- 1559 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Geçmişe ağlarken, geleceğe yürünmez.
Doğdum; ilk önce emekledim. Sonra yürüdüm ve daha sonra koşmaya başladım. Öyle hızlı koştum ki, hayatı arkamda bıraktım. Yaşama şansını kaçırdım. Bunu fark ettiğimde ise, yaşlanmıştım çoktan. Artık zamanım, mekanım, her şeyim vardı. Ama ruhum ölmüştü, yaşama isteğim yoktu.
Bu gün bana bir şey oldu . Taytaya kalkmış bir bebek gibi hissediyorum kendimi. Bu yeniden doğuşum, dirilişim benim. Anladım ki, bu hayatta benden daha değerli, daha önemli bir şey yok. Ben ‘tek’im. Benden başka bir ben daha yok, olmadı ve olmayacakta. Bundan böyle hiç kimseyi kendimden çok sevmeyeceğim. Hiç kimse için üzülmeyeceğim, acı çekmeyeceğim. Buraya kadar. Sevmek isteyen, üzülmek isteyen, acı çekmek isteyen varsa buyursun. Benim artık düşünmem gereken bir ben’im var. Sadece onu seveceğim. Onun için yaşayacağım.
Biliyorum, size bencilce gelecek bu durum. Fakat yaşadıklarımı göz önünde bulundurduğumda hiç de öyle olmadığınını gördüm. Geçmişte Kötü günler yaşadım, hatalar yaptım her insan gibi. Fakat oturup ağlamanın, ahlanıp, vahlanmanın bu günüme bir faydası yok. Olmadığı gibi yarınımı da engelliyor.
Tutup kaldırın kendinizi ayağa. Sağlam durmalı başınız, dimdik yürümelisiniz hayat karşısında. Ve kaldığınız yerden devam etmelisiniz, çünkü başka şansınız yok. Hayat bir ’RİSK’ tir. " Kovandan çıkmayan arı bal yapmaz" Korkarak yaşarsanız, hayatı ıskalarsınız. Yaşamak; sadece yemek, içmek, geziptozmaktan ibaret değildir. Önceliklerinizi belirleyip belli bir düzende ve ritimde savaşmaktır, mücadeledir, emektir. Emeksiz, yemek bile yavan olur. Her işe başlarken besmele çekmek gibi, her işte sevgi de mutlaka olmalı, mutlaka. Önceliğiniz ise kendiniz olmalı.
Ölümü dilemek ve beklemek için bile yaşıyor olmak gerekiyor. O sebepten intihar etmeyi düşünmüyordum ki, yaşayan bir ölüden pek bir farkım yoktu. Ölüler ise ancak ve ancak dirilmeyi arzu eder. Azrail kaç kez çalabilir ki bir Faninin kapısını. Daha kötüsü ne olabilir di, kaybedecek neyim kaldı ki. Eskiden camii yıkılır, mihrap yerinde olurdu. Oysa şimdi camii tüm ihtişamı ile gözleri okşuyorken, mihrabın yerinde yeller esiyor. Harabeden bir farkı olmayan gönülleri kim görebiliyor?
Allahtan başka...
Yüze dost, ard’a düşman olandan, Varımda var yokumda yok olandan, iki yüzlü yalancılardan. Sana sığındım Ya Râb!
Ne idüğü belirsiz amelsizlerden, Özü yok sözü çok cahillerden, Gözü aç tamahkârlardan..Sana sığındım Ya Râb!
Can iken canımı yakandan, Beni benden çalandan, Adı, sanı, tüm mülkü riya olandan. Sana Sığındım Ya Râb!
Ben aciz bir kulunum Allahım. Sen var iken kimin kapısına gideyim. Sen koru soysuzlardan, zalimlerden, Edeb bilmez Alimlerden. Karnı tok sırtı peklerden. Amin.. dedim ve Besmele çekerek yeniden ayağa kalktım. Hayata dirildim.
Elhamdulillah.
Hüzün; yakışır elbet, her insana, lakin pervasızca her şeye de gülünmez. Kararında olamalı bazı şeyler, ne az, ne de çok. Ağlamak gibi, gülmek gibi, sevinmek gibi, üzülmek gibi, hatta ve hatta sevmek gibi. En başında belirtmiştim, yazımın. “Azı karar çoğu zarar” sevgili dostlar. Hayat da dozunda yaşanmalı, yaşarken de ölünmez ki Değil mi? "Son" belirleyicidir. Lakin, biz yarını bilemeyiz O yüzden de bir son tayin edemeyiz Dolayısı ile sadece ( ........... ) an’ı yaşar , Tamamlanırız
Boşlukları geçmişimizde yaptığımız hataların tecrübeleri ile dolduralım. Hatalarımızla değil. Ağlayıp, sızlayıp, eli kolu bağlı oturmanın kimseye bir yararı yok. Hayat bir şekilde devam ediyor. Abdülkâdir Geylâni (Rahmetullahi aleyh) in çok sevdiğim bir sözü var.
“Bugünü düşünürüm… dün geçti… Yarın var mı? Gençliğime güvenmem ölen hep ihtiyar mı”
Hayatlar geçip gidiyor, zaman durmadan su misali akıyor. Ölüm var dostlar ölüm var! Bıktım bu dünyanın gailesinden. Hep bir telaş, hep bir koşturmaca. Nereye kadar? Tabii ki, mezara kadar. Yaşamı kendimize ve başkalarına zehiretmeden, insan gibi, dostça, huzur içinde yaşamak varken. Gereksiz hırslar, kinler,kavgalar için, açıkçası çok fazla vaktimiz yok. Bazen hayatımın, neresinden bakarsam, bakayım tutarsızlık gibi geliyor.
İşte bu hayatın ta kendisi. Yaşmak için çok sebebim varmış meğer. Bu düşüncelerimi zisinle paylaşmak bile mutlu olmak için yeter. Değer mi? değmez mi? Elbette ki değer.
Hayat her şeye rağmen yaşamaya değer.
Saygı öncelikli sevgiler. Umutla dolun hayatta kalın.
Dil-ruba Emine Genç 03 Ağustos 2012 Cuma / 07:25