- 1549 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kemal Kaya... ardahan öyküleri- 295
O ki; Halit Bölüğün barakadaydım. Halit Bölük kurudu. Ben kurudum. Dalıma baktım: Babam."
Yusuf anlatıyor, Kültür Müdürlüğün bahçesindeyiz.
Öztürkler Kasap’ın kaldırımda oturuyordu. Metin Onay benle yukardan gelerdik. Metin Abi, Yusuf Ziya Kaya’ya bir merhaba diyeyim dedi.
Yusuf’u otuzbeş sene vardır temiz görmediğim. Onu en son belki burada: ŞENOGİLİN kasabın yerinde; Eski Sinemanın çöplüğünde çinçin oynarken görmüştüm.
Eski Sinema, Eski Özel İdarenin taşbina, onlarda bizle sohbetetti. Ve nice eski çocukluk arkadaşlarımız değilsede: arkadaşlarımızın anıları oradaydı.
Başlamışız sohbete, Yusuf ırgattan hızlı zoğ gitmişti.
Ne bende ne Metin Onay’da lafalmak niyetimiz oldu.
Söz onun ağzına pekgüzel yakışıyordu.
Hisli... ilginç delikanlı Yusuf’a.
"Balıklar elimde gırnaba dalanmış. Gırnapta asılı üç balık fidandı.
Siz hiç Ardahan soludunuz mu? O sabah saat dörtte kalktım.
İskender Bakkaldan almıştım: Misinamı.
Kumluğa doğrusun doğru...
Hallefendi haşdorada yüzüme esintisi değmerdiyse namerdim.
Sabah öyle... bağ böyle, bostan böyle.
Oltamda talihinin anası arvadı... Üç baluk; sarı baluk, asılıydı. "
Yusuf Ziya Kaya: Kemal Kaya’nın oğludur. Yusuf’tan büyük iki erkek kardeşi daha vardı. Yusuf Ziya aktifti. Hareketliydi. Enerjisi kendini aşıyordu. Böyle çocukları tanımak ve yönlendirmek her öğretmen istemiymiş Avrupada.
Avukat babası Kemal Kaya, Yusuf’u anlıyordu: Mizacını, kişiliğini, hiperaktifliğini, aşkın enerjisini, aniden yeşermiş çocuksal gelişimini.
Yusuf hızlıydı ve çok iyi yaşamaktaydı...
Yusuf’a yakın bir örnek bulmak istiyorum.
İstiyorum ki Yusufu iyi idraketsin, idrakeden.
Sıradışı çocuklardan biri Toulece Lautrec’dir. Enerjisi boyunu aşmıştır. Bellide bir ekonomik seviyede olmalıdır bu enerjik çocukların.
Lautrec ailesinin desteğiyle mizacının, sıradışı ruhunu dinleyerek Fransız sanatı ve dünya resim sanatında özel bir resim tarzı oluşturdu.
Ben Yusuf’a kendinin Ardahan şiirlerinde değme aynı payeyi biçerim.
Yusuf’u Touluse Kontu Lautrec ile aynı sanatsal bohemyada kadeh kaldırmaya davet ederim.
Meniydim, Lautrec’ti, Yusuftu, Bahattin Sural’dı, Kadir Işık’tı, Metin Onay’dı...
Birde Yusuf’un bu şiiriydi:
Diyerem demerem:
ARDAHAN ÖZLEMİ
Beter özlemişim ben Ardahan’ı
Zarif’i, Tello’yu, bir de Seyran’ı,
İt vuran Mehmet’i, bir de Bayram’ı,
Ağam bırak Ardahan’a gideyim.
Ay yıldızdan ovasına bakayım,
Bir uzanıp, tabyasına çıkayım,
Kartopu sökeyim, teten yakayım,
Ben bu sene Ardahan’a gideyim.
Hayal meyal otuz sene önceyi,
Gülistan halayı, Tevrat neneyi,
Kars köprüsü ile Cinlidere’yi,
Ağam ön ver Ardahan’a gideyim.
Tırpanı sallayıp, çayır biçeyim,
Yemlik toplayayım, kobuğ sökeyim.
Cincarıözledim, çorba içeyim,
Godo, etme, Ardahan’a gideyim.
Meydanda su içem, doyumu 5’e,
Bir misina atam, belki ilişe,
Ekinler biçilmiş kalmayım kışa,
Ben bu sene Ardahan’a gideyim.
Ot yananda, uzun Umut koşardı.
Zülküf emi nezarete işerdi.
Rahmetli Korosman sessiz içerdi.
Onlar için Ardahan’a gideyim.
Eğer bele olduğunu bileydim,
Keşke tarlaları icara vereydim.
Andır kalsın, kara ile geleydim,
Godo bırak Ardahan’a gideyim.
Eğer yollamazsan, burada kalırsam,
Hani hastalanır, bitap olursam,
A bu meymenetsiz yerde ölürsem,
Godo, at kamyona, Ardahan’a gideyim.
’ YUSUF ZİYA KAYA
Siz hiç Ardahan soludunuz mu?
Baban goru hiç soludunuz mu?
- Begim bir arz-uhalim var deyim mi?
- De be babacığım de!
Yusuf’ta oracıkta.
Yaşlı, kararmış güneş altında kara bu ihtiyar adam.
Halis Özdemir’e gitmişti.
Kemal Kaya’ya tafşırmıştılar köydeki cemaat: Halis Özdemir’e gitmişti oysa karaadam!
Siz Kemal Kaya mısınız? demişsede; Halis Bey, he o benim dememiş miydi kararmış adama, sarı Halis Bey.
Halis Bey adamın dilekçesini bayağı bir paraya yazmıştı.
Ve dilekçe direkten dönmüştü. Köylüye hayır etmemişti.
Etmezdi hayır ki, bunu bütün Ardahan: Etmez diye dedi.
Hukuku; Kemal Kaya gibi; kimseler bilmezdi.
O dilekçeyi ferman tavrı yazardı.
O ipten adam alırdı.
Kemal Kaya hakkaten güçlü kuvvatlı avukattı.
Edip Çanakçı geler. Belinde piştoyu. Kemal Kaya’nın hane-i malikine resmen iki gülle sallamadı mı. Jandarmanın ordaydı evi. Jandarma zaten gelmişti. Tutanak tuttu. Polis mahalli idi bunu Kemal Kaya zabta geçirtti.
Efendim meselede ne? Mesele Deli Beyce’nin yeri, iki katlı bir Rus terkedilmişiydi karaya kalsın, kime yar olduki.
Edip Bey’in de kamusal taşınmazlara karşı aşırı ilgisi diyelim, o vardı. Kolleksiyon yapıyordu gibi, gibi, gibi...
Kemal Kaya Toplumcu demokratlığından ve hocaları toplumcu profesörlerin aşlamaları neticesi. Kamu malını korumak ilkesini hep benimsedi ve ona uydu.
Yahu! Kemal Bey habervermekli dilekçesi Milli Savunma Bakanlığına yazıldıya. Edip Bey’in adamları postahanadan Edip Bey’e postalı mektubu habarverdilerdi.
Yar ki kurban yar! Dünya olaydı o dünya olaydı. Baba oğula orayı bağışlamazdı. Kemal Bey medeni mücadelesinde gene mücadelesindeydi: Ardahanlı bırakır mıydı beyler küskalaydı.
Kristalde barışılmış ve kadehler Melek Görgün’ün bacakları adetten adeta: DİKİLMİŞTİ.
Üçür!
Üçürmer misin!
Kemal Bey, Edip Çanakçı ve diğerleri üçerdiler: Cam cama, can cana...
Mücadele başka. Medeni münasabet başkaydı.
" Kemal Kaya Milli Savunma Bakanlığına tak gitmiş: Bakanlığınızın böyle şöyle bir metrüken yeri var, sahap çıkın demişti. Daha n’oldu bitti, gerisini bilmiyorum."
Yusufun bu sözüne, biz Askerlik Şubenin olduğu yeri söylediğine kanat getirdik.
Şükür bişe olmamıştır diye ikrar verdik.
ÜÇÜRMER MİSİN?..
"- Helbet üçüren parasını verür!"
- Ola! Ola can bu akşam üçür naolur!
Gece Kristal’in üçmüşlüğü ile parlement mavi renk geceyledir.
Melek Görgün yoktu yalan söyledim.
Kadın mor, en mor dip’de: hesaplar dipkoçanla evvel ezelde...
" -ÜÇÜR"
" -ÜÇMERİM"
" -ÜÇMER MİSİN? AL SENE ELEYSE!"
" -Ederim etmerim babam paraya konuyu getirmer. Halit Bölüğe balığı on liraya behpazar etmiştim. Halit Bölük babamı görünce barakaya kaçtı. Babam bana sat dedi. Babamada aynı fiyata vermiştim. Limon aldı Halit Dayıdan, onunla beraber filede ekmek vardı. Anneme götürdüm evleye balık salatayla haphazırdı..."
Yusuf demer mi? Hayran hayran dinliyoruz: Bendim, Eski Sinemanın ruhuydu ve daha eski şeyler vardı. Orayı heç açma babamcan!
Nedür ki, yaniki de?
" -... ’eğer sual eden olursa...’ böyle bir şarkı radyoda çalıyordu. Bugün gibi hatırlıyorum. Meseleyi para almağa getirdim. Babam ders verdi bana: Sende benim limon para mı ver? dedi. Evin parasını, elektiriğin, suyun ve bilumum herşeyin, onların parasını istedi.
Bu bir dersti. Bana babalık sanatının güçlüğüne dair bir ders vermişti."
Halis Bey’in Ben Kemal Kayayım dediği ve dilekçe yazdığı köylü:
" _ Kominis Kemal Kaya’ya gittim dilekçemi yazdı. Şu kadar paramı aldı. Neticede davaya dilekçe melhem olmadı. Begim sen kimsin? dedi. Kaç para istersin?"
Kemal Kaya rahmetli:
" -Hele yazalım dilekçeni, Mahkemeye takdim et. Eğer sonuçtan mennun kalırsa bir golop yoğurt getirirsin!" dedi.
Bu iş: Belediye ve mal davar’ın kaybolmasıyla ilgili bir şeydi galiba.
Köylü kapının süvesindeydi. İçeriye taraf boru sesiyle sesetti:
" -Begim Belediya hökümat mıdır?"
Kemal Kaya:
" - Yok, yok Belediye Kızılay gibi birşeydir" dedi.
Köylüamca anlamış gibi:
" - He ele miymiş." dedi.
Kemal Kaya rahmetli Şavşattan gelmiş bir ailenin çocuğuydu. Bilgiye önem veriridi. Kardeşi Selahattin Bey gibi ticareti tercih etmedi. Selahattin Bey Multimilyonerdir. O da vefat etmiştir. Allah rahmet etsin. Yaylacık köyünde oturmuşlardır.
Kemal Kaya İstanbul Hukuk mezunudur. Çok iyi eğitim almıştır. Kasım Tırpancıların gazetecilikte yetiştirme babında emeği olduğunu Kasım Abi kendisi söyler.
Ardahanı her zaman sevmiş ve geliştirmiştir.
"Yusuf Ziya makalesi" vardır ki meşhurdur. Günü gelince meraklılarına anlatırım.
Ardahanı karşılıksız sevmiş ve terketmiştir.
Ardahana kırılmasına rağmen Ardahanı oğlu Yusuf gibi sevmiştir. Yusuf Ardahandan ayrılınca Üsküdar Lisesine kayıt olur. Yusuf melankolizm derecesinde Ardahanı arzulayınca Kemal Bey Yusuf’un halini anlar. Her yaz Ardahana gönderir.
Yusuf bir Ardahan severdir ve Ardahanı anlamış sanatçıdır.
Ardahan der ki: Nur içinde yat! Kemal Bey!
yalçıner yılmaz
10-07-2012
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.