ZİKİR ve ADABI
....................................
’ Tez erişti seherler canların meclisine
Yürek hala yanıyor halde maşallah kaldı
Şifalar sundu zikir bir garip dertlisine
Unutuldu kelâmlar dilde bir ALLAH kaldı....’
**********************************************
Aziz kardeşim:
Her varlık ister istemez,
yaratılış gayesiyle orantılı zikir etmeye programlanmışken,
insan oğluna,
sınırsız bir yelpazede,
dilediği sıfatta,
dilediği esma ile zikir yetkisi verilmiştir.
Kelimenin tam anlamıyla, cenabı Hakk’a halife kılınmıştır.
Yani evrende, belli sınırlar içinde kalmak şartıyla,
hüküm etkisi ve yetkisi verilmiştir.
Ademoğlundan, bu yetkiyi kullanırken,
beklenen,
hayatın bekasına,
adalete,
bütünlüğe halel getirmemesidir.
Çünkü;
yapacağı duanın, yani zikrinin,
sıfatullahça mutlaka kabul edileceği garantisi verilmiştir..
Kuran-ı Kerim,
yapacağımız zikrin nasıl olması gerektiğini,
bizlere,
bizzat Allah tealanın kelamıyla belirtmiş,
birliği ve tekilliği korumamız istenmiştir.
Usulüne uygun zikirin yollarını göstermiş,
düzenli zikri (az bile olsa sürekliliği önermiş,)tavsiye etmiş,
adil olmayı,
olmazsa olmaz kural olarak ortaya koymuştur.
Hem zikri yapanın bekası, hem de sıfatullahın,
yani tecelli mekanının,
haksızlığa maruz kalmaması için,
esmalarından,
Esma-i hüsnasının zikri önerilmiştir.
Esma-i hüsnadan murat;
hayatın devamlılığına uygun isimlerin zikredilmesidir.
Yokluğa ve zulme neden olacak isimlerinden uzak durulmasıdır.
İsimler;
anlamlarına göre tecelli edeceğinden,
kahır ve gazabı,
yıkım ve ölümü davet edecek isimlerin zikrinden uzak durulması gerekir.
Bu neden le;
islamda beddua yasaklanmış,
’Mümin ya hayır konuşsun ya da sussun ’
buyurulmuştur.
Özetle,
Anlamlarına göre, olumsuz esmaların zikrinden uzak durulmalı,
hayata ve hidayete davet dururken, ölümü davetin haksızlık olacağı;
ve zikri yapanın sorumlu tutulacağı unutulmamalıdır..
Allah ismi celalı,
her zaman ve her yerde,
herkes tarafından, zikir edilebilecek bir esma değildir.
O isim bütün esmalarını camiğ olduğundan zikrinde,
adaba riayet gerekir.
Arada bir hatırlamayı kast etmedik tabii.
Düzenli zikirden bahsediyoruz.
Öyle insanlar var ki
günde binlerce kere Allah ismi celalini okuduğunu söylüyor.
Allah ismi celalı,
ayaklar hareket halindeyken zikir edilemez.
Edilirse fayda yerine zarar hâsıl olur.
Yürüyen bir insan,
içinde Allah ismi celalı olan bir ayeti okuyamaz.
Okursa mesul olur.
Çünkü celal tecelli eder.
Literatüre girmiş birçok zikir şekli,
kuranın özüne muhaliftir; ne yazık.
malesef;
’’Kuran-ı Kerim;
’’ göbekten aşağıda OKUNMAZ’’ hükmü
’’Göbekten aşağıda tutulmaz’’’ şeklinde çarpıtılmıştır.
Tıpkı;
’’ Temiz olmayanlar bu kitaba yaklaşamazlar’’ hükmünü
’’Apdest almadan kurana el sürülmez,okunmaz’’ şeklinde çarpıtıldığı gibi.
Çarpıtmaların kasıtlı yapıldığı şüphe götürmez bir gerçektir..
Birincide yanlış zikirle şeytana fırsat tanımak istenirken,
ikincide kuaranın düzenli-sürekli okunarak hayatımıza referans kılınması önlenmiştir.
Bize;
namazın adabı,
bu konuda ibret olmalıdır.
Dikkat edilirse;
Uzun kıraatler,
sol el, sağ el tarafından sıkı sıkıya bağlıyken okunur.
Celal esmaları ,
hareketsiz durumlarda,
kıyam halindeyken,
yahut vücudun baş bölgesinde okutulur.
Tekbir getirilir getirilmez, el bağlanır.
Rükuda,
kemal esması olan el azım ün, zikredilir.
secdede,
sırf cemal olan el ala ismini tespih ederiz.
Otururken bütün azalar sabittir.
Göz dahi hareket ettirilmez, secde noktasına bakar.
Otururken
sağ ayak baş parmağı dik olarak yere sabitlenirken,
sol ayak üstüne oturulur.
Bütün bunların bir anlamı olduğunu açıklamak üzere;
Resulü kibriya efandimiz s.a.v.
’Namazda sol elinizi sağ elinizle bağlayın,
sol ayağınızın üstüne oturun ki,seytan vuslat bulmasın’ buyurmuştur.
Bu sırdan da anlayacağımız üzere vücudumuz bir hakikat kimyasıdır.
Sol yanımızla Allah’ın celalini,
Sağ yanımızla Cemalini temsil ederiz.
Sol el ile iş yapmak en aza indirgenmiş,sağ elin kullanılması istenmiştir.
Sol elle tesbih çekmek kesin olarak yasaklanmıştır.
Kitabı sol tarafından verilenler,hüsrandadır denilmiştir.
El işte göz oynaşta zikir yapılamaz.
Özellikle namaz dışında,
toplu zikir olmadığı bilinmelidir.
Yerimiz, belki bu izah için uygun değildi.
Ancak,
fırsat eğitiminden yararlanmak istenmiştir.
Bu Duygularla eserinizi selamlıyorum.
Başarılarınızın devamını diliyorum.
Arınma Duası
Geçmişimizde her ne olumsuzluk varsa tamamından kurtulmak,arınmak için aşağıdaki dua tarif edildiği şekilde okunabilir.Kırk gün aralıksız her namazdan sonra okunmalıdır..
Sağ el şehadet parmağı ile tespih taneleri teker teker çekilir.Eğer tespih yoksa sağ el sağ diz üzerine konur,şehadet parmağı sürekli aşağı yukarı inip kalkar halde acele etmeden okunur.Bu efal yalnız esmalara başlandığında yapılmaya başlanır..
İsiğfar ve salavat sırasında yapılması şart değildir.
Niyet;
Ya rabbim,okuyacağım esmaların ve yapacağım efallerin zatımda ve sıfatımda tecellisiyle,zatımı ve sıfatımı korumanı niyet ve talep ediyorum.
Arşı alanda mucip sıfatınla kabul buyur..
İstimdat ya resulullah,istimdat ya habibullah,istimdat ehli beyti güzin,istimdat ashabı kiram vel istimdat cümle ruhaniyat..
Dokuz kere istiğfar getirilir.
Dokuz kere salavat getirilir..ve bir kere besmele çekildikten sonra dilediğin,zamanın el verdiğince ve kalp ile dil birliği sağlandığınca;
’Ya latıfün ya latıyf.Ya kuddusün ya tahir..Bi lutfikel hafiyyü bil kudretilletiy isteveytü biha alel arş ’ tertibi okunur.
tamamlamaya karar verildiğinde dokuz kere daha salavat getirilir..
Zamanın yetersiz olduğunda zikir sayısı azaltılır,yeterli vaktin olduğunnda artırılır,ancak her namazdan sonra en az dokuz kere zikredilmesi uygun olur..yani kopukluk, ara vermek olmamalı..
Umulur ki geçmişe dair her tür olumsuz tecelli varsa tamamının ifnası bu zikirle gerçekleşir.Tecrübe edilen ve sık müracaat edilen bir zikirdir.İstiğfar ve salavatlar dışında kalan bu bölüm yürürken dahi okunabilir..Namazlarda düzenli okunduysa aralarda da okunabilir.
İhtiyaç halinde yakınlarına verilebilir.
Yani herkesin okuyabileceği bir cemal duadır.İçinde celal esması yoktur..Kalp gözünün açılmasına,okuyanın nur görmeye başlamasına vesile olur.
selam ve dua ile..