HAYALİ GÖNÜLE YADİGAR KALAN
Yaşanmış yılların artması bizlere artı değerler katarken, bir taraftan da panik yaşatıyor. İnsan bunları kafasından geçirirken, acabaları o kadar çoğalıyor ki. Yaşamda bulamadığın sevgileri hayalinde arar oluyorsun. Nedir bu acelenin, telaşın sebebi diye kendine sürekli sorular yöneltiyor, yanıtlarını bulmaya çalışıyorsun. Yetmiyor, tekrar, tekrar aynı sorular, yanıtlar birbirinin peşi sıra akıtıyorsun. Kendince yanıtlarını veriyorsun ama yine de için rahat değil. Düşlerinde yarattığın sevgiliyle ilgili onlarca sorular geliyor aklına.
İşte bu sorulardan birincisi: Neden hayalinde yaşattığın, görmediğin bir insanı özlersin. Bilinmeyen, tanınmayan bir memleket özlenebilir mi ki? Bir insan sevilsin, özlensin. Belki de bu özlem, ellerinden akıp giden yaşama, yaşanmamışlığa. Eğer geçen yılların içi doldurula bilseydi sevgiyle, yaşanmışlıkla, bu kadar özlem duyulur muydu, hayali gönülde yadigâr kalana.
Onlarca sorulardan ikincisi geliyor: Zor bir soru bu. Nasıl bir yanıt verilmeli. Peki diyor,
hiç kimseye hissetmediğin, bu hayalinde yadigar kalana anaçlığın nereden geliyor? Ona kimse zarar vermesin, üzmesin istiyorsun. Kırılmasın, incinmesin, nazenin olsun diyorsun. Düşünüyor diyor ki; Onunda bir yanı eksikti. Benim gibi hayatı tırnakları ile kazıyarak öğrendi, elde etti.
Buna benzer o kadar çok soru vardı ki kafasında. Cevapları da vardı ama artık bıktı bunlardan. Nedensiz, bıraktı kendini hayali gönlünde yadigâr kalan seviye. Düşlerde de olsa sevmeye, sevilmeye ihtiyaç duyuyordu. Yaşamdan mevsimler akıp geçiyordu. Zamanı azalanlar için daha bir hızlı akıyordu. O hıza yetişmeye gücü kalmıyordu. Sonbaharın güzelliklerini yaşamaya çalışıyordu. Doğa tüm renk cümbüşü ile etrafını kuşatırken, neden düşlerinin önüne siyah bir perde çekecekti ki. Zaman azalırken, her anı, demli bir çayın tadını alır gibi yaşamalıydı. Düşlerde de olsa böyle bir seviyi yaşamak insana, insan olduğunu hatırlatıyor diye düşündü. Tüm özlemlerine rağmen yaşama daha bir sıkı sarılıyor ve gözlerinin içi gülüyordu.
YORUMLAR
(Eğer geçen yılların içi doldurula bilseydi sevgiyle, yaşanmışlıkla, bu kadar özlem duyulur muydu, hayali gönülde yadigâr kalana.) Evet insan yaşantısında sevgi bulamayınca hayallere sığınıyor.Bence bir şeyler yazdırabilen her duygu gereklidir hayatta.Sahi acılarımız olmasa, hüzünlenmesek nasıl yazardık karanlığı ve değerini bilir miydik aydınlığın?
İç sesimi okudum sanki..Demek ki..aynı duygulardayız bir çok insan gibi,eminim okuyan her insan her satırda kendinden bir çok ses duyacak...
Teşekkürler,mutlu kalın...