- 706 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
CUMHURİYET TARİHİMİZ VE İSMET İNÖNÜ
12 TEMMUZ BEYANNAMESİNİN 65. YILDÖNÜMÜNDE
CUMHURİYET TARİHİMİZ VE İNÖNÜ TARTIŞMASI
Dr. Sadık Özen
Bugün; dünya siyasi tarihindeki en önemli belgelerden biri olan "12 Temmuz Beyannamesi" nin yayınlanmasının 65.yıldönümü.
Bugün demokratik bir ülke olmakla övünen ve demokrasi havariliği yapanlar, bu beyannameyi yayınlayan ve Türkiye’de çok partili hayata ve demokratik rejime geçilmesini sağlayan Büyük Devlet Adamı İsmet İnönü’ ye şükran borçlarını ifade edeceklerine, O’nun adını tarih kitaplarından çıkarmak istiyorlar.
Dünyanın hiçbir ülkesinde böylesine garip bir olayın yaşanmış olduğunu, bu derece büyük bir nankörlük örneğinin gösterilmediğini sanıyor, yapılan bu girişimi iğrenç buluyor ve kınıyorum.
Olay, geçmişte Türkiye’yi bölen emperyalist devletlerin istekleri doğrultusunda gündeme getirilmiştir. Amaç; yapılan Sevr Antlaşması’ndan sonra, Kurtuluş Savaşı’ mızla yeniden bağımsızlık ve egemenliğimize kavuşmamızı sağlayan Lozan Antlaşması’nı hala hazmedememiş olan Avrupalılar’ın isteklerinin yerine getirilmesi ve onlara yağ çekilmesidir.
Tarih, toplumsal değerlerin başında gelir ve onların en önemlilerindendir. Geçmişin tanığıdır. Tarih olmadan insanlar soylarını, soplarını ve nereden geldiklerini bilemezler. Bu itibarla tarihle oynanamaz. Tarihi inkar edenler veya değiştirmeye kalkanlar bunun bedelini en ağır şekilde öderler.
Eğer bu nankörlük gerçekleştirecek olursa; bir gün tarih, bunu yapanların yüzlerine tükürecektir.
İsmet İnönü’ye karşı yapılan bu girişim ilk defe olmuyor. 1950 yılından sonra aynı şekilde İsmet İnönü’nün adı tarih kitaplarından çıkarılmak istenmişti. Ama o yıllarda AB yoktu ve onların istekleri de söz konusu değildi. Kendilerine demokrasiyi bağışlayan İnönü’ye karşı dahili bedhahların yarattığı bir hareketti. Başarıya ulaşmadı. Bu hareketi başlatanların ise sonu malum.
Aslında İnönü’ ye duyulan husumet, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarının yarattıkları olumsuzlukların devamıdır.
Sanırım dünyada İsmet İnönü kadar düşmanı olan başkaca bir siyasetçi olmamıştır. Atatürk düşmanları, Cumhuriyet düşmanları, Devrim düşmanları ve Sevr Antlaşması ile yıkılan Osmanlı Devleti’ni; "YENİ OSMANLILAR" olarak yeniden kurma hevesinde olanlar, elbirliği içinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin "İkinci Adamı" na saldırmaya ve ellerinden gelirse O’nu yok etmeye çalışıyorlar.
"Gaflet, Dalalet ve Hıyanet" içinde olan bu zavallıların gözlerini öylesine bir kin ve intikam duygusu bürümüş ki, bu değerli insandan bir türlü hınçlarını alamıyor, ellerine geçen her fırsatta harekete geçiyor ve içlerindeki pislikleri kusuyorlar. O kadar ki, zevzeğin biri çıkıp "İnönü, Atatürk’ün en yakın arkadaşı mıydı ?" diye ironi yaparak soruyor ve yaptığı bu saçmalığı bir çok yalanlarla süslemeye çalışıyor.
Bunlara; "Allah sizin belanızı versin" demek geliyor içimden, ama sahip olduğum kişilik yapım itibariyle bunu yapamıyorum ve duygularımı "Allah sizi islah eylesin" sözleriyle ifade etmeye çalışıyorum. Ama ne yazık ki bunlar islah olamazlar, çünkü belleklerini yitirmiş olmaları yanında akıl, izan, mantık duygularını tümüyle kaybetmişler.
Vicdanları tamamen körleşmiş olan bu güruh, boyunlarına "Nankörlük" yaftasını takmışlar, bir taraftan kendilerini aldatırken, bir taraftan da saf insanları, özellikle de yeni yetişen kuşakları yalan ve yanlış bilgilerle kandırmaya çalışıyorlar.
Sefil adamlar, biraz tarih okuyun da gerçekleri öğrenmeye çalışın. Osmanlı İmparatorluğu’nu Gazi Mustafa Kemal, İsmet İnönü ve silah arkadaşları yıkmadılar. Osmanlı İmparatorluğu, Balkan Savaşları ve daha sonra yapılan Birinci Dünya Savaşı sonunda; yurdumuzu bölen, parçalara ayrıran ve kendi aralarında paylaşan emperyalist devletler tarafından zorla imzalanan "Sevr Anlaşması" ile son buldu.
Bugün; Birinci Dünya Savaşı sırasında isyan eden ve İngilizler’le birleşen ve Osmanlı’ya karşı savaşanların yanında yer alarak, savaşı kaybetmemize neden olan hainlerin yanında yer alan gafiller, bu gerçeği nasıl göz ardı edebiliyorsunuz?
Türk Milletinin; varını yoğunu ortaya koyarak, canı pahasına savaşarak, ölümü göze alarak yaptığı Kurtuluş Savaşı’nı kimler yönettiler? Bunları göremeyecek kadar kör ve vicdansız olabilir misiniz? Eğer bu gerçekleri göremiyorsanız, siz nasıl insansınız, hatta bu niteliklere sahipken insan olabilir misiniz?
Atatürk’le birflikte Cumhuriyet Halk Partisi’ni kuran, 7 defa başbakan, 12 yıl Cumhurbaşkanı olarak ülkemize hizmet eden ve 34 yıl CHP’nin Genel Başkanlığı’nı yapan bu büyük devlet ve siyaset adamına karşı; şu anda bu partinin başında bulunan zatın, gösterdiği umursamazlıkla büyük bir gaflete düştüğü görülmektedir.
Acaba CHP Genel Başkanı Sayın Kışıçdaroğlu, Sabiha Gökçen Hava Alanı’nın adının ve Mustafa Muğlalı Karargahı’nın kaldırılması gayretlerini bu konuda da sürdürmekte midir. Doğrusu bunu merak deiyorum. Zira böyle bir durum, İnönü düşmanlarınınkinden daha büyük bir nankörlük olur.
"İnönü Vakfı" başta olmak üzere, İsmet İnönü’nün kızı ve torunlarına gelince; son derecede duyarlı olmaları gereken bu konuda onların da "Yavan" diyebileceğim bir tutum izlemekte olduklarını görüyor ve üzülüyorum. Milli Eğitim Bakanı tarafından yanıtlanması için TBMM Başkanlığı’na verilen soru önergesi ile yetinilmesini yeterli bulmadığımı söylemek zorundayım.
Ama bu tutumu fazlaca yadırgadığım söylenemez. Çünkü "2005 LOZAN" adı altında "Lozan’ı deldirmeyiz !" sloganıyla düzenlenen etkinliğe de gereken ilgiyi göstermemiş ve katılma gereği duymamışlardı. Ne yazık ki, vatansever insanlar, büyük bir heyecenla katıldıkları büyük yürüyüş ve Lozan’daki temsili mahiyetteki kongreyi izlerken; İnönü Ailesi’ nden hiç kimsenin orada olmayışını içlerde derin bir acı olarak hissetmişlerdi.
İsmet İnönü bu vatana büyük hizmetler ifa etmiş bir değerli devlet adamı ve Kurtuluş Savaşımızın kahramanlarındandır. Batı Cepheleri Komutanı, Birinci ve İnönü Savaşları’nda gösterdiği üstün komuta yeteneği ve kazandığı zaferler nedeniyle Büyük Atatürk, O’nu "Milletin makus talihini yenen kişi" olarak taltif edilmiş ve ödüllendirilmiştir.
Bu büyük insana karşı yapılması düşünülen olumsuzluklara karşı daha büyük tepkilerin gösterilmesi gerektiği kanısındayım. Gerçerkleştirilmesi düşünülen eylemde israr edilmesi halinde "İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuru", "Açlık Grevi" ve "Ölüm Orucu" gibi etkinlikle gündeme taşınmalıdır.
Benim Atatürk ve İsmet İnönü hakkındaki hassasiyetin sadece onlarla sınırlı değildir. Alpaslan’dan başlayarak Ortaçağ’ı kapatan Fatih Sultan Mehmet başta olmak üzere, Kanuni Sultan Süleyman ve diğer Osmanlı Sultanları ve Karamanoğülu Mehmet Bey’e kadar bütün büyüklerimiz, Vatan Şairimiz Namık Kemal, Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy ve ecdadımızı teşkil eden atalarımızın tümüne karşı aynı hislerle doluyum.
Eğer bu gibi durumlara suskun kalır ve gereken tepkiyi göstermezsek, bir gün sıra Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetimiz ve ecdadımızı teşkil eden bütün değerli büyüklerimize kadar gelebilir. Bunu sakın unutmayalım.
Saygılarımla...
12 Temmuz 2012
www.fikirplatformu.net www.antalyabugun.com www.edebiyatdefteri.com