- 1504 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Eski Mutluluklar Nerde?
Elmas Şahin
Toplu iletişim araçları, teknoloji ve çağın yegâne buluşları eski değerleri, kültürleri, alışkanlıkları da hemen hemen kökünden değiştirdi. Şimdiki yeni kuşak ne o eski radyolardan çalan müziğin verdiği hazzı, ne pikaplardan duyulan şarkıların buğusunu, ne de sokakta gece gündüz oynanan o köşe kapmacaların, sekseklerin, saklambaçların ya da birdir birlerin verdiği mutluluğu bilemez.
Şimdiki çocuklar ne kadar mutlular bilemem ama benim çocukluğumun onlarınkinden daha mutlu olduğunu söyleyebilirim. Hayat kolay oldukça mutluluk anlayışımız da değişti sanırım. Hazlar da, zevkler de alışkanlıklar da değişti tek tek. Ve radyonun yerini kasetçalarlar, dedelerimizin şeytan icadı dediği Tv’ler aldığından bu yana çok şeyler değişti. Annelerimizin, babalarımızın, Nenelerimizin, dedelerimizin anlattıkları kadar var, bilgisayarın henüz evlerimize gelmediği zamanda doğdum, evimizdeki teknolojik eğlencelerden birisi 55 ekran tv diğeri de istek saati başına toplandığımız radyo idi.
Ama en büyük eğlencemiz geceleri bazen on ikilere kadar süren hiçbir bilgisayar oyununun vermediği zevki veren oyunlardı. Çizgi, seksek, körebe, saklambaç, misket, boncuk, topaç, yedi kule, dokuz taş, beş taş, birdir bir, evcilik, ip, lastik, yakartop, istop, elim sende, bezirgan başı, yağ satarım bal satarım gibi oyunlarla büyüdüm, az çok bilenleriniz vardır bu oyunları. Bazen büyüklerimiz bile bizlere katılıp oynarlar, oturup mutlulukla bizleri izlerle, oynayacağımız çizgiyi çizerler, beş taşlarımızı onlar seçerdi. En az bizim kadar mutluydular onlar da.
Oyundan yorulduğumuz zaman büyüklerimiz başlarına toplar masallar, öyküler anlatırlar, kızlı erkekli hiç sorun yaşamadığımız mahallelerimizde bizler kardeşliği, dostluğu, sevgiyi, saygıyı öğrenmiştik. Erkekli kızlı art niyet olmadan büyüdük bizler kardeşçe el ele. Biz çocuklar ailelerimizin umutları düşleriydik.
Ama şimdi çok şey değişti, bu oyunlar tek tek unutuldu, unutulan aslında oyunlar olması dostluklar, kardeşlikler unutuldu, konuşmayı unuttuk, susmayı öğrendik. Bizim evlerde masallar anlatılırdı, tombala oynanır, şehir bulmaca, kelime oyunları, genel kültür yarışmaları oynanırdı, sadece sokakta oyun oynamazdık, bizler sohbet ederdik saatlerce yaşıtlarımızla, ablalarımız ağabeylerimiz büyüklerimiz de katılırdı bu sohbetlere, bizler kendimizi eve kapatmazdık yani, bizler yalnız değildik, kocaman bir aileydik mahalleliyle, iftarlar hergün bir başkasında yapılır, sahurlar renkli geçerdi misafirlerle.
İftar sonrası büyüklerimizin kurduğu çadırda tüm mahalle çocukları toplanıp Karagöz ile Hacivat’ı izlerdik. Tüm dünyamız Tv değildi, bizim dünyamız sevdiklerimizdi. Sadece eğlenmezdik okurduk da, yazardık da, Kitaplarımız olurdu bizim, yaşlarımıza uygun çocuk kitapları, çocuk masalları, çocuk şiirleri, Atatürk, vatan, bayrak şiirleri. Şimdiki çocuklarınkiler gibi aşk masalları ya da seks oyunları ile dolu değildi onlar. Bizlerin ancak üniversitede farkına vardığımız cinsel yaklaşımları şimdikiler bebek yaşta öğrenir oldular. İlkokulda sevgili bulmayan çocuk kalmadı, fal bakıyorlar şimdiden, sevgi nedir bilmeden aşk şarkıları şiirleri okuyorlar bir birlerine, hepsinin elinde cep telefonları, bilgisayarlar ya da okumaya vakit bulduklarında popüler aşk kitapları..
Bizler, atari salonlarına kapanıp savaş oyunları oynamazdık. Birilerini asıp, kesme, öldürme gibi bir derdimiz yoktu. Bizler hırsız polis oyunları oynardık elimize verilenler ise babalarımızın yaptığı tahta silahlardı. Şimdikiler gibi gerçek değildi dokunduğumuz silahlar, onlar adam öldürmüyordu.
Bizler kavga nedir bilmezdik, şimdikiler bir birlerini boğazlıyorlar, bi kaşık suda fırtınalar koparıyorlar, kadın kocasına, koca, karısına, oğul babaya, kız anaya tahammül edemiyor, sevginin yerini nefret, saygının yerini saygısızlık aldı. Müstakil evlerimizin yerine apartmanlar dikildi şimdi, bırakalım mahalleliyi karşı dairede kim oturuyor onu dahi bilemez olduk. İlgisiz, umursamaz, kayıtsız oluverdik. Gözlerimizin önündeki kavgayı ayırmak yerine kaçar olduk.
Biz her şeyden farklı tat alırdık. Kısacası mutluyduk. Elimize verilen bir bayram şekeri gülümsetirdi yüzlerimizi, başucumuza bırakılan bayram hediyeleri bir sonraki bayrama kadar en güzel hediyemiz olurdu. Marka nedir bilmezdik, verilene sevinir, alınana mutlulukla gülümserdik. Şikayet etmezdik, aksine gülümsemeyi bilirdik. Kırlarda papatyalar, gelincikler, laleler toplardık sevdiklerimize, sevinirlerdi çocukça, kuruyana kadar çöpe atmazlardı, vazolarda ıslı kalırdı günlerce. Şimdi çiçekler aynı sevinci vermiyor, ne kar eskisi gibi beyaz yağıyor ne de yağmur eskisi gibi ıslatıyor...
Kısacası bizler mutluluğu kaybettik, bilgisayar çıktı yalnız kaldık, internet geldi asosyal olduk, çocuklarımız odalarında tek başlarına kalır oldu, dünyayı bırakalım kendi evimize yabancı olduk.
Telefon
Bilgisayar
İnternet
Hayatımız kolaylaştı
Ama biz yalnız kaldık
Yabancılaştık
Sustuk
İçimize kapandık
Masumiyet gitti
Sevgi çöpe atıldı,
Aşk kutsallığını kaybetti
Bir birimize katlanamaz olduk
Asabileştik
Küçülüp ufaldık
Yani mutluluğu yitirdik