıdır.
-Ben de bir insanım, üstelik erkek.Erkek beyninin şifrelerini bilmeyen, erkeğini tanıyamayan, erkeğinin beynini okuyamayan kendine aciz çukurlar kazan onca güzelin kayıp kentiyim ben de.
-Ağlamak, haykırmak, üzülmek, kırılmakla bir yar ,ya da yara kapanmaz.
-Hayatındaki erkeğin şifrelerini,sosyal algılarını, en önemlisi de erkeğinin haz atlasını bilmeyen kadın hayatındaki erkeğin gözü dışarıda olmasına kendisi sebeptir.
-Onu kendine, dünyasına, ruhuna, kadınsal ışıltasına, romantik dünyasına, ilgilere, sevgilere, her şeye çekecek olaylar, ortamlar, düşler, düşünceler, kadimler sunmalı.
-Güzel yemek, az ilgiyle bu aşk okulu bitmez.Erkek beyninin sol lobunda her zaman aktif,her zaman canlı bomba gibi duran hazlar, arzular, özlemler var.
-En ufak uyarılışla kendine gelir,kendinden geçer, hiç ummadığın, anmadığın , bilmediğin ,en küçük fırsatlar odağında ağlara, anlara, demlere karışır erkek.
Ve şimdi içimde sağılan “aşkın “ son sözü gibi birikmelisin.Bilinçli bir geleceğe doğru, doğrularını salmalısın Kumruzen.
S’oyunuk düşlerime teslim etmelisin kadınsal ışığını.Kargan mecralarımı aydınlatmalı iç gözün.Bir açlığa açı olmalı kadınsal düşlerin.
Aşkın zemzemiyle yıkanmış senli yüreğimi temiz ruhuna taşımalısın.
-Damlaların ders verdi, biliyorum.Bilinçli bir günahkarım.
Dersimi çok tersten sonra aldım.
Canında can olup can açan çiçeklerinin kokusunda değil , tutkusal meyve kodlamasındayım.
-Pin kodlarımı soruyor sosyal algı. Ben de bu aziz hatıraların müdavim muaviniyim. Yolum belli, yolculuğum senle sana benzer özlemler suna her Suna’ya.
-Aşk, belaya, bekaya, sefaya, cefaya meyilli içsel özlemler, istekler, hazlar, tutkular çeşnisidir. Her aşk, kendine mecralar çizer.
Hülyalı atlaslar sunar.Hiç bilinmeyen,gidilmeyen, bir yüreğe teslim eder.Önceleri çok egzotik, kurgususal, kumrusal gelir.İnsan en çok bu nefsi keşfe her şeyini sunar.Bütün büyük olaylar, algılar, yapıtların bu isteyiş risalesindeki aşk için değil miydi Kumruzen.
-
Damlaların sürükler beni vicdan okyanusuna.Usla tanışır benliğim.
Yüreğinden , yüreğime gelen birkaç söz kalır, bilinçaltıma kadar işlenmiş dünyanın güzelliği akar.Bulur beni, benden çok önce seni.Bir bilinç arıtmasıdır sana olan özlemim, bir aşk armasıdır gönlümde takılı kalışın, bir söz çeşmesidir kalbimde akan, bir algı üssüdür, benliğin.Bir arayış, arınış, aralanış,umut tansılıdır senli beklentiler bilesin Kumruzen…
YORUMLAR
Saçların kadar çözülmüş öyle dağılmış meramlarım.Hüzün adres sormadan gelmiş seni beklediğim her demde.
hüzün ile sevgi kardeşmidir acaba
yoksa ruh ikizi mi neden ayrılmazlar ki birbirilerinden.
uzun soluklu fakat okumaya değer bir yazıydı
kutlarım Hayrettin bey hürmetler.