- 4163 Okunma
- 12 Yorum
- 2 Beğeni
chaotica öyküleri
www.edebiyatdefteri.com/yazioku.asp?id=101793
“Kendi kalbine bakamayanın yaşamı bulanıktır; Kendi yüreğine bakabilme cesareti gösterenler gönlünün muradını keşfedenlerdir. Dışarıya bakan rüya görür, hayal dünyasında kaybolur, içeriye bakan uyanır, kendini keşfeder.”
…
Chaotica’nın sürrealist öykülerinde karmaşalar kuramını görebilirsiniz. Nedir karmaşalar kuramı; Mitoslar arası akıl aralıkları, içgüdülerin oto portresi, bilinçaltı imgelemlerin örnek yansımaları, bir çeşit uykudan ani sıçrama öyküleri.
Uzun öykü örneklemelerin içsel yapısı okurun kafasını karıştırabilir. Yazar kendi boşluk ve koridorlarından geçerek bize düşünme, hissetme aralıkları bırakırken fenomenlerin içini doldurup boşaltarak kalemini uçurur.
Öykülerdeki karakterlerin bir kısmı içe ve dışa dönüktürler. Yazarın kaleminde bu durum tesadüfü değil bilinçli bir yürüyüştür. İçe ve dışa dönük fenomenler sizi şaşırtabilir. Tartışmasız bir hayal dünyasının simgeleri bu özelliklerinden dolayı başka görüntülere dönüşür, yok olur veya ön plana çıkarlar. Yazarın öyküdeki fenomenlere ruh verme becerisi çok sesli armoni gibidir. Bazen oldukça eğlenceli bir karakter gözünüzün önünden geçerken hemen arkasındaki karmaşık, kapalı veya tamamen fütürsuz olabilir.
Dışa dönük kahramanların durumu nedir. Okuduğum birçok öyküde bu kahramanların daha üst boyuta geçtiklerini gözlemledim. Bir başka mekânsal örneklemelerde kırsal alandan şehrin göbeğine oradan bambaşka yerlere üç boyutlu geçiş yaptıklarıdır. İmgesel başlangıçlar bir yerde durmazlar. Sonlandırılan yerlerde ise başka fenomenlerin sahneye fırladıkları görürüz.
Yazarlık en olmazları beynin yaratıcı yanından kâğıda dökmesi değil midir? Peki, neden yaratıcılık diyorum. Düz mantık sembolizm titreşimlerini ne kadar okura yansıtabilir. Sanatın gerçek manası özgün olma durumu değil midir? Kişi italik duruma gelip bu öykülerin içinde kaybolmanın keyfini isterse çıkarabilir.
Tıpkı bir ressamın kendi rengini yaratması gibi edebiyat dünyasının da Marc Chagall’ı chaotica’dır. Öykülerin kendine özgün bir rengi ve felsefesi vardır.
Evet, devam edelim incelemeye.
Öykülerin ruh dünyası, bilinçli ve bilinçaltı koşuşturmaları; Kişisel bilinçaltı ve kolektif bilinçaltı, yani yazarın oluşturduğu fenomenlerin bir film karesi gibi aynı sahnede harmanlanması, aynı anda tekile düşmeleri bize sembolik durumların bir anlamda nasıl değişip kaynaşacağını, karakterlere has yaşama şekilleri, görünümlerin somut ve soyut varlık algılamalarında at koşturmaları, gözden kaybolmaları yeniden sahneye fırlamaları durağanlığın olmadığı kanıtıdır. Tüm bunlar deneysel gözlemlerden kaynaklanabilir. Bir çeşit algı modu diyebiliriz.Tüm bunlar aynı zamanda okuyucuya gönderme sanatıdır.
Gölgeler, gölgeler ve arketipler.Bir yumurtanın içinde sürekli devinen hayat metaforları.
Peki nedir özel sembolik anlatımlar. Bunlar chaotica öykülerinde gerçekte var mıdır? Yoksa sadece ben mi öykülerine böyle bakıyorum. Gölgeler bilinçaltında oluşun derinliklerdir.
Diyelim ki karakterin biriyle konuşuyorsunuz ve onun ne kadar iyi olduğunu görüyorsunuz. Oysa fenomen sizinle konuşurken bambaşka şeyler düşünmektedir. Görüntüsü iyidir ama gölgesi kötüdür. Ters gölge oyunları öykü karakterlerinde vardır.
‘’Deodorantının içine çişimi yapma şansım hakkında kafa yordum. Mümkün değildi. Makyaj malzemelerini kapatıp düzenledim. Yatağı topladım. Masanın üzerinde on beş santime on beş santimlik bir alanın içine tüm malzemelerinin sığdığını görünce Kristin’in ne kadar güzel bir kadın olduğuna tekrar karar verdim. Kendimi artık ruhen de kötü hissediyordum. Odadan neredeyse sürünerek çıkıp duşa girdim.’’
Buradaki alıntıda aynı kişiye ait iki farklı karakter yapısı görebiliriz. Deodorantın içine çiş yapma isteği gölgesidir.
Yine başka öyküleri bize yaşam kesitlerinin bam telini anlatır. Kırılganlığın bir kahramanın üzerinde nasıl etki bıraktığını gösterir.
‘’Ah karanlık... Bir yorgan gibi tuhaf bir şekilde içimi ısıtıyor. Dolabın dışındakilerden farklı olarak yemek yeme ve su içme ihtiyacım olmadan büyüyordum. Dolabın bir gün küçük geleceğini hissediyordum. Bu duygu zaman zaman içimi daraltsa da dışarı çıkmayı hiç düşünmedim. Ara sıra açılan dolabın kapağından ve anahtar deliğinden gördüklerim bana yetiyordu. Sonuçta hayat dört duvara açılmış kapılardan ibaret olmalıydı. Ki insanlar o kapılardan girip çıkıyordu.’’
Burada her şey o kadar sıradanlıkla akar ki kişiler en yakındakini bile göremezler. Onun yalnızlığını anlamazlar. Kişi kendi içine doğru kıvrılmıştır. Dışarıda yürüyen soğuk kalp çekirdeklerini gördükçe kendi içine doğru saklanma isteğini anlayabilir okuyucu.
Chaotica öyküleri, gerçekçilik veya gerçek üstü sürrealizm, her ikisi de yazarın kaleminde can bulur. Kişi okurken yaşamış gibi öykülerin içinde kalabilir. Kendi koridorlarından geçerek özgün fenomenler çıkartabilir.
Sonuç olarak; Sembollerin parçalanması, parçalanmışlıktan çıkan sonucun matematiksel gözlemi, parçalananın tekil incelenmesi, tekilin yeniden gözlemlenmesi okuyucuya çok şeyler katabilir.
Bütün bu fenomenler kişiye hayal dünyası gibi görünse de aslında içe doğru bir keşif yolculuğudur.Arketipler yazarın kafasında banyo edilen negatif filmlerdir. Bu kareler yazma sanatının sahnesinde okuyucuya evrensel olarak sunulur.Çünkü evrensellikte insana dair tüm bu arketip özellikler ortaktır.
lacivertiğnedenlik
YORUMLAR
lacivertiğnedenlik
Bu yazıdan sonra ciddi anlamda bir chaotica merakım uyandı ama onun ismini gördüğümü sanmıyorum,sanırım artık yazmıyor. Napalım biz de eskilerle idare ederiz:)
Şık bir hareketti,güzel analiz edilmişti(ne kadar yazarı tanımasam da,örneklerinden anladığım kadarıyla...)
küsss tarafından 11/5/2012 2:40:03 PM zamanında düzenlenmiştir.
Laci dostum,
chaotica'yı aylar öncesi sen sayesinde okuma fırsatı buldum.Ortak çıkarmış olduğunuz öyküdeki karakterler ve olaylar aradan aylar geçmesine rağmen kafama kazılı kaldı.. biri öyküde maketlerle birlikte yakılan mektuplar ve yandı diye korkulan bir köpek vardı. ve ondan öncesi tekerlekli sandalyede şiddeti izleyen bir çocuk karakteri vardı...Bunlar aylar geçmesine rağmen hatırlanıyorsa bir okuyucu olarak söylemek isterimki O kalem sahibinin kalem ve zihin güçüdür...
Bu arada onu uzun zamndır göremiyorum buralarda umarım hem şiirleri hem o güzel öykülerini biz okurlarından eksik etmez ( bunu öncelikle kendi adıma söylemek isterim)
Mükemmel bir analiz yapmışsın ve ben sizin ikinizin kalemini kıskanarak okuyanlardanım bilesiniz...
selamlarımla....
lacivertiğnedenlik
lacivertiğnedenlik
lacivertiğnedenlik
sahra
sonra onları teker teker yok etmesi...kendi kahramanlarına bile acımasızca davranması, sanırım bütün öfkesini onlardan çıkarıyordu :)
(rica ederim şiir için )
lacivertiğnedenlik
Teşekkürler ,severek :)
Vertigo
burda sormak saçma belki,kafama takıldı - kendi kendime düşünüyordum -
çok pardon :P
severek : ) seni,
lacivertiğnedenlik
örnekleme yaparsak.kişiye ne kadar ince olduğunu söylüyorsun ama içten ne kadar kaba bir insan olduğunu düşünüyorsun :))
Vertigo
asıl şu demek istediğim, bir kişiyi iki ayrı kişi olarak - iki farklı kişi sanarak -
tanımış olabilir miyiz? ikisini de ayrı ayrı!
yani,aslında bir kişi = iki kişiymiş gibi!
lacivertiğnedenlik
Vertigo
çok kaldım bugün burda,karışık mesele!..
niye sana sorduğumu da anlarsın : )
lacivertiğnedenlik
Vertigo
hep öyleydin,hep öyle olacaksın benim için...
hep diyorum,hem seni hem yazdıklarını severek : ) diye...
bi'de kayra doa ve chaotica var,okumayı sevdiğim...
3-5 daha var...
ama sen başka,vallahaaa : )
çoookkkkk severek : )
lacivertiğnedenlik
Vertigo
teklifler artmış olur desene :P
ee,seçeriz biz de birini,sen yabancı değilsin : )
adam da olsan severim seni,hem daha çok...
inat değil mi? hi hi hi ho ho hoo :P