- 677 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
HAYAT VE KURALLAR
Hayat bir oyun ve kuralları olmalı nedir bu kurallar? yeni bir alet aldığımızda yanında kullanım kılavuzu ile birlikde veriyorlar, ama biz hayata gelirken bu kılavuz vermediler bize bizim kılavuzumuz inançlarımız olmalı inançsızlık her türlü kötülüğün birinci nedenidir. İnançlarımız ne olursa olsun onlara sıkı sarılmalı dinimize sahip çıkmalıyız. İnancı olmayan bir kişi boşluğa düşmeye hazır olan, her an bataklığa düşecek olan kişidir. İnancı olan bir kişi cüz-i iradesi ile dininin rehberliğinde doğru yolu bulabilen kendini kötülüklerden koruyabilen bir kişidir. Ama yinede bunlar yeterli gelmez her ne kadar inancı olsada cüz-i iradesini kullansa da bazen hayatın acı süprizleri ilede karşılaşabilir, doğrunun ne olduğunu bildikleri halde yanlış yola sapabilirler burada sanıyorum devreye kader giriyor yaşanması gereken ne ise o oluyor engellenemiyor. Ne kadar bu tür engellenemeyen durumlarla karşılaşsak da yine de inancımızı kaybetmemeli bizi yaradanın gücüne güvenmeliyiz...
Bazen karamsarlığa düşmüyor da değilim hani. Yaşamdan hayattan koptuğum anlar oluyor. Hayatın saçma olduğunu, neden dünyada olduğumuzu, kendimle hesaplaşmalar yapıp sorguladığım anlarda oluyor, ama ne yaparsam yapayım sonuç hep aynı çıkıyor. Dünyada yapmamız gereken görevlerimizin olduğunu düşünüyorum ve yaptığım tüm araştırmalarda bunu gösteriyor. Etrafa bakıyorum, acaba herkes oynaması gereken rolü biliyorlar mı? Yoksa atalarından büyüklerinden neler görmüşlerse onları uygulayıp atalet halinde sadece kendileri için mi yaşıyorlar. insanlık gelecek nesillerin öneminin farkındalar mı acaba? Ya dünyamızın geleceği onun korunması için doğanın ve evrenin korunması için neler yapıyorlar. Yapanlar da oldukça fazla bunuda biliyoruz. Medyadan takip edebiliyoruz. Ama yeterlimi sizce? Herkes üzerine düşen görevi ne kadar yapabiliyor? Bu soru herkesin kendine sorması gereken bir soru bence. Felsefi üzerine araştırma yapan bilim adamları insanların nasıl bir önceki nesilden gördüğünü uyguladığını gösteren çok güzel bir deney yapmışlar atalet yaşamayı gösteren ben çok beğeniyorum bu deneyi: Bir akvaryumun içine bir büyük balık koymuşlar, araya bir cam bölme ve cam bölmenin diğer tarafına da küçük bir balık koymuşlar.Karnı acıkan büyük balık, küçük balığı yemek istediğinde, yaptığı her hamlede başını cam bölmeye çarpıyormuş. Bir deneme, beş deneme, on deneme her defasında kafasını cam bölmeye çarpıyor ve canı yanıp geri çekiliyormuş. Küçük balığı görebiliyormuş, ama ona ulaşamamasına da bir anlam veremiyormuş, her defasında yaptığı denemeler başarısız kalmış artık küçük balığı yemek için hamle bile yapmıyormuş. Aradaki cam bölmeyi kaldırmışlar, ama büyük balık koşulların değiştiğinin farkında bile değilmiş büyük balık açlıkdan ölmek üzere olmasına rağmen hiç küçük balığı yemek için hamle bile yapmıyormuş oysaki; denese çok rahat balığı yiyecekmiş. Küçük balık büyük balığın etrafında dolaşmasına rağmen bile büyük balık yemiyormuş küçük balığı ve büyük balık açlıkdan ölmüş. Bu deney anlatıyorki şartlar o an istediğimizi elde etmemize müsade etmeyebilir. Fakat hiç bir zaman denemekden vazgeçmemeli, şartların değişebileceğini düşünerek her an mücadeleye hazır olmalıyız ve asla vazgeçmemeliyiz. Eminim ki büyük balığın yanına yavrusunu koysalardı cam bölme arada olmasa bile yavrusunu yanına koyar koymaz ’bak yavrum şurdaki küçük balığı görüyormusun? Ben çok denedim, ama o balığı yemek için boşuna uğraşma canın yanar ve ne yaparsan yap yiyemezsin’ der ve yavruda babasını dinlerse öğretilmiş ataletle karşı karşıyayız demektir. Yavru balık da büyük sözü deyip küçük balığı yemek için hiç bir hamle yapmazsa oda açlıkdan ölecektir. Şartlar o an için istediğimizi elde etmemize izin vermiyorsa koşulların değişmesini beklemeli, her an atağa hazır halde olmalıyız. Hayat mücadelemizden asla vazgeçmemeliyiz. Mücadeleden vazgeçtiğimiz an hayat anlamsızlaşır ve üzerimize düşen görevlerimizi yapamaz hale geliriz.
Hülya Akyıldız
YORUMLAR
Dünya hayatına imtihan denmesinin sebebi bu bence.
Kullanım klavuzunu baştan vermiyorlar ama akıl ve vicdan verilmiş bize.
Aklımızı kullanarak yürümemiz istenmiş ve aklını kullananlar ve kullanmayanlar ayrılıveriyor burada.
Saman ile buğdayın rüzgarda birbirinden ayrılıverdiği gibi