Bir Kahve İçimliği
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Dost dostluk, ne sıcak iki kelime. İki dost buluşunca , zaten gönüllerde var olan muhabbet kanatlanır, başlar bulutlara değer. Ünsiyetin verdiği haz sarar solunan havayı. Süre ne kadar uzun olursa olsun doyulmaz bu efsunlu ana. Zaman bir kahve içimliği de olsa, gönülden gönle nehirler akar her katresinde sevgi çekirdeği taşıyan. Bu sevgi çekirdeği gönüllerde yeşerir, dal budak verir; ağaç olur, bereketlenir.
Eskiler boşuna dememişler, “ Gönül ne kahve ister ne kahvehane./ Gönül sohbet ister kahve bahane.”diye. Sanıyorum, kahvenin sevap hanesine yazılması gerekenlerden biri de sohbete vesile olması. Sevgi ve dostluk denizinde atılan kulaca takat vermesi. Kahve ile çaydan önce tanışmış bir milletiz. Çayla kahveye göre geç tanışmamıza rağmen, günlük hayatımızda çayla daha sık karşılaşırız; fakat kahvenin ağırbaşlılığı ve saygınlığı, çayın tevazuuna gölge düşürmemeli diye düşünenlerdenim. Zaten kahve de çay da sudan sonraki masum içeceklerden. Sanırım bu masumiyete suyun azizliği katkı sağlamakta. Su aziz çay ve kahve azize.
Ortadoğu ülkelerinde taziyeye gelen dostlara mırra ikram edilir. Gönülde duyulan hüznün, acının damakta somutlaşmasıdır mırra. Acı kahvenin hatırı iz bırakır, kolay kolay silinmez. “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır.”sözü güncelliğini yıllardır yitirmemiştir ve dünya döndüğü sürece de yitirmeyecektir.
Kahve ve çay egzotik diyarlardan coğrafyamıza konuk olan ve bizimle özdeşleşen iki nazenin. Nazeninler, hayatımıza girdikten sonra, bir çay ve kahve kültürümüz oluşmuştur. Bu hoş tavırlı ikili artık Türk Kahvesi ve Türk Çayı diye literatüre girmiştir. Sizi bilmiyorum;ama ben şu anda Türkiye’de yerden biter gibi türeyen yabancı isimli ve yabancı menşeli mekanlarda adam gibi bir kahve ve çay içme imkânı olmadığına üzülüyor, o mekanları dolduranlara hayret ediyorum. Çünkü öyle mekanlarda sunulan içecekler, kahvenin ve çayın nefasetini;lezzetini ,keyfini vermiyor ,veremiyor… O yüzden bir dostumun açacağı “ Çay Nağme” adlı otantik çay dükkanını dört gözle bekliyorum. İnşallah,o mekanda her şey bizim kültürümüze ve kendine has olacak…
Yazının başlığı, kahve ile ilintili olmasına rağmen ; çay ve kahve her ikisi de sıcak kanlı olması hasebiyle akraba içecekler sayılır. O nedenle yazıda ucundan kıyısından çaya da değinmek mecburiyeti hasıl oldu. Belki bunda çaya olan özel tutkumun da etkisi vardır. Eskiden beri kahvenin kırk yıl hatırı var diye bilinir. Bana sorarsanız,dostlarla içilen bir bardak çayın hatırı da kahveden aşağı kalmaz. Hele bir de odun ateşinde hazırlanıp isli bir çaydanlığın içli türküsü eşliğinde içilirse kahveyi kıskandırır bile. Niyetim, çay ile kahve rekabeti başlatmak değil. Yabancı orijinli olmalarına karşın, bize benzeyen bizi yansıtan bu ikilinin kadrini kıymetini bilelim istiyorum. Hani kahvenin yanına, çifte kavrulmuş Türk Lokumu; çayın yanına da susamlı gevrek simit nasıl yakışıyorsa, ince belli bardak ve narin fincan da elimize o denli yakışır diyorum.
Bu güzellik ve ünsiyet damaklarımızda bıraktığı tadın yanında, ipek hatıra atlasına işlenen nice güzel anılara da vesile olur. Dudaklarımızdan tebessüm, gözlerimizden ışık eksik olmaz,dostluğumuz ve kardeşliğimiz de onlar kadar sıcak kalır.kahveniz bol köpüklü, çayınız demli dostluklarınız kavi ve daim olsun. Anılar sayfasına ışıltılı harflerle ipek sözcükler işlensin nakış nakış. Bir fincan kahve eşliğinde yaz kış muhabbetiniz bereketlensin, mekanlarınız şenlensin. Hep dost ve kardeş kalın. Yunus’un şu dizeleri hep kulaklarınızda çınlasın. “ Gelin tanış olalım/ İşi kolay kılalım/ Sevelim sevilelim/Dünya kimseye kalmaz.” Kardeşine içten bir gülümsemenin sadaka olduğu yerde, ikram edilen kahvenin ve çayın açabileceği kapıları varın siz düşünün gayrı. O kapılardan önce gönül kapılarınızı da açın ki dostluk diyarından gelen imbat gönlünüzde esme fırsatı bulsun. Güzel duygularınız bereketlensin. Nokta ve dahi selâm…
Ankara, 09.08.2012 İ.K
YORUMLAR
Bir kahve içimlik sıcacık sohbet dünyalara bedeldir...Mükemmel anladım,,tebrikler teşekkürler..:)