- 374 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Parlamenter Sistem İçinde Olmak 5
5-]Yani tercihiniz olunmuş haldeki tek meclisli parlamenter sistemi, başkanlık sistemine; ya da iki meclisli siteme çevirmeniz, zamanı ve zamanın akışını oyalamaktan, süreç saatinizi geri götürmekten başka bir şey değildir. Çünkü ileri olması gereken süreçleriniz, bu kez de yeni sürecin kendi zeminli başka aksamaların tepkisini tartışacaktır.
Söz gelimi, haldeki sisteme göre yürütmeniz, çalışanlarına asgariden 3000 $ verecek te; şimdiki sisteminizle yürütmenin elinde iktidar olanaklarını genişleten kolaylıklar olmadığı için midir ki paldır palas başkanlık sistemi, tartıştırılmaktadır? Bu işin tavsatılmasını tarihimiz içinde gördük.
Örneğin; 12 Eylül 1980 öncesi milletvekili ve senatonuz olurla çift meclisli bir parlamenter sisteminiz vardı. Bu yapıyı kaldırıp, yine parlamenter bir rejim olan tek meclisli sisteme indirdiniz. Bu indirmeyi yaparken ne diller dökülmüştü. Tıpkı şimdiki başkanlık sistemini övmeler gibi. Çift meclisi kaldırdıktan sonra askeri sivil darbeler azalıp, refahı kolundan tutup, abat mı oldunuz da; şimdi tartışılmak istenen başkanlık sistemi ile başınız göğe erecektir?
Elinizdeki aracın muktedirliklerini bilmeden ha kafanızın ön tarafına vurarak şoka girmişsiniz ha kafanızın ardına vurarak şoka girmişsiniz. İkisinde de şoka girersiniz Birinde başka kayıplarla diğerinde başka kayıplarla şoka girmişsiniz Önemli olan elinizde şok yaratan araçla, kafanızın önüne ya da kafa arkasına veya tepenize vurmayı tartışıp şoka girmek değildir. Şoka girmemenin çözümünü elinizdeki bu araç kullanımıyla birlikte aramaktır.
Tuzak ve uyutma bunlar. Başlangıçta sistem kurucusu başkanlık sistemini tercih etseydi elbet zaman başka akacaktı. Ama yine de şimdiki müstahak sonuçla bu yönetimler zihniyetiyle yine üretemeyen; üretimini bölüştüremeyen; sağlıksız olan ve borç kıskacı içinde bir ülke olmaktan asla ve hiç bir zaman kurtulamayacaktınız.
Yani başkanlık sistemi ile basiretsiz yönetimlerin gücü şişecek, sadece zamanı farklı akacaktır. Yani kafa ön lob ağrısı veya kafa arka lob ağrısı, ya da kafa üstü lob ağrısı içinde oluşların farklı zaman akışı içinde olacaktık. Lakin sizin için aynı tas aynı hamam olacak. Kırk katır kırk satır ikilemi gibi.
ABD’yi ABD; Fransa’yı Fransa yapan şey; parlamenter sistemin kat kınlığı ise de; daha çoğu ve pek fazlası, bambaşka olur şeylerdir. Değilse Türkiye’mizin hali melali, parlamenter sistemi tek meclisli sistem kılması, değildir. Söz gelimi; geçmişimizdeki her rahatsızlıkta ve gönenci olmayışta; terörden kurtulamayışta ve siyasi kavgaların bunaltan bezginliğinde tüm sorumluluğu, istikrarsız hükümetlere havale etmiştik! Etmiştik etmesine de, zikzaklar çizmekle ne oldu? Ne kazandık?
Söz gelimi: seçim kanununa konan % 10 baraj sistemi ile istikrarlı hükümetler geldi gelmesine. Lakin terörü durdurmak, kötü gelir dağılımından kurtulmak; ya da aksağı yavaşlatmak şöyle dursun; Türkiye borç krizini, daha bir şaha kalkışla katladı. Üretemeyen, damızlık tohum ıslahını yapamayan, tarım ve hayvancılığa sahip olduk. Kafa ön lob ağrısını, arka lob üzerine transfer ettik. Yani ağrı çekme işini oyalayıp sürdürdük.
Şimdiki siyasi, ekonomik, teknik yetersizlikleri ve başarısızlıkların çözümünü de, bizde başkanlık sisteminin olmamasına bağladık! Başkanlık sistemiyle, yani bir parlamenter sistemi, diğer bir parlamenter sistemin uygulamasıyla aşmağa çalışmak(!) şu saatten sonra gelişmelerimizi bu sistemle katlanacağına dek anlayış içinde olunulması, aklın alacağı bir iş değildir. Şu saatten sonra başkanlık sistemi biçim ve şekil değişikliği olmaktan ve siyasi ikbale hesaplar yapmaktan öte, hiç bir şey değildir.
Somun yeme ve somunu sindirme ve somun yemeye yapılaşma süreçleriniz başka akar ve genelde aynı olmakla; yufka yeme, yufkayı sindirme yapılaşmalarınız başka olacaktır. Somun yemeye, somun hazım etmeye alışmış birine; somuna göre sindirim zorluğu olan yufka için yufka yemek daha iyi bir rejimdir. Sindirim sisteminizi somun hazmına göre biraz daha yorar ve güçlendirir deyişle, yeni bir sürecin hazımsızlıklarını çektirmek niyedir?
Siz, ABD’nin üzerine iki kat fazla başkanlık sistemi ikame etseniz de; etnik yapılara on kez ana dilini kullanma hakkı verseniz de, terör sorununuz; ekonomik, mali ve dış ilişkiler sorununuz, azalması bir yana; sorun hiç ama hiç değişmeyecektir. Tek meclisli ve %10 barajlı sistem sizi, dışa bağımlı, stratejik ortaklıktan kurtardı mı da, başkanlık sistemi açlık sınırı altındaki gelirlerinizi, en azından açlık sınırı düzeyine çeksindi?
Siz özgürlükle (!) TOPLUM İÇİNDE sosyal yapılı cemaat oldukça, biz hacamat olmaya devam ederiz. Unutmayınız Dünya ile iletişime dili cemaat dili değildir. İnsanlık değerleri ve nesnel beşeri hukukun üstünlüğü ilkesidir.
Tekrar edersek; terör duracak ta, işsizlik, önlenecek te, dış borç alınmayacak ta, çalışanlarınıza fakirlik sınırı olan 3015 TL ve üstü refah payı verilecek te vs. tek meclisli sistem mi size cevaz vermiyordu?
Üretim artırılacak, adil bölüşüm sağlanacak; kalkınma yurt sathına yayılacak ama ne yaparsın ki siyasi yürütücü hükümetin elinde, iktidar olanakları kısıtlı olduğu için mi yapamamaktadırlar? Bu yüzden mi başkanlık sistemiyle yürütmenin iktidar olanağı bir alanda artırılırken, kısmen de diğer alanlarda yetki kısılması için mi bu tür başkanlık sistemleri, sakız yapılmaktadır? Bir düşün, hasletim.
İyi uykular Türkiye...
25.06.2012
Not: Günceldeki başkanlık sistemi tartışması içinde, benim baştan beri başkanlık sistemine tarihsel süreç oluşla bakışım gibi olur bir olanak oluşla bakılmamaktadır. Başbakan yardımcısı (Bekir Bozdağ) TV’lere mevcut sistemin kuvvetler ayrılığı ilkesini taşımadığını; çok müdahale edildiğini söylüyor! Ve devamla da; başkanlık sistemi olursa, tam bir erkler ayrılığı ilkesi olacağını söyleyip, başkanlık sistemini bu şekilde savunuyor!
Başbakan da şeb-i Aruz dolaysıyla Konya’da: Mevcut sistemdeki kuvvetler ayrılığı dolaysıyla ellerinin kollarının bağlandığını söylüyor! Bu nedenle kuvvetler ayrılığı ön görmeyen bir başkanlık sistemi (diktatörlük) istiyor! O kadar dehşet verici bir söylem ve çelişki ki...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.