Lokman suresi 20..... ayetler, bakın bizleri nasıl uyarıyor.
Aşağıdaki yazacağım ayetleri önce okuyalım, daha sonrada günümüz yaşamımızdaki gerçeklerle karşılaştıralım.
Lokman 20: Görmediniz mi, Allah, göklerde ve yerde bulunan şeyleri sizin emrinize verdi ve görünür-görünmez nimetlerini üstünüze saçtı. İnsanlardan öylesi var ki, Allah uğrunda ilimsiz, kılavuzsuz ve aydınlatıcı bir kitaba dayanmaksızın mücadele eder.
21 Böylelerine, Allah’ın indirdiğine uyun dendiğinde şu cevabı verirler: "Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." Peki, şeytan onları, alevli ateşin azabına çağırmış olsa da mı?
22 Güzel düşünüp güzel davranarak yüzünü Allah’a teslim eden, en sağlam kulpa yapışmıştır. İş ve oluşların sonu Allah’a varır.
33 Ey insanlar! Rabbinizden korkun! Herhangi bir şeyde babanın, evladı; evladın da babası yerine karşılık ödemeyeceği günden ürperin! Allah’ın vaadi haktır; dünya hayatı sizi sakın aldatmasın. O yaman aldatıcı, sakın sizi Allah ile aldatmasın.
Yukarıdaki ayetlerden alacağımız dersler neler olabilir, isterseniz onu düşünelim. Ayetlerde bahsedilen cümleler üzerine odaklanıp, Rabbin dikkatimizi çektiği konuları ve bu sözleri günümüz ile karşılaştırıp dersler almaya çalışalım.
Rabbim Lokman suresi 20. ayetinde Allah hakkında ilimsiz, kesin ve doğru garantisi olmayan, hiçbir aydınlatıcılığı bulunmayan kitaplara dayanarak, konuşup durduklarını söylüyor Rabbim.
Peki, bu sözlerden ne kast ediyor olabilir? Demek ki peygamberimizin devrinde, Allah ın gönderdiği kitaplara müracaat eden olmadığı gibi, emin olmadıkları bilgilerin ardına düşerek, birçok konularda atalarından gelen rivayetlere inanıyorlar ve doğru diye kabul ediyorlar ki, Rabbin böyle bir ikazı var.
Kur’an ellerinde olmasına rağmen, hala atalarından gelen rivayet ve gelenekleri din diye inanmaya devam ediyorlar. 21. ayette ise bu insanlara bakın nasıl seslenmişler, daha o devirlerde nasıl cevap almışlar?
(Allah’ın indirdiğine uyun dendiğinde şu cevabı verirler: "Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız.)
Şimdide bu sözler üzerine düşünelim. Bakın Yüce Rabbim geleneklerinden gelen kanıtsız, ispatsız, delilsiz bilgilere inananlara Allahın indirdiğine uyun, yani KUR’ANA uyun diyor. 22. ayette ise yüzünü Allah a teslim eden, en sağlam kulpa yapışmıştır, diyerek acaba nereden bahsediyor olabilir? Elbette Kur’an dan, çünkü ne diyordu, Allahın indirdiğine uyun.
33. ayette ise Rabbim bizleri çok net uyarıyor ve bakın ne diyor?
( Dünya hayatı sizi sakın aldatmasın. O yaman aldatıcı, sakın sizi Allah ile aldatmasın.)
Demek ki dünya hayatında, birileri karşımıza dikilip kendi menfaatleri için, bizi din, iman ve Allah ile kandırıp, aldatabileceği uyarısını yapıyor Yaratan.
Şimdi gelelim bu ayetlerden, nasıl bir ders almalıyız. Kur’an ın tüm ayetlerinin ilk muhatapları, elbette peygamberimizin devrindeki insanlardır. Şimdi diyebilir miyiz, bu ayetlerin muhatabı bizler değil, o devrin insanlarıdır? Eğer bunu söylersek Kur’an ın birçok ayetine iman etmemiş oluruz. Peki, bu ayetler bizlere günümüzde, yaptığımız yanlışlar la karşılaştırdığımızda, neler anlatıyor olabilir? Gelin şimdide onları düşünmeye çalışalım.
Lokman 20. ayette Rabbim, kesin ve emin olmadıkları hiç bir kanıtları, delilleri olmadan, Allah adına konuşanlara kızıyor ve boşuna konuştuklarını söylüyor. Burada geçen ilimsiz, garantisi olmayan bir kitaba sahip olmadan inanılan sözler neler olabilir? Elbette Kur’an ın süzgecinden geçmeyen, onun onayını almayan, beşeri sözler ve onun kitapları.
Peki, güvenilir kitap neydi? Devamındaki ayette Allah ın indirdiği KUR’AN olduğunu söylüyordu. Şimdi de düşünelim, günümüzde bizlere neler söyleniyor? Kur’anda her şey yazmaz, O özet bilgidir, Kur’an ı her kez anlayamaz, İslam ı öğrenmek isteyenler fıkıh kitaplarına bakmalı ve onlardan öğrenmelidir İslam ı demiyorlar mı?
Doğrusu ben Kur’dan dan anlayamayacaksam, bu kitap özet bilgi olup, her şey yazmıyorsa neden okuyayım, neden müracaat edeyim Kur’a na. Sizce Allah katından gelen bir rehber, bu özellikleri taşır mı? İşte toplum böylece Kur’an uzaklaştırılıp, beşerin ardı sıra yönlendirilmektedir.
Bakın toplum buna inandığı için, Kur’an ı yüksek bir yere asmış ve söyledikleri doğruluğundan emin olmadığımız, beşerin fıkıh kitaplarıyla iman eder olmuşuz ne yazık ki. Bu nasıl doğru bir yol olur, hiç mi Rabbin ayetlerini okumuyoruz?
Hani Allah ın indirdiğine uyun diyordu Yaradan? Peki, O devirde bunu söylediklerinde, Kur’an ile yetinmeyerek itiraz edenler, atalarının üzerinde buldukları şeye inanırız diyenlerle bugün, geçmişten örnek verip atalarımız yüzlerce yıl buna inanmış, nasıl olurda bundan vazgeçeriz dediğimizde, aynı duruma düşmüş olmuyor muyuz? Kur’an dışından sorgusuzca iman ettiğimiz kitapların, Rabbin katında doğru bilgiler olduğuna, kimler garanti verebilir bizlere?
Bizi Kur’an dışından, ciltlerce dolusu kitaplara yönlendirenlerin kanıtı, delili Rabbin katında var mı, bu bilgilerin doğruluğuna dair? Bu garantiyi veren kimler? Aynı konularda birçok ihtilaflı konular olduğu halde, nasıl olurda dayanağı kesin olmayan, Kur’an ın onaylamadığı bilgilerin ardına düşer ve iman ederiz?
En sağlam kulpun, Rabbin indirdiği Kur’an olduğu ayan beyan açık olduğu halde, nasıl bu gerçekleri görmezden geliriz? Bizi, Rabbin huzurunda yaptığımız onca yanlışlardan kim kurtaracak, bunu düşünen var mı? Hatırlayınız Allah Zümer suresi 69. ayetinde hesap günü hangi kitap ortaya konarak yargılanacağımızı söylüyordu, lütfen hatırlayalım sözleri;
( Kitap ortaya konmuş peygamberler, tanıklar getirilip aralarında hakla hüküm verilmiştir.)
İşte bu gerçeklerin farkına varan herkes, din kardeşini Kur’an a davet etmelidir. Bende bunu yapmaya çalışıyorum, elimden geldiğince. Bizlere Kur’an dışından anlatılan her sözün ve bilginin Kur’an süzgecinden geçmesi ve Rabbin kelamına uyması kaydıyla da, almamızın faydalı ve en doğru yol olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Peygamberlerin tanıklığı, hangi kitaba göre olacaktır diye, hiç mi düşünmüyoruz.
Tüm bunları söylemem elbette bazı kardeşlerimin hiç hoşuna gitmemiş ve bir yazımı beğenen bir kardeşim, yazımı kendi sitesinde yayınlamış, fakat ne yazık ki bir diğer arkadaşı onu ikaz ediyor, sırf yazıyı yazan kişi bakın kendi düşüncesine uymayan yazılarımı okuduğu için, diğerini uyarıyor ve bakın ne söylüyor. Bence çok ibret almamız gereken bir zihniyet olduğu için, yazıma almayı doğru buldum.
(Evet, öykü güzel ve getirilen yorumda tam bir ince zekânın ürünü,
lakin hedef tehlikeli.
Zira yazar din olarak sadece akıl ile Kur’an-ı muhatap alarak, yalnız Kur`an-ı Kerim`in getirdiği İlâhî hükümleri kabul edip, dinin diğer temel kaynakları olan Sünnet, İcma ve Kıyas`ı reddeden bir görüş içerisinde.
Mesnetsiz ve delalette kalan bu düşünce ve taraftarlarıyla münazara halindeyiz.
Rabbim hidayet versin inşallah!
Tavsiyem bu yazarın diğer yazı ve görüşlerinden uzak durmanız ..
Selam ve dua ile kardeşim .)
Rabbin kelamı anlayarak okunmadığında, işte böyle bir inancın doğması da kaçınılmaz olur. Rahman size indirdiğim kitaba uyun, ondan sorumlu olacaksınız, Kur’an a sarılın sözlerini bizzat tebliğ almayan bir zihniyetin, Kur’an ın yüzlerce ayetine belki de bilmeden iman etmediğinin farkında bile olmayan kardeşlerimiz var ne yazık ki. Bakın bu kardeşimiz ne diyor benim için?
( sadece akıl ile Kur’an-ı muhatap alarak, yalnız Kur`an-ı Kerim`in getirdiği İlâhî hükümleri kabul edip dinin diğer temel kaynakları olan Sünnet, İcma ve Kıyas`ı reddeden..)
Düşünebiliyor musunuz, bu düşünceye göre Kur’an hükümlerinden başka dine hüküm veren, başka kaynaklar olduğuna inanan bu kardeşimiz, bu sözleriyle Hüküm yalnız Allah ındır ayetlerini inkâr ettiğinin farkında bile değil. Kur’anın aklı ön plana çıkardığını bilmediği, çok net anlaşılıyor. Rahman muhatap alınacak ve Rabbin koruması altında olan Kur’an ile aynı kefeye koyduğu beşerin kitaplarıyla, Kur’an a şirk koştuğunu anlamış olsaydı, bu kardeşimiz asla böyle sözler söylemezdi, bundan eminim.
Esas önemli olan söz ettiği sünnet, icma ve kıyasın aklın en önemli öğeleri olduğunun farkında olsaydı, peygamberimizin hiçbir sözünün Kur’an a aykırı ve zıt olmayacağını da bilirdi. Eğer Allah aklı ön plana çıkarıp, bizleri bu yönde yön veriyorsa, icma ve kıyasında akla, mantığa, Kur’an a uymayan bir sonuç çıkarmasının da, mümkün olmayacağını öğrenmesi gerekirdi. Hiçbir akıl ve mantık, Kur’anın onay verdiği, emrettiği bilgiyi dışlamaz reddetmez. Ama aynı akıl, Kur’an ın yasaklamadığı, bahsetmediği, hüküm vermediği bir konuyu yasaklayanları da kabul etmez, onay vermez.
İşte akıl devre dışı kalırsa, bu gerçeklerde ortadan kalkar. Süzgeci olmayan her bilgi tortuludur, karışıktır, yabancı bilgilerle yanıltılmış demektir. İşte dinin de süzgeci KUR’AN DIR. Eğer bu süzgeci kullanmıyorsak, sonuçtan asla emin olamayız.
Şu sözleri benim için söyleyen kardeşime, yürekten katılıyorum. (Rabbim hidayet versin inşallah!)Kardeşimizin bu sözüne yürekten ÂMİN diyorum, çünkü Rabbin hidayet vermediği bir insan, şeytanın esiri olacaktır, Allah bu durumdan bizleri korusun. Bu kardeşimiz benim yazdığım yazılar için ise şunları söylemiş.
(Tavsiyem bu yazarın diğer yazı ve görüşlerinden uzak durmanız ..)
Eğer ben yazılarımda, karşımdaki insanları Rabbin kitabına değil de, emin ve garantisi olmayan bilgilere, kitaplara yöneltiyor davet ediyorsam, gerçekten yazılarımın okunması tehlikeli demektir.
Eğer ben yazılarımda, Rabbin ayetlerini okuyup anladıktan sonra, aklınızla düşünmenizi tavsiye etmiyor da sizlere, Kur’an dan sizler anlayamazsınız diyerek, beşerin kitaplarına yöneltiyorsam, gerçekten benim yazdıklarım tehlike saçıyor demektir.
Eğer sizlere bu yolu tavsiye ediyorsam yazılarımı okumayın. Çünkü bu tavsiyeler sizi Allah a değil, şeytana yaklaştıracaktır. Benim yaptığım âcizane sizleri Kur’an a davet etmek, onunla sizleri kucaklaştırmaktır o kadar.
Yüce Rabbim şahittir ki, ben her yazımda sizleri KUR’ANA davet ettim. Kur’anı anlamaya ve düşünmeye yönlendirdim. Bende bir beşerim hata yaparım diyerek, söylediklerimi Kur’an ile karşılaştırmanızın en doğru yol olacağını söyledim sizlere.
Hiç bir zaman hiç bir yazımda, Kur’an dışından gelen bilgilere kulaklarınızı kapatın demedim, dememde. Bizler için faydalı olan, Kur’an onayından geçen her bilgi faydalı ve yararlı olacaktır dedim ve özellikle Kur an süzgecinden geçmeyen sözlerin, dine nifak soktuğunu, bunların ayrılması için KURAN VE AKIL el birliğiyle rehberimiz olmalıdır dedim. Tüm bu sözlerime YÜCE RABBİM ŞAHİTTİR.
Rabbim bizleri şeytanın şerrinden, şeytanlaşmış kalplerin iftiralarından korusun. Bunlarla mücadelede Yaradan, cümlemize yardım etsin inşallah.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.