GEÇ KALINMIŞ BİR VAKTİN SON DEMİ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
GEÇ KALINMIŞ BİR VAKTİN SON DEMİ
Büyük bir şehrin diline bulaşmış çirkefliğiyle, cümleler dolusu acı sözler kusmak yerine asil bir Leyla suskunluğunda aşk direnseydin; ben dillere düşen serseri bir isyanı değil, ömre destan bir Mecnun’un sevda sancağını şarktan garba yol olup yüreğine taşıyacaktım…
Duvarları yıkılmış mor sevdaların nişanesidir; aşktan öte aşksızlıkla ahını sürmüş ayrılıkların, çatlayan na-pak ellerinin damarlarından sızan kan lekesi. Yokluğunun menzilinde canımı gidişinle tutuşturup nâr-ı cehenneme sürmeseydin bakışlarımın sana tutsak namlusunu; ölüm kadar gerçek bir aşkı ömrümün en helal yanından bırakacaktım yüreğine.
Gönlünde süveydalar büyütmeseydin
Görecektin sende…
Babil’in asma yapraklarında kurutulmuş şiirlerinin endamı süzülen efkârlarda nasıl büyüdüğünü ve gelinlik çeyizlerin küflü sandıklarında saklanan billur duyguların gerdanında asılı masumiyetin, nasıl ağyar olduğunu iyi bilirim… Bende kalarak sana gitmek yerine senden giderek kalsaydın bende; sende bilecektin içimde ki bütün suskunluklarımı, dilsizliğimin mütercim tebessümlerinde…
Bir terkin en gerisinde kalmışlığıyla tıkandı adımlarım. Yutkunamadığım cümleler çalkalanırken beynimde, yeni yetme bir ayrılığa çaldırdım gülüşlerimi. Hafızamda yalnızlık var, viraneliğim cümlesiz… Kaç asır gittin ki benden, dünleri anılacak yarınların şimdi bu kadar uzağındayım. Oysa kalbinde yaşayan Belkıs’ın, tanıyabilseydin yüreğimdeki tahtını; ıssız sandığın öksüz düşlerine ve kimsesiz gülüşlerine Süleyman olacaktım…
Gözünün yasıyla suladığın hayalleri yakmayı sevdin hep. Benimse mahirliğimdi; her gözyaşı damlasına unutulmaya mahkûm şiirler asmak. Sen hep giderayak kaldın aşkta…
Suretimde beni arayıp bulamadığında yitirdin inancını. Ama dönüp baksaydın içine, anlardın.
Bendeliğimde bulamadığın, sendeydi… Ve yabancı bulduğun ben’in içindeki aslında sen’in izdüşümüydü… Bakmayı bilseydin görürdün elbet. Ama en çok gitmeyi sevdin sen…
Kolaydı aradığında bulamamak. Ve cesaret isterdi kendi içinde yeni bir hayat bulmak.
Varlığının tabiri, artık caiz değil dem tutmaz hiçbir tahayyüle. Muktedir bir hüznün ayağıma dolanan telaşında sancılar sürüyorum uykusuzluğuma, gecenin koyuya çalan karasından. Kirpiklerinin ucunda büyürken şeb-i yelda, son kez öpüyorum düştüğüm düşlerinden. Bana uyanma diye ansızın, geçiyorum senden…
Vakit çok geç
K/aldırma sabahı
Umursama geç…
Gelirsem aklına herhangi bir zamanın hiçlik anında…
Düşünme sakın…
Artık çok geç…
/Sana gülümseyen şehla bir üveyik konduğunda düşlerine
Anla ki; geç bir vaktin erken ölümüne sızmış gençliğinde unutulmuşum…/
ARİF ONUR SOLAK