- 611 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KERBELA – SURİYE - BAŞBAKAN ERDOĞAN
Başbakan Erdoğan “Arap uyanışı…” konferansında Suriye’deki yaşanan katliamları Kerbela’daki katliamlara benzetti. Dedi ki:
“Zalimler değişse de, mazlumlar değişse de yaşanan bu olaylar tam olarak Kebela’da Hz. Hüseyin ve arkadaşlarının şehit edilmesi olayı ile aynıdır. 1332 yıl önce Kerbela’da yaşanan neyse, açık söylüyorum bugün Suriye ’de yaşanan da odur.”
Haklıdır. Kardeş kardeşi katlediyor, acımasızca. Tıpkı Kerbela’da olduğu gibi.
Başbakan’ın konuştuğu platforma eleştirilerimizi başka bir yazımızda ortaya koyarız. Bu yazımızda Kerbela mukayesesi üzerindeki düşüncelerimizi açmak istiyoruz.
Başbakan’ın dedikleri doğrudur ama noksandır…
Kerbela’nın sonuçlarından sadece küçük bir bölümünü işaret etmektedir. Kerbela’nın sebeplerini ve asıl sorumlularını göstermemektedir, Başbakan’ın sözleri. O halde Kerbela olayı dediğimiz ve Hz. Hüseyin ile 70 küsür arkadaşının şehit edildiği olayı kısaca hatırlayalım. Hatırlayalım ki, bu günkü zulümlerin nasıl da o günkü katliama benzediğini anlamış olalım.
13 asır önce İslam Ümmeti bir bunalıma girdi. Ümmetin iktidarı başta Yezit olmak üzere zalimlerce çeşitli hileli metodlar kullanılarak gasp edildi. Vaziyete çare arayan Irak’lı Müslümanlardan 118 bin kişi, Mekke’de bulunan Efendimizin torunu Hz.Hüseyin’e elçiler ve mektuplar göndererek kendisini Halife seçtiklerini, emrinde olduklarını, her buyruğunu yapacaklarını, aile ve çocuklarını nasıl koruyorlarsa, onu da öyle koruyacaklarını, yemin ederek yazılı ve sözlü olarak ifade ettiler. Irak’a davet ettiler.
Bu olayı duyan ve koltuklarının sallandığını gören zalimler bir ordu donatarak Ubeydullah Bin Ziyad’ın komutasında Irak’a gönderdiler.
Ubeydullah denen zalim ve usta politikacı, olayların merkezi olan Küfe’ye geldi. Hz.Hüseyin’e söz vermiş bulunan kişilerin ileri gelenlerini; makam, mevki, şan, şöhret ve para ile ikna ederek sözlerini ve yeminlerini geri aldırdı. Sonra da halka kendi ordusunu göstererek tehdit etti ve Hz. Hüseyin’e verdikleri sözlerinden caydırdı. Böylece 100 binden fazla kişi döneklik yaparak yolda, davetleri üzerine kendilerine doğru gelmekte olan Hz. Hüseyin’i desteklemekten vazgeçti.
Ubeydullah, Hz. Hüseyin’in çocukluk arkadaşı olan ve hayatında cennetle Müjdelenmiş bulunan Sa’d Bin Ebi Vakkas’ın oğlu Ömer’i, Rey valiliğini kendisine vereceğini ifade ederek makamla kandırdı. Emrine verdiği 5 bin kişilik bir orduyla, olaylardan habersiz aile ve arkadaşlarıyla yolda gelmekte bulunan Hz. Hüseyin’e göndererek şehit ettirdi. Peygamberimizin sevgili torunu Hz. Hüseyin’i ve 70 civarında Ehli Beyt ve arkadaşını günlerce susuz bırakarak hunharca şehit ettiler. Olay Kerbela denen yerin yakınında Fırat kenarında meydana geldiği için Kerbela olayı diye anılır. 13 asırdır ümmeti derinden üzen, uğruna milyonla insanın öldürüldüğü bu olay unutulacak gibi bir olay değildir. Irak’lıların dönekliği ve verdikleri söz ve yeminden dönmeleri, zalimlerin de bu dönekleri makam, mevki, mal ve şöhret vadiyle kandırmadaki maharetleri Kerbela olayının sebebidir.
Günümüzde de benzer bir olay meydana gelmiş ve büyük bir katliam yaşanmış ve yaşanmaya devam edilmektedir.
Şöyle ki:
Milli Görüş Lideri Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’a, Milli Nizam Partisi’nden Saadet Partisi’ne kadar milyonlarca kişi “Yaşanabilir Bir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye ve Yeni Bir Dünya” için, “İslam Birliği’nin Kurulması” için “Bütün güçleri ile çalışacaklarına dair” söz vermişler, ellerini havaya kaldırarak yemin etmişlerdi. Bu sözleşmeye Allah da şahit tutulmuştu. Elbette bu sözler laf olsun, diye verilmemişti. Söz sözdü, yemin yemindi. Tıpkı Hz.Hüseyin’e söz veren ve yemin eden yüz binlerin sözü ve yemini gibi…
Lider Erbakan koalisyonla da olsa, 1996 yılında hükümeti kurmaya muvaffak olup milyonlarca insana verdiği sözleri yerine getirmek için kolları sıvadı ve köklü icraatlara başladı. Havuz Sistemi ile “Yaşanabilir Bir Türkiye” ve D-8 ile de “Yeni Bir Dünya” nın ilk adımlarını atıp hızlı bir tempoyla bunları aktif hale getirdi. Düşünüyordu ki, ilk seçimlerde %46, arkasından da %64 oy alarak bütün sözlerini yerine getirecek gücü kazanacaktı. Çünkü arkasında Allah’ın da şahit olduğu söz vermiş ve yemin etmiş milyonlarca kişi vardı. Bu hesabı sadece Lider Erbakan yapmıyordu şüphesiz. Dışarıda Siyonist ve Haçlı Dünyasının yetkilileri ile içeride onların maşaları da bu hesabı anlamışlar, açıktan ifade bile etmişlerdi.
Havuz sistemi ile içerdekilerin, D-8 ile de dışarıdakilerin koltukları sallanıyordu. Saltanat ve sömürüleri elden gitmek üzereydi. Yezit ve Ubeydullahlar buna müsaade edemezlerdi, harekete geçmeliydiler. Geçtiler de. Elini kaldırıp söz vermiş ve yemin etmiş olanlar ile, onların ortaklarından ileri gelenlerini makam, mevki, şan şöhret ve madde ile ikna edip, sözlerini geri aldırdılar, yeminlerinden dönderdiler. Adamları vasıtasıyla, ağır ve öldürücü silahlarla donatılmış medeniyetlerinin, İslam Medeniyetini yendiğini, kendi medeniyetleri ile beraber hareket etmeyenlere hayat hakkı tanımayacaklarını halka ilan ettirdiler. Onlara kendileri ile beraber hareket etmeleri halinde izzet, ikbal, şan, şöhret vadettiler. Böylece Lidere söz verip yemin etmiş olan milyonların çoğunluğunu, verdikleri sözden ve yeminlerinden caydırdılar, dönderdiler. Tıpkı Ubeydullah’ın yaptığı gibi…
Neticede D-8’in işlevsiz hale getirilmesi ile Müslüman Birliğini engelleyip, önlerinde hiçbir engel kalmayan Haçlı ve Siyonistler katliama başlayabilirlerdi. İkiz kulelerini kendi kendilerine vurup yıkarak, arkasından da bunu bahane ederek Haçlı seferlerini başlattılar.
Bu güne kadar Afganistan’da, Irak’ta, Libya’da milyonlarca Müslüman’ı katlettiler. Şimdi de sıra Suriye’de… Önce Suriye’yi karıştırdılar, arkasından da kardeş katliamını orada da başlattılar. Planlarına göre İslam Dünyası’nda daha çok katliamlar yapacaklar…
Tarih çok kötü bir şekilde tekerrür ediyor. “Döneklik” yüzünden yapılmış bulunan Kerbela katliamının binlerce misli cinayet, yine “döneklik” sebebiyle bugün de yapılmaktadır. İslam Birliği kurulmadıkça katliamlar artarak devam edeceğe benzemektedir. Birilerinin dönekliğinin bedelini bütün İslam dünyası ödemektedir. Tıpkı Kerbela’da olduğu gibi.
Başbakan Erdoğan Suriye’de devam etmekte olan katliamı Kerbela olayına benzetti. Doğrudur, ama eksiktir. Kerbela olayı modern Haçlı saldırısı ile başlamıştır. Suriye katliamı bunlardan birisidir.
Şimdi Başbakan Erdoğan, günümüzün katliam olaylarını Kerbela ile mukayese ediyor. Madem ki o konuya girdi, şimdi bizim de; Siyonistlerin, Haçlıların, Türkiye’nin, kendilerinin ve partilerinin bu olayın neresinde olduğunu açıklamalarını beklemek hakkımızdır.
Başbakan’ın yapması gereken bu katliamın durdurulması için, Haçlıların daha fazla insan öldürmeleri anlamına gelecek olan müdahalelerini istemek yerine, İslam Birliği’nin kurulup icraata başlamasından başka çare olmadığını görüp, varsa iradesini kullanıp kolları sıvamasıdır.
Hala iyi niyetimiz var ve beklemekteyiz. Çözümü ele aldığı anda destek vermeye hazırız.
YENİDEN KERBELA
O gün yüzbinler söz vermişti; “Gel Ya Hüseyin!”
Kılıcı görünce döndüler sonuç, KERBELA;
Dün milyonlar “İslam Birliği” için etti yemin,
“Dünyalık” görünce döndüler sonuç, HER BELA!..
Ekrem Şama
[email protected]