- 569 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ADA TAVŞANLARIMIZ VARDI...
Yıl 1938..Altı yaşımı henüz bitirmişim.
Babam rahmetli hayatta ve Prostattan
yatağa henüz düşmemişti..
Yozgat’taki evimizin Çamlığa bakan cephesinde,
bahçelerimiz vardı..Ön bahçe,alçak bir duvarla ayrılmış,
üzeri tahta parmaklılklı..Gene tahta parmaklıklı bir ka-
pıdan girilir..
Ortada toprak havuz,Havuzun üzerini ,üzüm salkımla-
rıyla dolu ,dört direk üzerine yerleştirilmiş,şahane bir
ASMA kaplardı görmeğe değer..
Kanepeler,yerde minderler..Ders çalışmak için hep
onun altındayız..Salkımlar gel-gel ederken,hemen bir
duvarla ayrılmış orta bahçeye geçmek için,gene bir
tahta parmaklılkı kapı..
Bahçe ,Elma,Erik,Ayva,Ceviz,Kayısı ağaçlarıla..Herbirinin bir-
kaç çeşidi..Tatlısı,ekşisi,mayhoşu..
Ağaçların tepelerinden inmezdik..Mahallenin çocukları
doluşurduk..Başka mahallenin çocukları da meyve toplamağa
gelirlerdi,Enalt duvara tırmanıp,bahçeye geçerek..
Korkardık,düşerler de,bir taraflarını kırarlar ! falan diye..
Duvarlar,yılların tahribatılya pek de sağlam değildi zaten..
Anacığım rahmetli de, seslenirdi o çocuklara:
"..Evladım düşersiniz,bi tarafınız kırılır !..Duvardan değil,
gelin ön kapımız açık yavrum..Girin yeyin,yoplayın evinize
de götürün ! Evdekiler de yesinler..." Falan dese de,duvardan
ağaca çıkmış cocuklar,inmezler , " Yaaaa hanım teyze,gelelim
de,bizi dövesin,değil mi ?.!. " derler ve ille de duvarların,ağaç-
ların üzerinden inmezlerdi..
Ön bahçe de,yan duvarın dibinde tahtadan bir yuva vardı ve bir
dişi,bir erkek ADA TAVŞAN’ımız o yuvada yaşarlardı.
Bütün gün bahçeyi hallaç pamuğu gibi atarlardı ! Eşelemedikleri
bir duvar dibi,kazmadıkları yer bırakmazlardı..
Anneciğim rahmetli,temizlemekle başedemezdi bu yaramazların
eştiği,kazdığı yerleri.."..Defet şunları Hacı beğğğ !,Bak heryerleri
kazıyorlar,tandırlığın duvarından içeri girecekler ! Götürün şun-
ları biyerlere !.." diye feryad etse de,babam rahmetli , ".. Hikmet,
onlar da senin gibi ALLAH’ın HİKMETİ.." falan der ve hep geçişti-
rirdi..
Bir sabah,namaza kalkan babamın oda kapısında kafamı uzattım.
Rahmetli,Kıbleye/Çamlk’a bakan pencerelerden birinin önününde
ve sedirde oturmuş tesbih çekiyor..
Benim hissetmişti galiba..Elini geriye uzatıp,tesbihin imamesiyle,
"..gel,gel !.." dercesine bir işaretle beni yanına çağırıyordu..
Yanına vardığımda,beni sedire oturttu ". .pencereden aşağı bak ! "
anlamına,ön bahçeyi işaret ediyordu..
Baktım..Gördüklerimin şaşkınlığını,yetmişbeş yıl aradan sonra
hâlâ yaşarım..
Gördüğüm şeye bir anlam veremiyordum..Tavşanların ikisi de
bahçenin ortasındaydılar..Biri yere çökmüş,ön patilerini uzatmış,
öteki,onun sırtına çıkmış..Yerdekinin sırtını adeta yoluyordu..
Yolduğu tüyleri de yan tarafa koyordu..
Sonra,üstteki,yere uzanıyor; bu sefer de biraz evvel yerde uzan-
mış olanın sırtına çıkıp,patileriyle,yerdekinin yoluyordu tüylerini.
Ondan sonra da bahçenin çimlerini kırt-kırt yolmağa başlamışlardı..
Öyle hızlı çalışıyorlardı ki...
Akşam oldu,yemek yendi..Herkes odalarına çekildi..Uykudaydı
bütün aile..Üç anne,dışarlarda biyerlerde leyli okuyanlar hariç,
altı çocuk..
Sabah uyandığımda,babamı başıcumda buldum.."..Kalk,gel,bak
ne göstereceğim sana ?!.." diye aldı veni ve önbahçeye götürdü.
Tavşanların kafesinin önünde durakladı..Tesbihinin imamesiyle,
kafesin kapısını araladı..
İki tavşan,kafesin köşelerine çekilmişler..Ortada bir futbol to-
pu büyüklüğünde,yeşilli,beyazlı bir yumak !..
Rahmetli babamın bahçede aniden yere uzandığını gördüm..
Secdeye varmıştı..Ben de hemen onun yanında uzandım..
Babamın ağlamalarından ürkmüştüm..Esasen o hep ağlardı..
Kalkıp,kafesin ortasındak yumağı yavaş bir haraketle araladı,gene
tesbihinin imamesiyle..
Gördüğüm şey,kırmızı-kırmızı,kıvıl-kıvıl bişeylerdi..
Tavşan yavrulamış,tüy ve ot karışımı yatağa yavrularını sarıp-
sarmalamıştı..
Tavşanların bakışları da hayli ürkekti..
Babamın, anneme "..Onlar da senin gibi ALLAH’ın HİKMET’idir..
Onlar da burada kalacak,gitmeyecekler HİKMET !.." diye anacı-
ğıma ,biraz da hafif sert bir ses tonuyla itirazını hatırlıyordum..
Evet,,,ALLAH’ın HİKMETLERİNDEN BİR TANESİYDİ gördüğümüz.
Zaman-zaman çocuklarıma,torunlarıma; yeri geldikçe de arka-
daşlarıma anlatırım bu gerçek yaşam hikâyemizi..
ÇOK BÜYÜKSÜN ALLAH’ım..HİKMET’inle,RAHMET’inle..
LÂ HAVLE VELÂ KUVVETE İLLÂ BİLLAH-ÜL ALİYYÜL AZİİYMM !..
Mehmet Cemalettin Bayhan- erdek- 11.05.2011
YORUMLAR
anılardan gelen güzller güzeli bir hikaye ve yaşanmış ilginç olay.
paylaşım için teşekkür ederim.