- 7049 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Arsız Dört Duvar Hikayeleri
Anahtar sesiyle gözlerini açtı kadın. Komidinin üzerinde duran cep telefonunu alıp saate baktı: 03.17 yatağın aksi yönüne dönüp uyur gibi yapmaya başladı. Mutfaktan sesler geliyordu. Çakmak sesiyle, sigara yaktığını anladı. Az sonra televizyonun sesi çınladı gecenin sessizliğinde. Kanal değişiyordu durmaksızın. Bir müzik kanalında takılı kaldı en sonunda. Televizyonun kapanması da ani oldu. Koridorun ışığı yandı ve yatak odasının aralık kapısını iyice açıp içeri girdi adam. İçeri girmesiyle odaya ağır bir alkol sigara karışımı koku dolmuştu. Kadın hiç kıpırdamadan yatmaya devam ediyordu. Adam üzerindekileri çıkarıp yatağa attı kendini. Kadına dolanmış ince pikeyi çekiştirip içine girdi. Arkası dönük yatan kadına iyice sokulup kasıklarını kadının kalçasına bastırdı. Nefesini ensesinde hissetti kadın adamın. O ana kadar kıpırdamadan yatan kadın, dirseğiyle adama sert bir şekilde vurup uzaklaştırdı. Adam bir küfür savurup dişlerinin arasından aksi yöne döndü ve hemen horlamaya başladı. Kadın omuz silkip kendini uykuya bıraktı.
Günün ışımasıyla açtı gözlerini kadın. Telefonuna uzatıp elini saate baktı: 07.18. başını çevirip yanında uyuyan adama tiksintiyle baktı. Sonra tekrar başını çevirdi odayı izlemeye başladı. Üzerinden çıkardığı kıyafetleri gelişi güzel atmıştı adam odaya. Yatağın hemen yanında yerde pantolonu duruyordu. Gözlerini kapatıp biraz daha uyumak istedi kadın. o sırada yerdeki pantolondan ‘’dink’’diye bir ses duydu, açtı gözlerini. Pantolonun cebinden belli belirsiz bir ışık yayılıyordu. Elini uzattı kadın yattığı yerden kalkmadan ve pantolonun cebinden telefona uzandı.’’bir yeni mesaj’’ yazıyordu ekranda. Az bir tereddüt yaşadı. Mesajı açıp açmama konusunda. Hiç tarzı bir şey değildi ama bir şey dürtüyordu kendisini sanki’’ aç, bak diye.’’ Telefonu alıp eline usulca kalktı yataktan. koridora çıkıp sağdan ilk odaya attı kendini. Odadaki boş yatağa oturup telefona baktı.Hala mesajı açıp açmama konusunda tereddütteydi.sonunda ‘’aç’’ butonuna bastı :
‘’Günaydın kocacımmmmm’’ Mesajını okudu bir çırpıda.
Gönderen bölümünde ‘’emin abi cep’’yazıyordu. Birden midesinde büyük bir baskı hissetti. Öğürmeye başladı. Öksürükle birlikte öğürüyordu. Kendini odanın hemen karşısında duran banyoya zor attı ve klozetin kapağını kaldırıp kusmaya başladı. Midesindeki bulantı geçmiyordu. Şiddetli öksürük ve öğürtüyle ağzından burnundan, gözlerinden yaşlar akıyordu… Bir süre sonra biraz kendini toparlayınca lavaboya tutunarak zorlukla döndü. Musluğu açıp yüzüne soğuk suyu çarpmaya başladı. Havluya uzanıp özentisizce kuruladı yüzünü ve banyodan çıkıp yatak odasına geçti.Kendi telefonunu alıp tekrar çıktı.Adamın telefonundaki numarayı kendi telefonuna zorlukla kaydetti.Emin abi cep,emin abi ev…İki farklı numarayı kayedettikten sonra salona geçti.Adamın telefonuyla ‘’Emin abi cep’’ yazan numarayı çevirdi.İkinci sinyal sesinden sonra telefona cevap verdi şuh bir sesle sözde Emin abi:
‘’Alooooo,canımmmmmm’’ dedi.Kadın hiçbir şey demeden dinledi sesi.Telefondaki ses bu kez daha ciddi bir sesle ama uzatarak:
‘’Alooo’’ dedi... Kadın derin bir soluk çekip ciğerlerine.
‘’Günaydın’’ diyebildi sonunda. Günaydın demesiyle telefonun kapanması bir oldu. Kadın delirmiş gibiydi. Telefonu tekrar çevirdi, tekrar, tekrar… Ama açılmıyordu… Emin abi ev… Bu kez o numarayı çevirdi. Ama yine cevap vermiyordu. Kadın hışımla koridoru geçip yatak odasında gitti. Yatakta uyuyan kocasına telefonu fırlatıp:
‘’Söyle Emin abine telefonu açsın’’Diye bağırdı. Uykudan sıçrayarak uyanan adam ne olduğunu anlamaya çalışıyor, korkuyla karısına bakıyordu. Delirmiş olduğunu düşündü karısının bir an. kadın aynı şeyleri söylemeye devam ediyordu:
‘’Söyle Emin abine açsın telefonunu.’’Uyku sersemliği dağılınca adam olanları anlamıştı. Hemen bir şeyler bulmalıydı. En kutsal erkek yalanı ‘’külliyen inkâr’’bunu kullanacaktı. Kutsaldı evet,çünkü ‘’aile’’ birliği söz konusu ise söylenecek her yalan pembe ve kutsaldı…Evet kesinlikle bunu uygulayacaktı.Öyle ya,kayınpederi vermişti bu taktiği: ‘’Kadın altındayken yakalansan bile karına,bu kadın benim altıma nerden gelmiş diyip külliyen inkar edeceksin’’bunu uygulamadan önce, ilk metot: salağa yatmak…Evet önce bununla başlayacaktı:
‘’Tatlım ne oldu, delirdin mi, neler diyorsun, Emin abiye bir şey mi olmuş, hayırdır?’’derken bir yandan da sonra sıralayacağı yalanlar için vakit kazanmaya çalışıyordu. Kadın onu duymuyor, sürekli aynı şeyi tekrar ediyordu:
‘’Söyle Emin abine açsın telefonu?’’Telefonu eline alıp alıp adama atıyor, aynı şeyi tekrar edip duruyordu. Adamda kollarını kendine siper etmiş, yatakta oradan oraya zıplıyordu… Kadın plağa takılmış gibi aynı şeyi tekrar edip duruyordu:
‘’Söyle Emin abine açsın telefonu… Açacak diyorum… Söyle Emin abine,söyleeee…’’ O sırada yatak odasının kapısı ardına dek açıldı. Kocaman kara gözleriyle şaşkın şakın bakan yedi yaşındaki oğullarıyla göz göze geldi kadın. Annelik içgüdüsüyle hemen toparlanıp yüzüne sıcacık bir gülümseme kondurmaya çalıştı. İki adımda oğluna ulaştı ve onun hizasına kadar eğildi:
‘’Oğlum, uyuyamadın mı sen?’’ Küçük çocuk onu duymamış gibi:
‘’Anne noldu?’’ diye sordu. Kadın zaman kazanmak için yutkundu…
‘’Bir şey yok bebem, şakalaşıyoruz babanla. Hadi sen odana geç biraz daha uyumaya çalış ‘’Dedi güçlükle. Çocuk iri gözlerini açmış, inanmamış bir ifadeyle bakıyordu. Kadın elini uzatıp saçlarını okşadı çocuğun. Çocuk başını hafifçe çekti, sesini çıkarmadan odasına doğru yöneldi. Kadın oğlunun odaya girdiğine emin olunca, odanın kapısını kapatıp tekrar adama döndü… Kaldığı yerden daha kısık bir sesle devam etmeye başladı…
‘’Söyle Emin abine, açsın telefonu.’’ Adam çocuğun gelmesiyle zaman kazanmış toparlanmıştı. Yüzünde alaycı bir gülümsemeyle:
‘’Hayırdır ne yapacaksın sabah sabah Emin abiyi?’’kadın yerinde zıplamaya başladı.
‘’Dalga geçme benimle’’diye haykırdı .’’Mesaj yollamış emin abin, günaydın kocacım diye.Söyle açsın telefonu,açmıyor şimdi sesimi duyunca’’
‘’Emin abiyi mi aradın sen?’’diye yine pişkin pişkin sordu adam.
‘’Söyle açsın diyorum telefonu. Kocasının karısıyla bir konuşsun Emin abin’’
‘’Ne demek o?’’
‘’Günaydın kocacım diye mesaj çekmiş ya Emin abin’’
‘’Ne, Emin abi kocacım mı demiş bana? Güzelim yanlışın olmasın.’’Kadın iyice delirmişti.
‘’Ne yanlışı, gözümle gördüm, kulağımla sesini duydum. Emin abi yazıyordu telefonunda, telefonu kadın açtı’’Adamın beyninde tilkiler dönüyor bir şeyler uydurmaya çalışıyordu.
‘’Ha… Dün şakalaşıyorduk kendisiyle, abi dibimden ayrılmıyorsun kocan gibi oldum he demiştim. Esprisine çekmiştir mesajı… Bunu mu taktın kafana? Alemsin ya, sen bu yaştan sonra ibne mi yapacan bizi?’’ Kadın beklerdi kocasından her türlü fırıldaklığı ama bu kadar pişkinlik…
‘’Pes doğrusu ya… Bula bula bu yalanı mı buldun… Aradım diyorum kadın çıktı… Hem Emin abi kim?’’kadınında kafası aslında iyice karışmıştı. Biraz afalladı sonra:
‘’Bana bak, söyle Emin abine açsın teli… Emine mi adı, Emin diye kaydettin telefonuna… Rezil… İş uzadı, depodaydı, yok toptancılar geldi İstanbul’dan. Her gece bir yalan sabahlara kadar girmiyorsun eve. Geldin mi de alkol fıçısından çıkmış gibisin. Emin abinle alemlere mi akıyorsun ? Emin abinin koynundan çık bana sırnaş… Ne aşağılık adamsın sen ya… Söyle açacak telefonu, konuşacağım Emin abinle’’Adam ikna edemeyeceğini anlayınca taktik değiştirmeye karar verdi.’’ En iyi savunma saldırıdır’’metoduna geçecekti bu kez.
‘’Aaaa, uzattın ama… Ne istiyorsun sen Emin abiden, gözüne mi kestirdin? Sabah sabah Emin, Emin tutturdun… Saçmalayıp duruyorsun… Ben gece kaçlara kadar çalışıyorum… Yalnız o saate kadar ne halt yiyorsun evde ne bileyim? Birde sabahın köründe kalkmış Emin abi diye tutturmuşsun. Çarpacam bir tane ağzının üstüne o olacak… Çekil git başımdan ya uğraşamam senle.’’Kadın daha çok çıldırmıştı…
‘’Utanmaz, birde bana mı saldırıyorsun suçunu örtmek için… İyice saf belledin beni… Söyle Emin abin benimle konuşsun, konuşacak diyorum… Arar mısın, mesaj mı çekersin bilmem. Benimle konuşacak.’’
Adam yataktan sıçrarcasına kalktı yerde duran tişörtünü hızla geçirdi üstüne, pantolonunu kaptığı gibi koridora fırladı. Bir yandan pantolonunu giymeye çalışıyor bir yandan da dış kapıya ulaşmak istiyordu... Şu an en iyi metot ‘’Olay yerini terk etmek’’ dedi kendi kendine… Ama kadının pes edeceği yoktu. Peşinden koşup yetişti, salona doğru sürükledi kolundan tutup adamı. Adam bir omuz hamlesiyle yere düşürdü onu.
‘’Uzattın ama’’
‘’Neyi uzattım? Emin abin konuşacak benle yoksa bırakmam seni ‘’Diye doğrulup adamın yakasına asıldı. Adamda yere dizlerinin üstüne düştü. O sırada koridordan kapı sesini duydular ikisi de başını çevirip bakınca oğullarını gördüler… Kadın yine toparlanıp sesinin yumuşak çıkmasına çalışarak:
‘’Oğlum odana gir lütfen. Biz babanla şakalaşıyoruz’’Dedi. Oğlan başını önüne eğip odasına girdi ve kapısını kapadı… İlk şahit olması değildi bu annesiyle babasının kavgasına. Usulca yatağına uzandı…
Adam yine bu boşluktan faydalanıp zıpkın gibi fırladı, ayakkabılarını alıp ayakkabılıktan giymeden dış kapıyı açtı ve kapıyı çarparak çıktı…
Öylece kalakaldı kadın salonun ortasında. Darmadağındı… Bu ilk yakalaması değildi kocasını. Her seferinde bir şeyler bulup sıyrılıyordu işin içinden… İşin garibi hiç kurcalamazdı da, hep karşısına bir şekilde gelirdi. Hani kocasını sıkboğaz edip, her şeyine müdahale eden kadınlar vardır ya o hiç öyle olmamıştı. Umursamazdı… Kervan yürütme niyetine belki de… Şimdi neden bu kadar tepki verdim diye düşündü. O ‘’kocacım’’yazısı midesini bulandırmıştı. Bundan olsa gerekti.
Emekleyerek, koltuğa kadar geldi. Kollarını dirseklerinden koltuğun oturma kısmına dayayıp, başını iki elinin arasına aldı. Tekrar kapı sesi duyuncaya kadar kıpırdamadan kaldı öylece. Sesi duyunca başını kaldırıp koridora doğru uzattı. Küçük oğlu çizgi film desenli pijamalarıyla, ağır ağır ona doğru yürüyordu. Gülümsemeye çalıştı. Oğlan yanına geldi. Kadın yerde oturduğu için oğlu daha yüksekte duruyordu şimdi. Elini oğlanın yüzüne doğru uzattı. Küçük çocuk elini havada tuttu. Dudaklarına götürüp öptü.
‘’Nasılsın anneciğim?’’diye sorunca kadın gözyaşları akmasın diye çaba göstererek:
‘’İyiyim bir tanem’’
‘’Kavga ediyordunuz.’’
‘’Hayır, bebeğim, etmiyorduk.’’
‘’Ediyordunuz anne’’Deyince kadın sustu… Sadece sevgiyle baktı oğluna. Küçük çocuk annesine doğru eğilip, başını göğsüne bastırdı.
‘’Ben anlıyorum ki… Siz şakalaşmıyorsunuz. Kavga ediyorsunuz. Ben büyüdüm ki… Anlıyorum tabi…’’Kadın başını kaldırıp oğlunun yüzüne baktı. Oğlu küçücük elleriyle saçını okşadı annesinin ve:
‘’Ama anne, bu sefer suç sendeydi’’dedi. Kadın şaşırmıştı.
Anlamamış bir şekilde:
‘’Bende mi?’’ diye sordu. Çocuk evet anlamında kafasını salladı.
‘’Sen ısrarla o adamın telefonunu istemeseydin, babamda bu kadar kızmayacaktı…’’
Kadın sustu… Ne diyecekti ki?
Oğlu anlamıştı…
Canan Korkmaz / İZMİR
YORUMLAR
Çocuklar hep arada kalan hep onlar için fedakarlık yapıyoruz denilen ama hiç onların duygularına ,düşüncelerine ulaşamadığımız çocuklar bizler büyüdükya onlar çocuk daha ne bileceklerki her şeyi değilmi...
tebrikler çok anlamlı bir yazı saygımla selamladım...
Canan Korkmaz
Teşekkür ediyorum...
Sevgiler...
Canım çok güzel ve etkileyici bir anlatımdı. Sen hep yaz Çalıkuşum. Sevgilerimle...
Canan Korkmaz
İbrâhîmî Feyzullah Yalçın
Canan Korkmaz
Aslında hikayeden çok çocuğun gözüyle doğruyu vurgulamaktı amacım...Onlar o kadar saf ve temiz ki,bizler ne yaşarsak yaşayalım kendi dünyalarında yorumları dümdüz...Gördükleri,duydukları...
Şimdi bu çocuğa ne anlatılabilir ki?
Büyükler kendi kavgalarında hep onları göz ardı edip,basit yalanlarla kandırmaya çalışsalarda aslında her şeyin farkındalar...Haklı haksız konusunda ise,gördükleri duydukları esas...
Teşekkür ediyorum ziyaretinize...