- 4792 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
SON ADA
Kitabın ismi: Son Ada
Yazar:Zülfü Livaneli
Sayfa Sayısı: 185
Dili: Türkçe
Yayınevi: Remzi Kitabevi
Geçtiğimiz günlerde, bir arkadaşımın davetlisi olarak, Didim’e gitmeye karar verdim. İzmir - Didim arası; 2 saat 10 dk. sürüyormuş. Aslında çok uzun bir yol değil ama yalnız giden biri için de yeterli uzunlukta. Yanıma, bir kitap almayı düşündüm. Halen okumakta olduğum kitaplara baktım, şöyle bir:
Tanrılar Okulu : Olmaz. Hem içerik hem de gramaj olarak; ağır bir kitap.
Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer: I ıh! O da olmaz.
O zaman, ne yapmak lazım? Evet, yeni bir kitap almak lazım.
Hemen Remzi Kitabevi’ne gittim. Bakınırken, dikkatimi çekti: Son Ada. Şöyle bir karıştırdım, sayfalarını. Aklım yattı. Hem Zülfü Livaneli hem de küçük bir kitap. Bu olur, dedim ve aldım.
Otobüse biner binmez, önsözünden başladım, okumaya. Yaşar Kemal yazmış, önsözü. Benim takıntılarımı biliyorsunuz? Eser, her yazarı okumaz mı dediniz? Doğru tahmin ettiniz; önsözü okumayı geçtim.
Kitap, bir ada hakkında. Gözlerden uzak, kimselerin bilmediği bir ada. Ada üzerinde yaşayan insanlar, hane numaraları ile tanıyorlar, birbirlerini. Zamanın birinde, çok zengin bir adam alıyor, adayı. Daha sonra da bu ada yaşamını sevecek dostlarının, bir bedel ödemeden, ev yapmalarına izin veriyor. Şehir hayatından, modern yaşamdan sıkılan, kopmak isteyen; 40 haneli bir köy oluşuyor , ada üzerinde.
Ada’nın en eski yerleşenleri ise; martılar. Sürüler halinde yaşıyorlar. Ada halkı ile martılar arasında sessiz bir anlaşma var: Kimse, kimsenin yaşam alanına müdahale etmiyor, girmeye çalışmıyor.
Günler, huzurla akıp, giderken; emekli bir general geliyor, adaya. Zamanında başbakanlık da yapmış, darbeci bir general. Yok etmeye programlanmış bir başkan eskisi. Kenan Evren diyorsunuz, hemen. Olabilir de olmayabilir de... Çünkü okudukça anlıyorsunuz ki; benzeri karakterlerden çok fazla var, günlük hayatımızın içinde.
Generalin gelişi ile hayat; alt üst oluyor, adada.
Neler olduğunu anlatırsam; kitabı anlatmış olacağım için susuyorum!
İki tip insan işlenmiş: Susanlar ve Direnenler. Direnen; bir kişi aslında. Konuyu anlatan ada sakini ise; susanlardan.
Livaneli kitaplarının bir özelliği vardır; bana göre: Yazar, iletmek istediği mesaj ya da mesajlara uygun seçer, konularını ve karakterlerini. En heyecanla, sürüklenerek okuduğunuz kitabını bitirdiğinizde fark edersiniz, konu arasına sıkışmış düşüncelerini. Seranad gibi... O kitabı, bu sayfalarda, işlemiştim. Düşündüğümün, yarısı kadar bile değildi sizlerle paylaştıklarım. Kendime saklamaya karar vermiştim, pek çok düşüncemi. Livaneli, böyle bir yazardır; benim için.
Son Ada, alegorik bir eser. Bir örnek vermek gerekirse; Oya Baydar’ın Çöplüğün Generali gibi. Hayali bir ülkede geçiyor olmasına rağmen, içinde yaşadığınız yer gibi...
Edebi bir roman okuyacağınızı düşünmeyin, değil. Çok basit bir dille anlatılmış, olaylar. Çünkü; olaylar da basit... Basit ama değil...
Tam bir sistem kitabı. Çok da güncel: Nifak sok, böl, parçala, yok et... Nasıl, tanıdık değil mi?
Okuyun, derim ama karar; sizin. Herzamanki gibi...
Eğer ki Okuyacağım derseniz; bakkalın oğluna dikkat edin. O sessiz, suskun ve sakin delikanlı; en önemli karakter, bana göre...
Eser Akpınar
26.10.2012
Güzelbahçe
YORUMLAR
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum, değerli katkınız için.
Selamlar, sevgiler.
Z. Livaneli'nin kitaplari hep sosyal sorunlara degindigi icin cok güzel. Ama Oya Baydar'lar gibi bazi yazarlar Referandum sürecinde; "yetmez, ama evet" diyerek gecmislerine ve sürgünde yasadiklari günlere ihanet etmistir. O yüzden sessizce protesto edilerek böyle yazarlar okunmamamlidir diyorum ben. Kendisini biraz da taniyorum Halkevi gecmisinden dolayi. Almanya'nin Frankfurt sehirinde yasadilar ve buradaki Halkevi onlara cok yardimci oldu sürgün sürecinde. Ama onlar halkevlerine hainlik ettiler.
Eser Akpınar
Görüşünüz ve değerli katkınız için teşekkür ediyorum.
Saygılar, selamlar.
Eser Akpınar
Saygılar, selamlar.
Yol ve kitap, benim de vazgeçemedim ikilidir. Okumayı seviyorsa insan neden olmasın değil mi.
Ayhan Beyin yorumuna aşağı yukarı ben de katılıyorum; yazarına dikkat etmeden beğendiğim kitapları okurum. Ama bir yazarın her kitabı da güzel olacak diye bir kural yok, çünkü bir yazarın bir kitabını çok beğendiysem, başka bir kitabını bitiremiyorum. sıkıcı geliyor.
Sevgili Eser, güzel bir kitap analizi olmuş merak uyandırıyor. Bahsi geçen kitabı okumadım, en kısa sürede bir tane edinip okumayı düşünüyorum.
Tebrikler, Bayramın mübarek olsun, sevgiler.
Eser Akpınar
İyi bayramlar , arkadaşım. Sevgilerimle.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Okumak, insanın edineceği en büyük ve en önemli kazancı olsa gerek. İnsan, okudukça beynindeki paslar siliniyor bence. Daha bir farklı algılıyor olup bitenleri... Ve de okudukça daha çok bileniyor kör karanlıklara...
Ben şöyle düşünürüm : Seçici değilimdir okuma konusunda. Her elime geçeni yutarım. Yazarı da pek ilgilendirmez beni. Konun akışına bırakırım kendimi. Kahramanların karakterlerinde kendimi bulmaya çalışırım. Yaşanmışlıklarda doğallığa bakarım. Yazarlarla kırgınlığım, küskünlüğüm olmaz; bütün yazarları aşağı yukarı aynı ölçüde değerlendiririm, en azından ellerinde silahtan ziyade kalem vardır. Hepsi de yazarlarken aynı çileyi çekmişlerdir. En azından uykusuz gecelerin sabahlayan müdavimlerindendirler.(Tabi ki müstesna olanlar vardır içlerinde...)
İnsanları okumaya teşvik edişinizden dolayı kutlarım sizi Eser Hanım.
Saygılarımla.
Selamlar...
ayhansarıkaya tarafından 10/26/2012 3:52:16 PM zamanında düzenlenmiştir.
Eser Akpınar
Herşey, paylaşıldıkça güzelleşiyor. Kitap paylaşımlarının sebebi de budur.
Teşekkür ediyorum, Ayhan Bey. Sizi görmek, gerçekten çok güzeldi.
Selamlar, saygılar.
Kitabı okumadan yorum yapmak zor olsa da dünya egemenleri asker ve sivil işbirlikçilerini hep buldu, buluyor ve belki bundan sonra da bulacaktır.
Sanıyorum, sistemin yürümesi ve dünya egemenlerinin refah ve mutluluğunu arttırmak için kullanılan zavallıların (satılmışların), kullananlar açısından asker ya da sivil olmaları farketmiyor.
Tanıtımınız için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum. Saygılar, selamlar.