- 823 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
AMELİYAT GÜNCESİ
Kapıdan içeri giren hastane görevlisini görünce, zamanın geldiğini anlamıştım. Çok sakin olmama kendim de şaşırmıştım. Her olayda heyecanlanır, endişelenir ve korkuya kapılırdım. Çoğu da yersiz korkular olduğunu bildiğim halde kendimi şartlandırırdım sanki.
Uykulu gözlerle şaşkınlıkla görevliye baktım. Toparlanarak yatağın ortasına oturdum. O anda sanki görevli idam sehpasına götürecek olan cezaevi infaz koruma memuruydu. Ben de idamlık mahkûm. Bir an için idama mahkum olanların kimliğine bürünmüştüm. Bilinmeze doğru acı veren, geri dönülmesi imkânsız bir yürüyüşe çıkmak… Düşüncesi, hayali bile insanı ürkütüyordu.
“ Hazır mısınız Nermin Hanım “ Dediğinde, ilk söylediğim söz “ Zaman geldi mi? Ne kadar çabuk ! “ olmuştu. Duygularım karmakarışıktı. Korkmaktan daha çok sanırım uyuduktan sonra uyanma kısmı beni endişelendiriyordu. Oysa her gece uyuduğum gibi bir uyku olacaktı. Ameliyata karar verirken hiç bunları düşünmemiştim. Büyük bir cesaretle randevumu alıp, hazırlıklarımı yapmıştım. Sadece kızıma, aileme, yakınlarıma nedense “ Hakkınızı helal edin “ sözünü söyleyememiştim. Perşembe sabahı ameliyatım gerçekleşecekti. Refakatçim ise göz bebeğim kızımdı. Onu göndermek için epey uğraştıktan sonra gönderebilmiştim. Onun, beni sedyeye uzanarak odadan çıkışımı görmesini istemiyordum.
Acemice bana verilen ameliyat önlüğünü giymeye çalıştım. Giyilmekten eskimiş olan önlüğü giymek epey zor olsa da, yan odada refakatçi olarak kalan arkadaşımın yardımıyla giymeyi başardım en sonunda. Bu kez görevli bana yatağa uzanmam konusunda ısrar ediyordu. Ben ise ameliyathaneye yürüyerek gitmek istediğimi yineliyordum. Kurallar gereği yatağa uzanmayı kabul ettim. Görevlinin refakatinde ameliyathaneye girdik. İçerisi buzdolabı gibi soğuktu. Benim gibi bir sürü insan,salonda sıralarının gelmelerini bekliyordu. Saate gözüm ilişti. Tam tamına 08.00’ i gösteriyordu. Kendime şaşmaya devam ediyordum. Yine çok sakindim. Tıpkı kurbanlık koyun gibi öylece yatakta uzanmış, içeri alınmayı ve kesilmeyi bekliyordum.
Tekerlekli yatak hareket ettiğinde zamanın geldiğine iyice emin olmuştum. İçimden dualar okuyarak, etrafımı seyretmeye başladım. İçeride bir sürü cihaz vardı. Doktorlar, hemşireler, narkoz uzmanı, diğer görevliler gayet doğal bir şekilde hareket ediyorlardı. Sanırım onlar alışmışlardı. İşleri gereği duygusallığı bir kenara bırakmışlardı. Tam o sırada Doktorumu gördüm. Çok fazla konuşmayan biridir Hikmet Bey. Az ve öz konuşur. İşinin ehli olduğunu duymuştum. Onu tercih etmemin en büyük nedeni de o kısımdı zaten. Eline kalemi aldı, kısa bir sohbetten sonra boğazıma işaret koydu ve kayboldu. Ben hala işin gırgırındaydım. Narkozcuya “ Şimdi uyuyacak mıyım? “ Diye sordum. O da “ Evet şimdi uyuyacaksınız” Dedi.Yine dua okumaya başladım. Gerisini hatırlamıyorum.
“ Nasılsınız Nermin Hanım? İyi misiniz? “sorusuyla kendime geldiğimi sanıyorum. Kendimdeydim ve şükür hayattaydım. Sanki hiç uyumamış,canım yanmamıştı. O gün akşama kadar uyudum sanırım. Beni tek rahatsız eden şey, devamlı yatmaktan sırtımın ağrımasıydı.
Şu anda kendimi daha iyi hissediyorum. İşini gerçekten severek hizmet eden tıp neferlerine teşekkür ediyorum. İnsan hayatı hiç bir değerle ölçülemez. Kalemimle, bir ameliyat güncesini anlatmaya çalıştım. Allah tüm hastalara şifa versin dileklerimle, sevgiler…
YORUMLAR
BENİM KADERİME H EP UYUTULMADAN YAPILAN AMELİYATLAR DÜŞTÜ... ÇOK KEYİFLİ OLUYOR EKRANDAN SEYRETMEK YAPILANLARI...:) Suluzatürcemp nedeniyle göğüs boşluğuma girerlerken ne yazık ki,kaburga kemiklerim ve sonrası uyuşturulamadığı için bağırmaktan pek bir şey seyredemedim. Uyluk kemiğimdeki beş kırığın platin çubuk, çivi, tel, pense, çekiç gibi edevatla yapılması ise epey öğretici olmuştu, ama en hoşuma giden hemoroid ameliyatımı seyretmek olmuştu... Uyuyup uyanmak ve herşeyin bir anda bitmiş olduğunu hissetmek nasıl bir şeydir, onu da siz yaşadınız. SİZE CAN-I GÖNÜLDEN GEÇMİŞ OLSUN DİYORUM. BAYRAMINIZ MUTLU GEÇİYORDUR UMARIM. SAYGILAR