BANA MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Ü ANLATIR MISINIZ 19. BÖLÜM
Muhsin Öğretmen le birlikte buluşan gençler bu kez Üsküdar Fethipaşa Korusuna gittiler.Önce içecekler ve yiyecekler istendi; ardından hoş beş derken ...
Müjdat
" Arkadaşlar artık başlayalım ne dersiniz ?"
" Doğru."
" Hemen."
" Ben bulduğum bilgileri paylaşmak istiyorum."
"Tamam Murat seni dinliyoruz."
" Lozan antlaşmasını geçen hafta anlattıydık.Ama bazı detayları eklemek istiyorum."
" Çok iyi olur."
"Lozan Konferansı TBMM İzmir istemiş iletişim daha kolay olur diye ama itilaf devletleri itiraz etmiş savaşa katılmamış tarafsız bir ülke olarak İsviçre nin Lozan şehri antlaşma yeri olarak kabul edilmişti biliyorsunuz.
Sonra Türk Devletini kimin temsil edeceğiydi ; buı komutanı İsmet inönü demiştik .
Vee
Büyük taarruzdan sonra Mudanya Mütarekesi imzalanarak kalıcı bir barış için Lozan da bir antlaşma yapılmasına karar verilmiştir.Ama İtilaf devletleri TBMM ile İstanbul hükümetini birlikte konferansa çağırmışlardı.Hem İtilaf devletlerinin hem de İstanbul sarayının bu tutarsız davranışları saltanat sorununu gündeme getirmiştir. Amasya Tamimi,Erzurum,Sıvas Kongreleri , Büyük millet meclisinin açılışı ve
aldığı kararlar ile 1921 Anayasası "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir " denilmiştir. Aslında saltanat kaldırılmış ancak resmileşmemişti.Sadrazam Tevfik Paşa’nın 1 kasım 1922 de Lozan barış konferansına katılacak delegelerin seçimi için TBMM başkanı olarak Mustafa Kemal’e gönderdiği telgraf büyük tepkiyle karşılanmıştır.
Çünkü Hiç bir katkısı olmadığı hatta zararı dokunduğu halde Türk milletinin bu büyük zaferine ortak olmak istenmiştir.
Aysun
"Sonuç olarak Meclis bu konuyu gündeme getirerek 1 Kasım 1922 se saltanatı kaldırmıştır."
Halide
" Şu bir gerçek ki İstanbul Hükümetinin konferansa katılması kabul edilemezdi. istanbul Hükümetinin yanı sıra Saltanat kurumunun da varlığı tartışılır duruma gelmişti. Bu uygun durumu bekleyen Mustafa Kemal meclisteki tepkileri iyi kullanarak Saltanatın kaldırılmasını meclis gündemine getirmiş Sonuçta 1 kasım 1922 de saltanat kaldırılmıştır."
Zeynep
"Böylece İstanbul Hükümetinin konferansa katılımı önlenmiş 600 yıllık hanedanlık yönetimi son bulmuş veee CUMHURİYET YOLU AÇILMIŞTIR."
Murat
" Ben yeni konuya başlamadan Mustafa Kemal Atatürk’ün bir anısını paylaşmak istiyorum sizlerle."
" Can kulağı ile dinliyoruz."
"LOZAN HEYETİ
Hariciye Vekili Yusuf Kemal Tengirşenk anlatıyor:
"Lozan Konferansı’na gidecek heyetimize kim başkanlık edecek? Bir türlü kararlaştırılamıyor. Gazi yazıhanesinin başında, kahvesini yudumlaya yudumlaya, etrafına toplanmış milletvekilleriyle konuşuyor, diyor ki:
— Arkadaşlar... Şu Baş temsilci’yi hâlâ seçmediniz. vakit daralıyor. Seçildikten sonra da hazırlanıp yola çıkması için zamana ihtiyaç var. Rica ederim bu işi bir an önce kararlaştırın, bitirin artık!
Cevap veriyorlar:
- Eee... Doğru Paşam ama, siz de İsmet Paşa’yı istiyorsunuz. Nasıl yapalım? Olacak iş mi bu? İsmet Paşa Baştemsilci seçilebilir mi?
Gazi gülümsüyor:
— Hakkınız var, arkadaşlar... Siz İsmet Paşa’yı tanımıyorsunuz, onun yalnız askerlik tarafını biliyorsunuz, çünkü ömrü cephede geçti. Ankara’da pek az süre kaldı. Tanımaya vakit ve imkân bulamadınız. Bu adam zekidir, tedbirlidir. Bilhassa ileriyi görüş ve tetkik özelliği güçlüdür. Örneğin, içinizden birini şu masayı devirmeye! memur etsem, iki, üç, nihayet dört şekilde devirebilir... Oysaki İsmet Paşa, bunu sekiz on şekilde devirmek gücüne sahiptir.
Bu söz, İsmet Paşa üstünde oybirliğiyle durulmasına kafi geldi. Gazi, küçücük bir örnekle, düşüncesini kabul ettirmesini bilmişti."
Murat
Ankara’nın başkent oluşu:
Milli Mücadele hareketinin başarıyla sonuçlanması üzerine imzalanan Lozan Antlaşması sonrası başlayan yeni dönemde, İsmet Paşa ve arkadaşlarının Meclis’e verdikleri yasa teklifi ile Ankara, 13. Ekim 1923’te, yeni devletin başkenti olarak kabul edildi. Ankara’nın başkent seçilmesinde pek çok etkenden söz edilebilir. Bunlardan biri Anadolu’nun ortasında olması, diğeri ise karayolu ve demiryolunun ulaştığı stratejik özellikler taşımasıdır. Ayrıca Milli Mücadeleye destek vermesi de dikkate değerdir. Esasında siyasi bir karar olan bu tavır ile yeni yönetimin kimliği ve eskisinden farklılığı da ortaya konmuş oluyordu.
Böylece Ankara’nın başkent olmasıyla gerek yurt içine, gerekse yurt dışına saltanat yönetimine dönülmeyeceği ve bütün yetkilerin Türkiye’nin kalbi olan Ankara’da toplandığı yolunda ciddi bir mesaj verilmiş oluyordu. Bir başka ifadeyle Ankara İstanbul’a hakim duruma gelmiş oluyordu.
Aysun
Ve..Cumhuriyetin ilanı:
Kurtuluş Savaşı yıllarında Ankara’da , Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti adıyla yeni bir yönetim kurulmuştu . Fakat bu yeni yönetimin rejimi henüz belirtilmemişti. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti özünde ulusal egemenliğe dayalı bir hükümetti.Fakat Yeni Türkiye’yi devlet şekillerinden , yönetim biçimlerinden birine uygun olarak resmen ilan etmek gerekiyordu . Yani sıra devletin adının konmasına gelmişti.
Atatürk , yeni devletin şeklini cumhuriyet olarak kabul etmeyi düşündü. Kurtuluş Savaşı yıllarında bu fikrini açıklamayıp , uygun bir zamanı beklemişti . Büyük Zafer’den sonra artık bu an gelmiş bulunuyordu. Aslında , Erzurum ve Sivas Kongrelerinin kararlarıyla Büyük Millet Meclisi’nin programları tamamen demokrasiye dayanmaktaydı. Saltanatın artık hiçbir etkinliği kalmamıştı. Son padişah da yurttan ayrılmış , saltanat kaldırılmıştı . Şimdi sıra Atatürk’ün kafasındaki Cumhuriyet Yönetimini resmen ilan etmeye gelmişti.
Atatürk , 28 Ekim 1923 akşamı birkaç arkadaşını Çankaya’daki köşküne davet ederek yemek sırasında arkadaşlarına :
- Yarın, cumhuriyeti ilan edeceğiz , dedi.
Misafirler hiç şaşırmadılar . Zaten böyle bir hareketi bekliyorlardı .
Atatürk , Teşkilat-ı Esasi’ye ( Anayasa’ya ) konmak üzere şu öneriyi hazırladı :
“ Türkiye Devletinin şekli cumhuriyettir. Türkiye Devleti Büyük Millet Meclisi
tarafından idare olunur.”
Böylelikle yeni devlet şeklinin cumhuriyet olacağına kesin olarak kara verildi.
29 Ekim 1923 akşam saat : 18.45’te TBMM oturumu açıldı. Atatürk’ün önceden hazırlattığı Anayasa maddesinin görüşülmesine geçildi.Görüşmeler sonunda öneri kabul edildi.Milletvekilleri ayağa kalkarak üç kez “Yaşasın Cumhuriyet !” diye bağırdılar.
29 Ekim 1923 Pazartesi günü saat : 20.30’da Cumhuriyet ilan edildi.
Cumhuriyetin ilanından sonra cumhurbaşkanlığı seçimine geçildi. Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın büyük kahramanı Ankara Milletvekili Gazi Mustafa Kemal Paşa , ilk cumhurbaşkanı seçildi.Cumhurbaşkanı seçiminden sonra sonuç , 101 parça top atılarak halka duyuruldu.
Cumhurbaşkanlığına seçilen Atatürk kürsüye gelerek bir konuşma yaptı. Heyecanlı ve kararlı konuşmasını şu sözlerle noktaladı :
- Türkiye Cumhuriyeti , cihanda işgal ettiği mevkie layık olduğu eserleriyle ispat edecektir . Türkiye Cumhuriyeti , mesut .muvaffak ve muzaffer olacaktır .
Muhsin Öğretmen
"Cumhuriyetin ilanı ile;
Yeni Türk Devletinin yönetiminin adı konulmuş ve bu konudaki belirsizlik büyük oranda giderilmiş oldu.
Mustafa Kemal bu kararı onaylamaya katılan tüm milletvekillerinin oyunu alarak cumhurbaşkanı oldu.
Başkanlık makamı oluşturuldu.Buna bağlı olarak meclis başkanlığıyla hükümet başkanlığı görevleri birbirinden ayrıldı.ilk başbakan İsmet İnönü ,cumhuriyet döneminin ilk meclis başkanı da Fethi Okyar oldu.
Meclis hükümeti sisteminden bugün de uygulanmakta olan kabine sistemine geçilerek daha uyumlu bir hükümetin oluşturulması sağlandı.
Meclis hükümet sisteminde cumhurbaşkanı ve başbakan yoktu.bakanlar tek tek meclis tarafından seçiliyordu.bakanları görevden alma yetkisi de TBMM ye aitti.
Kabine sisteminde ise cumhurbaşkanı,başbakanı hükümeti kurmakla görevlendirir,başbakan da bakanlar kurulunu oluşturup cumhurbaşkanının onayına sunar.liste cumhurbaşkanınca onaylanır, TBMM de güvenoyu alırsa hükümet kurulmuş olur.TBMM kabine sisteminde de bakan ya da bakanları görevden alma yetkisine sahiptir."
Bu güzel çalışmalarınızdan dolayı hepinize çok teşekkür ediyorum. Bundan sonra çok daha önemli konular var anlatacağız .Haftaya uygun bir gün tekrar toplanalım ."
" Çok iyi olur."
" Gündem de devrimler var ...sonra sonra Şeyh Sait isyanı var."
Müjdat, gene heyecan ve aceleyle...
" Eveeeettt o zaman Mustafa Kemal Atatürk’ün en anlamlı bir sözüyle toplantımızı bitiriyoruz."
=====================================================================
Bugünkü hükümetimizin, devlet teşkilatımızın doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilatıdır ki onun adı Cumhuriyettir. Artık hükümet ile millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
=====================================================================
NEŞE KIZILYAR
SEVGİLERİMLE
YORUMLAR
GÜLDESTE
GÜLDESTE
Bir dönemi gözler önüne seren paylaşıma verdiğiniz emeklerinizi kutluyorum. Gönül dolusu selam ve sevgilerimle...
GÜLDESTE
Bu güzel seri yazınız kitap haline geldiğinde mutlaka kitaplığımda yerini alacaktır Neşe hanım.
Kutluyorum...
GÜLDESTE
Bir annenin kalemi ancak bu kadar duru olur vede mustafa Kemal bukadar güzel anlatılırdı yazan o güzel yüreği hürmetlerimi sunarım sevgilerimle Bogazın kıyısından
GÜLDESTE
Değerli arkadaşım.
Bir Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi olan yazı dizinizi ileride kitap olarak bastırmayı düşünürseniz iyi br tarihçi ve editör elinden geçmesi gerekecek. Bu bölüme kadar anlatılanlarda zaman zaman kopukluklar ve geri dönüşler olsa da oldukça emek ile hazırlanmış bölümlerdi.
Şimdi anladığım kadarıyla ikinci bölüme geçiyorsunuz. Bu bölümde benim hiç bir zaman devrim demediğim ve demeyeceğim inkılapları anlatacaksınız sanırım. Tabii ki bu arada Şeyh Sait İsyanı, Atatürk'e suikast girişimi, Menemen olayı gibi olaylar da olacak..Bunlar oldukça hassas konular..Size şimdiden başarılar diliyorum. Kolay gelsin.
Selam ve sevg,iler.
GÜLDESTE
efendim bu sohbet havasında geçen tarihi yazınızı heycanla okumaktayım sayenizde yeni bilgilere ulaşmaktayım çok sağolun emeğinize sağlık saygılarımla selamlar
GÜLDESTE
GÜLDESTE
Annem benim su gibi akıcı ve anlam dolu yazını yürekten kutlarım...
Eline, yüreğine sağlık...En derin saygılarımla....