- 602 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BENDEKİ YOL ÖYKÜN 9 DENEME… Parmak uçlarımın belki de son dokunuşları bu hayata…
Parmak uçlarımın belki de son dokunuşları bu hayata, yaşama dair gerçeklere…
Tek kişilik bir yalnızlık bu, tüm kalabalıklığıma ve Sarı Kız’a rağmen…
Uzaklar diz boyu yalnızlık ve hasret, kahredici bir sessizlik bu yelkeni şişmiş teknenin rotasında
Nerede duracağım ve nereye bakacağım umurumda değil.
Denizin son dalga kıyılığından sonra gökyüzüne el uzatmış yeşillikleriyle ağaçlar boyun eğiyor rüzgâra…
Sallanmaları, yalnızlığındaki arda kalan salınımları…
Gözlerim de onların salınımları ile eğilip baş dondurucu bir yalnızlığa dalıp geçiyorlar hayatın an zamanlarından…
Oltaya takılan balığın çırpınışlarını yüreğimde hissediyorum…
Mavi yolculuğun cilveleri bunlar, yalnızlaştıkça kalabalıklaşıyor, diğer taraftan kalabalıklaştıkça dalgın ıssızlığına gömülüyor iç ses, kendi kendine konuşarak…
Çok önceleri demiştim kendi kendime, neylerle nereye kaçacaksan, yalnızlık ıssızlaşarak seninle gelir, denizin mavisi ve denizin karanlıkları umurumda değil, bu yalnızlığın sadece kaçışlara uzayan etkisiyle, her gidişler, ardından yeni kaçışlar getiriyor…
Ama bu sefer ıssızlaştırırken buruk bir kimsesizliğe sokuyor denizin tekneyi her sallayıp durdurdukça…
Şüphesiz ben kendi hayatımı kendimle zorlaştırıyorum, belki sadece bu ıssızlaşmama gücüm yetiyor…
Sanki tüm gücümü, günlerdir bu ıssızlaşmaya, yalnızlığın açtığı boşluklarla kullanıyorum…
Neyin nereye konduğu hiç umurumda değil, yelkenler bizi nereye götürür fark etmek bile istemiyorum, denizi çok sevmem, rotayı kendim seçmem dahi artık önemini yitiriyor…
Bu kaçış farklı, motor sesi, yok, yolların kıvrımı yok, park sorunu yok, benzin alma telaşı yok, yolda kalma korkusu yok, motor harareti yok, sıcaklık sıkıntısı ve klimanın boğazı daraltması derdi yok,
yani ne buldun onu yaşıyorsun tuzlu suyun üstünde…
Sırtıya bıraktığım oltanın ucundaki büyük balığı çekip gözlerine baktım, kıvranışlarını yüreğime yapıştırıp, kendi kıvrandığım günleri hatırlayarak, tekrar denize atıyorum. Garip bir yaşam bu güçlünün güçsüzdeki gücünü düşündüm, her güç kendi çapındaki güçsüzden güç denemesi ile çıkardı tekrar ortaya, oysa güçsüzde güç denemek hiçbir kurala sığmazdı… Her ne kadar yaşam güçlülerin önünde koltuk kabarsa da bu her zaman geçerli olmayabilirdi… Hele sevgide güç kullanmak veya denemek, her zaman hataydı…
Oltanın ucundaki balığı tekrar denize atıyorum… Akya denen balıktı sırtıya takılan… Bir başka zaman olsa, onunla yapacağım yemeği bile seçerdim ama bu sefer boş vermişliğim üstümde…
Vaz geçiyorum çok şeyden. An geliyor kendimden, an geliyor can dediğim sevgiyi düşünmekten de vaz geçiyorum…
Issız, sakin rüzgâr kesiği karanlık ve önümü görmek teknenin burnuna çömeliyorum, gökyüzünde Ay dolunay oldu olacak ve kıpırtılı denizdeki yakamozlar uzun bir iz oluşturuyor denizin üstünde…
Ve ben bu gece yine geçmişin kâbusu yüreğime çökmüşçesine mırıldandığım bir türkünün ritminde ufalanıyorum. Dudaklarım kıpırtısız, gırtlağımdan gelen hırıltılarla yalnızlığa ağlamamak için tüm gücümü kullanıyorum. Arada sırada soğuk nescafe’mden bir yudum alıp ağzımda dolandırıyorum.
Uykusuzluğum sanki kanımı çökertiyor ve ben hâlâ direniyorum, geçmişimle, uykusuzluğu unutma çabalarımla…
Farkında olmadan zamanın zehrini yudumluyorum sanki bir inat boşluğu ile…
Dar zamanların maziye ait geniş penceresinden bakıyorum sanki boğazımda sert bir düğümlenme ve sesimi yutuyorum tekne ufak ufak sallandıkça…
Saat kaçlar oldu ki kızıl tan ne zaman peydahlanacak bir yerlerden bulutları tutuşturarak…
Omuzlarıma yüklenmiş uzun bir zamanı taşıma cezasını çekiyorum. Bazen kendimden utanıyorum bu yalnızımsı yolculuk cezasında sen sevgili, sen, kalabalıklığımı omuzlarımda taşımaktan…
Onca yıllar el ele sırtlamışlığın verdiği alışkanlıkla, bu yolculuktaki yalnızlık belki de bir cezanın son zincirleri ile dövünmekti…
Sevdanın köleliğinin bitmez tükenmez süre gelen yolculuğu bu… Ne zaman böyle bir yola düşsem sanki tüm anıların üstüne basar gibi içim acı ile kıvrılır. Unutamamazlığın derin ve boşluk acıları bunlar. İki yakası birleşemeyen bir gömlek yakasının verdiği iç sıkıntılar bunlar…
Ama bir gün benle beraber sonlanacak tüm bu kahredici düşünceler…
Unutamamanın verdiği iç burkuntuları belkisiz, bir gün senle beraber sonlanacak…
Artık hayatın tüm girinti ve çıkıntıları tek tek dolaşılan çıkmazları da senle beraber sonlanacak…
Biz bu hayatın başlangıcına varım diyerek dünyaya gelmedik ama tüm kıvrımlarında, tüm köşebaşı
bekçiliğinde istesek de istemesek de var olduk… Ne yazık ki tüm acı girintilerinde var olduk, bunların tüm sebepleri sendin demek de haksızlık olabilir ama biz bu sevdaya koşar adım katılarak da tüm sevinçlerini yaşadık…
Sevgide saygınlık var olan tüm istenmezlerle el tutuşarak gülüştüğümüz anlarla beraber saygınlık gerektiriyordu. Ve biz bu şartların içinde yaşarken, acılarla ve de sevinçlerle büyüdük ki belki de iyi ki yaşamışız dememiz gerekiyordu… Hoş kal sevgili… Hoşça kal sevgili, tüm acıları bana yamasan da geçmişin güzel günlerinin hatırına yine de hoşça kal sevgili…
Hoşça kal, unutma ki bu benlik senle yaşadığı tüm anıları tekrar tekrar yaşıyor… İstesem de istemesem de…
Biz yalnızlığımızı saklarken
kendi kendimizde
bir masal yayılırdı
beyin diplerimizde…
Unutulmuş zamanlar uzardı
yeni yetme zamanlara,
biz çocukluğumuzu atlatırdık
labirentlerden koltuk altı
terlerimize…
Uzakların düşleri yapışırdı
kaçkınlıklarımızın hırçın
hareketlerine…
Biz saklanırdık yoklukların
dar zamanlarına…
Bozguna düşerdi isteklerimiz
bu kovalamacada.
Biz yeni yeni gülücükleri yapıştırırdık
isteksiz duran dudaklarımıza…
Gülmelere hasret gülücükleri
sakladıkça ardımıza
her anın yeni yeni
çocuksu hevesleri
gelip otururdu yüreğimize
biz fark etmezdik
geçmişin kazıntıları ile
yaralarımızın tekrar tekrar
kanadığını
gene de zıplardı yüreğimiz
sevdanın ritmi ile bedenimizde…
Biz kimsesizliğimizi saklarken
sır gibi kendimizde
mutluluk arayışlarındaydı
gözlerimiz…
Yıllarca çocuksu düşlerle
avunduk
zor şartların titreyişlerini bedenimizde saklarken
biz birbirimizi severdik
fark etmezdik bile acıları coşkudan…
Pencerelerin karanlık yüzleri
korkutmazdı bizi
elimizdeki kırık ayna
parçasında
biz gülücüklerimizi saklardık…
Hayat bizde, birbirimizde iken biz
ürperten
bir serinlikle geçerdi hayat
biz fark edemezdik…
Şimdilerde zorba saklanmalar
peydahlandı yüreğimizde
oysa biz
çok geç fark edip yıkıldık…
Yıkık, ezik ve düşkün
bir yaşamın kulpları
var elimizde
biz bu sefer fark ederek
tutunuyoruz hayata…
Sanki düğün günü cümbüş dağılımı bu hasretin özlemde teselli bulduğu, dar nefesler bunlar heyecanın doruğa çıktığı…
Deniz önümde karanlıklarla uzuyor, zaman içimde uzadıkça uzuyor, belki dar zamanların uzun gece zamanlarına uzaması bu, beynimde sen uzayıp duruyorsun, denizde kalıyor gözlerim, sen arayışları ile birkaç ışık pırıltısı çarpışıyor yakamozlarda, kırmızı ışığın aksi tuzlu suda kırık bir alacalıkla, bir balık sırtı dönüşü bu ışık kesiklikleri, belki de umut kırıklıkları bunlar, belki de vazgeçilmiş isteklerin bulantıları bu dalgaların uçlarındaki dağılmaları ve tüm arzuların tuzlu suda dağılarak kavrulması bunların tümü, belki de bir yoksunluk acılarının dağılışları bunlar suda çırpınmalar…
Her şeyin başında sen vardın sevgili ama her şey belki de sen yoksunluğu ile diplere uzanıyor karanlıklara doğru… Umut kırılmaları bunlar, umutsuzluk közleri bunlar, cazırdayarak sönmeler…
Galiba gecenin kollarında tuzlu suyun avuçlarında düşüncede dağılmalar bunlar…
Sadece bir boğukluk, sadece bir daralma, sadece uzaklardaki düşüncelerle belki de perperişanlık bunlar…
Parmak uçlarının son dokunuş sesleri bunlar yakamozlarda kaybolan…
Mustafa yılmaz
YORUMLAR
Mustafa Bey, okuduğum her satırda upuzun bir yalnızlık patikasında yürüdüm adeta.
Bu yalnızlık patikaları beni hep yalnızlık denizine getirdi ve kelimeler dalga dalga yalnızlık çoğaltı ve yalnızlık dalgaları dövdü hep, yalnızklık kayalarını, yalnızların yaşadığı kıyıların.
Selam ve saygımla daima.
Mustafa YILMAZ
hAYAT BU NAZ HANIM İSTENMEYEN ÇOK ŞEY ÇOĞU ZAMAN GELİP OTURUR BAYİN DİPLERİMİZE... BU YAZININ DEVAMI ALAN 10 CU BÖLÜMÜNÜ DE YAKIN ZAMANDA YAYINLAYACAĞIM ...
SELAM VE SAYGIM İLE...
Mustafa YILMAZ
HAYATIN DAR KAPILARI OLDUĞUNU BİLİYORUM AMA ÇARESİZLİKLE BİLE OLSA UĞRAŞ İÇİNDE KALACAĞIMI DA BİLİYORUM.
DUACIYIM YALNIZLIĞINIZ VARSA Kİ BAŞARMANIZ İÇİN...
BENDEKİ YOL ÖYKÜN BÖLÜM 10 DA TEKRAR BULUŞMAK ÜZERE...M.Y