- 944 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DAĞLAR VE YAYLALAR
Bayramın üçüncü günü ede televizyonun karşısında uyuklamaktan,çarşıya kalabalıklar arasına karışmaktan sıkılıp birkaç senedir alışkanlık haline getirdiğim dağlara yöneldim.Uzaktan çırılçıplak gördüğümüz Şar Dağı kucak açında çalılıklar,kuş burnular,melengiçler,eski ormanlı günlerinden kalma koca koca kütükler,alıçlar göze çarpıyor.Sık sık çobanlara rastlıyorsunuz y ada avcılara.Ne işin var buralarda,bu sıcakta nereye böyle?Gibi sorularla karşılaşıyorsunuz.Ben de diyorum ki:Alışkanlık,eski alışkanlıktan,dağlar çekiyor beni.Çocukluğumuzu geçirdiğimiz yayla yaşamı,koyun kuzu güttüğümüz koyaklar,susuzluktan kırılıp kuşluk ve öğleyi zor ettiğimiz günler hatırıma geliveriyor.Köyden birilerinin,bir traktör,bir otomobilin gelmesi farklı bir hava katardı o gelenler bize misafir gelmese dahi.Dağ çayı,kuzu kulağı,ve kenger sakızı toplamak için yarışır,kendimize göre işaretler bırakırdık.Bir de “kalefir “var:Serin koyaklarda,kaya diplerinde bulunur.ÇİÇEKLERİVAR.Yaprağı ebegümeciye benzer.Tadı karanfil gibi;ama karanfil değil,demlenen çaya toplanan köklerinden bir kök ve ya yarısı kırılıp atıldı mı çok değişik bir rayiha verir.
Umman sanıyorum mavi göğü
Çakılıkalıyorum buz gibi bir kayaya
Beni bu yücelere çeken
Sonsuzluk hissi mi?"
Dağlarda çeşitli ziyaret yerleri var eskilerin anlattığı dua dileklerin yapıldığı, kurbanlar kesildiği,kuran okunduğu..”Dede,mağara,Damlalı mağarası,Taş Oluk’ta türbe.Yine Şar Dağı’nda ayı mağarası,medetsiz dağında Abdullah mağarası,Iskaftul höyüğü mesire alanı,son yıllarda Elbistan belediyesinin de keşfettiği ve ağaçlandırmaya açtığı Ekinözü-İçmeler’e giden belen geçidi civarında “Ayı Pınarı Yaylası,Kalealtı köyünde kızlar kalesi,Pınarbaşı ,Mekan yöresi.. İlkbaharı ayrı bir güzellikte bin bir türlü çiçek,kardelen,laleleriyle ve kekik yavşan kokuları,tavşan keklikleriyle dağlarımın sonbaharı da .Gezenler bilir:Sonbahardan kışa girerken ben sarı laleri o gün gördüm.Dağlardaki kurdun ,kuşun ,tavşanın rızkını ağaç köklerinden ,çalılardan,lale soğanlarını bulmak suretiyle elde ettiğini hayretle gördüm.Yücelere çıktıkça insan kendi acizliğini daha iyi anlayıp ürperiyor,korkuyor ve yüce yaratıcıya sığınmak zorunda kalıyor.İnsanın kendini,içindeki sesi duymasını sağlayan yegane yer.Öyley olmasa tüm büyük insanlar neden yükseklerde “uzlete”çekilsin..
“Heybemde yoktur şehirlinin baklava böreği
Soğan ekmektir yediğim yeşile yolculukta.
Adı madım dağlarda koyaklarda ayak izlerim.
Aşinası oldum yüce dağ başının.
Aşkıma panzehir aradım “Ağulu Ot’ta.” ( Yakup ONAT
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.