- 626 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hayal Meyal
Bir sabah uyanırız
Sesimizde aylar öncesinden seslendiğimiz sevgilinin sesi kalmıştır, sesleniriz. Duymayacağını bilerek. Daha uyanmayacak sevgiliyi uyandırmaya çalışırız
“Kahvaltı hazır” deriz.
Bir daha oturamayacağımız masanın hayalini gözlerimizin önünden geçirerek. Masada neler yoktur ki, hiç hazırlayamadığımız kahvaltının hayali oturmuştur odanın en güzel köşesine. Yapamadığımız her şeyi son bir şans verilmiş gibi o anda yapmaya çalışırız. Bir aha tekrarı olmayan acıların yükünü hissederken, son şansımıza, son kez ve sonuna kadar sarılırız.
Bir sabah uyanırız. Acılarımızdır aklımıza ilk gelen şey, bir zamanlar sevgilinin aklımıza düştüğü yerde, artık gittiği vardır. Bir daha gelmeyeceğini bir kenara koyup, gittiğini unutup varmış gibi, hep olacakmış gibi yaparız. Kendimizi kandırırız en çok iyi olduğumuza… Gerçeklerle yüzleşmek zor olduğu için de yalanlara sığınırız, gülümsememizin ardına gömmüşüzdür artık hüzünleri, çevremizi de inandırırız. Ama en çok onun varlığı terk etmez bizi, işte bu yüzden inandırabiliriz kendimizi gitmediğine.
Bir sabah uyanırız, hiç aklımızda yokken, hatta aylarca öncesinden içtiğimiz rakının anason kokusu dolar ağzımıza. Hani uyumadığımız bir gece, sabaha karşı birbirimizin bedenlerine sardığımız ruhların uykuya dalışı, doğruyu bulduğumuza inandığımızdaki rahatlığımız. Ancak böyleyken uyuya kalabilirdik yan yanayken.
Ancak rahatlıktaki doğruda
Doğrudaki rahatlıkta
Yanındaki rahatlıkta
Her şey yok olunup, silinmeye hatta unutulmaya başladığı anda o bir tek gece düşer yeniden yüreğimize, aklımıza. Düştüğü anda da artık bu zamanda olamayız. Hayal meyal yaşarız geçmiş bizleyken, gelecekte olamayız. Gelecek artık bizim için, korku tüneli gibidir, geçmişin karalığının kapladığı, nereden ne çıkacağını bilemeden geçmişimizin karanlığından çok aydınlığına inanırız. O bir tek mutlu günü unutamayız. Sanki her anımız mutlu geçmiş gibidir.
Bir gece, unutmuşken hem de, böyle birden çıkacak kadar hortlak ve diriyse gece, anason kokusu kadar hissediliyorsa geçmemiştir. Hala sen buradasın, hala yanındayım. Tek bir şey bile hatırlatıyorsa seni, unutulmamışsın demektir.
Belki de o tüm gece rüyalarda yanımızdaydı
Hayal meyal!...
Bazen içtiğimiz sigaranın kokusu sonradan çıkar ciğerlerimizden, ayrılığı kabullenemeyen organlar son dumanı da kovmak isterler, pek sabırlıdırlar. Ama bu tam olarak unutmaya başladığımız anda ortaya çıkar, duman ciğerlerimizden.
Yeni içmiş gibi bir koku siner burnumuza sonra üzerimize…
Belki gece melekler gelmiştir ve o siyah elbiseyi giydirmiştir üzerime. Hani şu dolaptaki askıdan hiç çıkaramadığım, hatta dolabın en dip köşesine astığım, kimsenin haberi olmayan elbise,
Sessizce matem olur siyah elbise, siyahlığıyla.
Uyanırım…
Uyandığımla kalırım, halbuki bu yanımda oluşunun rüyası hep sürsün isterdim. Hayal meyal olan o kısacık bir anı defalarca düşünür ve büyütürüm. O kısacık anlar büyür, tüm günlere, zamanlara yayılır. Gerçek olan her şeyi reddetmeye başladı beynim. Ben hayal meyal ortasında, gerçeklerin bittiği yerde bekliyorum.
Bir gün hayallerin gerçek olacağı zamanları
Bir gün o kısacık anların devamını ve yayılmasını
Burnunda bu koku varken, ağzında bu buruk anason kokusu, her şey bu kadar seni getirirken bana unutmak en ulaşılmaz uzaktaki ülkede, dağın ardındaki bir ağaçta şifalı ot. Unutmak yüzyıllardır süren bir gelenek, unutamamak geçmişlerin yüzü aynaya baktıkça yüzümde gizlenen o acı, en kıvrımlısından.
Hayaller unutmamak için
Bundan böyle hayal meyal bir çare; yaşamak denilen şey için.
Bir illet gibi yakamıza yapışan özlem, varisli bir sancı geceler.
Can çekişiyor kolum, bacağım, kesiklerin başladığı yerden.
Hayal meyal yaşamalı artık, her sabah aynı parfüm kokusu odada. Ellerimde aynı sıcaklık, tutuyorsun gibi. Ellerim soğuğu hiç hissetmemiş gibi. Oysa şimdi buz gibi tüm bedenim. Ama hayale inanıyorum ben gerçeklere değil. Ellerimin buz kesiğini unutup, sıcacık, yumuşacık bembeyaz ellerimi düşlüyorum.
Kendimi uyuşturduğum kadar sıcak duygularım ve gerçek. Kendimi kestiğim kadar güzelim, ağrıyan kolumdan bacağımdan. Kendimden geçtiğim kadar seninim. Hala sende!
Bir hayal(t) sürüyorum her gün
Her sabah bir hayale sarılarak uyanıyorum
Aynı koku, aynı elbise, aynı tat
Senli hayallerim tükenmedikçe
Kendime gelemiyorum
Hayal meyal bir yerdeyim
İçeceğim hayal, yiyeceğim hayal
Hayalden yaşıyorum
Hayal meyal
Yirmi Dokuz Ekim İki Bin On İki 17 00
Nevin Akbulut
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.