- 542 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KELAM
“Şüphesiz kelam bir mucizedir ve sözün kudretine daima iman ettim” der yazar…
Peki kelam bir mucize olduğu kadar bir yıkım da olamaz mı?Elbette olabilir.Söyleyenin söylemekteki kabiliyeti ile bahtsızlığı arasındaki ince çizgi midir kelamı güçlü ya da güçsüz kılan?Yoksa dinleyenin ya da okuyanın anlaması mıdır?Bilmiyorum!
Bir de sükut vardır tabi.Söz gümüşse sükut altındır der atalarımız.Peki kelamın kudretine mi inanalım yoksa sükutun azmine mi?Kimine hüzün verir dilsizlik kimine hoş bir tebessüm.
Necip fazıl kelimelerin gücünü çok iyi bilir de adeta haykırır bir davasında. Aynı davada Osman Yüksel Serdengeçti sustukça susar.Necip Fazıl Serdengeçti’nin ne yaptığını soranlara:”Sessizliğini banta aldırıyor” der.
Sizce susma bir tehdit midir yoksa ne söyleyeceğini bilememenin acizliğimi?Kelam bir mucize midir yoksa bahtsızlık mı?
Öncelikle kelam bir mucizedir bilenin dilinde.Yüreğini koyanın satırlarında bir bomba,susanın ağzında bir boşluktur.Sükut bir altın susmayı bilenin zihninde,çaresizliğin içinde bir kabulleniştir.
Kelam gücünü harflerden mi alır?Harflerin yan yana dizilişindeki mükemmellikten mi yoksa söyleyenin söylemek isteğinin kudretinden mi?
Kelam kendisini var eden her bir şeyden güç alır.Harflerin uyumu da mükemmeldir söyleyenin söyleyişi de.Zira şair harf uyumunu iyi yapar ama her şair söylemekte mahir olamaz.
Aslında sükut bir varoluştur.Kelamsızlıktan değil harflerin sessizliğinden alır gücünü.Susarak anlatır her harf ve satır söylemek istediğini.Dilsizliği onu söyleyecek birini bulamayışından da gelir,söyleyecek muhatabın anlamayışından da.
Kısacası ruha kanat takıp uçmayı öğreten de odur,yere düşüp kalkamayışı da.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.