- 834 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Seni Sevmekten Korkmuyorum
Usulca öper gibi dudaklarından, dayayıp dudağımı pınarlarına bir sevgi şiiri yazıyorum sen yanıma gelince. Bir kaygı gibi girip hayatına ve yükleyip sevilerimi yüreğine, küçücük sevinçlerimi büyütmek istiyorum dizelerimde.
Seni sevmekten korkmuyorum. Bir şiir, vasıfsız bir tümce, ya da bir nakarat olup dilinde, bilmediğim dünyalara dalmak istiyorum gözlerinde. Ne kurşunun acısı, ne fırtınanın üşüten yanı, ne de deli yağan yağmurların puslu kaçışları. Hepsi, hepsi ışıksız odalarda sana yazdığım bir sevda şiiri, bir aşk hikâyesi sanki.
Koynunda yarasalar barındıran nice sevdalardan kaçıp geldim bu günlere. Işığın dayanılmaz titreşimlerine koşar gibi yürüdüm şu yalan hayatı. Bileklerimdeki aşk dövmeleri, yüreğimdeki intizarlar ve dudaklarımın çatlamış ovalarında yurtsuz bir adam, kepeneğin altında titreyen bir çoban, kucağındaki çiçeklerle aşka koşan bir ozanım ben.
Seni sevmekten korkmuyorum, tek korkum sana aşık olmak. Her aşkın zulasında gizlenen kötülüklerden korkum. Duyguların en güzeline kapılmaktan, aşk’a boyun bükmekten korkuyorum. İri iri açılan gözbebeklerinden, içimi titreten gül kokulu nefesinden, bir sır gibi duruşundan, hayınlıklara sövüşünden ve saçlarını bahar gibi serpip bahçelerime girmenden korkuyorum. Süzgün ışıklar gibi vuruyor arada bir siluetin içerime ve örseliyorsun suskun dağlarımı.
Sen gelince bir deniz olur dağlarım. Gözlerime bakınca kızgın süngülerle dağlanır bedenim, tenindeki aşk iksiri ile kavrulur içim, koca bir ova olur, dünyaya kafa tutarım. Sen yanıma gelince kuşlar havalanır, çiçeklenir bahçelerim. Yüreğim sevince bölünür, acıya direnir ve adını sulara yazarım.
Yaşanmamış hiçbir acı gerçek değildir küçüğüm. İsyan, ihanetin yansıması olarak durur her devirde. Adını umut koyduğun ne varsa, ne varsa sövüp saydığın ’Sevgiler İmparatorluğu’nun gül dudaklı cariyesidir. Fırtınalar her mevsimde vardır ve seni böylesine üşüten ayrılık yelleridir aslında. Baharların eteklerinden tutmayı bilmedikçe ve ömrünü heder eden acılara direnmedikçe bu yalan yerkürede sığınacak bir liman bulamazsın kendine.
Sevdalara her yakalandığında değiştirirsin urbalarını. Saçlarını dağıtır koşarsın rengârenk kırlarda. Papatyaları bir çırpıda koparır fallar açarsın sevdiğine. Gelecek günlerin kanatları kimi zaman taşıyamaz seni, hırpalanır girersin zaman tünellerine. Uğruna gecelerini parçaladığın sevgiler kahırlı bir şarkı olur, karışırsın sen de ayrılık rüzgârlarına.
Sen de korkma sevmekten. Kelepçelerini bir daha takmamak üzere at engin denizlere. Aşktaki mesafeleri iyi tanı, gönlünün harman bozumlarında sevgini iyi savur. Özlemlerinin fiyatını iyi belirle ve bu aşk pazarında ucuz sergilerle vakit kaybetme.
Bazen düşlerine giriverir çocukça masallar. İçinde anlatılamadan kalan pembe düşlerinin kahramanları çıkarlar karşına. Denizin sesine, rüzgârın uğultusuna, yıldızların ışımasına ve yakamozların parlamasına aldanır yüreğin. Ellerinde dağılıverir sarıpapatyalar, sevgiler titrek bir mum ışığı gibi yansır uzaktan, karşılıksız sevmelerle hiç bitmeyen bir kuşkunun esiri oluverirsin.
İşte böyle tedirgin kuşum. Hayatımızda eksik olmayan tek şey kuşkudur anlayacağın. Yüreğimizi ağrıtan çivi basıncında nefes almaya ve bazen ansızın çıkan rüzgârlarla yaşamaya alıştıracağız bedenimizi. Direncimiz kırıldığında aşk çalacaktır kapımızı. İçimizin zehirlerini zerk ettiğimizde toprağa gün yeni elbiselerini giyecek, yılan yüzlü insanlar kaçacaklar deliklerine. Anlayacağın bu aşkın suları hep aynı yöne aktığı sürece sevdaya tutkunluğumuz bitmeyecek ve aşk her devirde birkaç yüz yıllık bir şiir gibi bizi kollarına alacak.
Selahattin Yetgin
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.