- 762 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MALATYA'DA HÜZÜN BİR BAŞKA YAŞANIR
Malatya’da hüzün bir başka yaşanır.Acı çıplak dağlardan kayarak iner kurumuş,çatlamış ,sıcaktan bunalmış toprağın üzerine.Izdıraptan perişan olmuş bu çorak toprağın insanını ne Fırat’ın suyu serinletir ne de Beydağları’ndan kopup gelen uçuk rüzgar.Yüzlerde gamın bıraktığı iz düşümü ,bağırlarda acımasız güneşin kavruğu ,göz diplerinde sevgilinin zalim yansımasının morluğu vardır.Yüzler jilete hasret kalmıştır, her geçen dakika yas ülkesinin mezarlığına defnedilmiştir.Soluklarda acı bir yanma, bakışlarda yangın sonrası çaresizlik vardır.Her doğan hüznünü yanında getirir,rızık Malatya’ya hüzün olarak yağar.
Sahi hüznün rengi bazen sarı bazen kırmızı değil miydi? Bu kentin ovası sarı,havası sarı,kayısısı sarı değil mi?Gün batımı ufuk sarı kırmızıdır, hüzün yüzleri de sarartır burada.Hasan DURAK’ın dilinde ‘Etek sarı sen etekten sarısın/Kurban olam Beydağı’nın karısın.’türküsü ülkeyi kasıp kavurmamış mıdır? Tabi ya bir ara ligi kasıp kavuran bu şehrin takım forması da sarı kırmızıydı.Şimdi yerini hüzüne bıraktı.
Bu şehirde aşklar hüzünle anılır ,sevgililer acımasız ,zalim olarak tanınır.Hüzzam şarkıları okunur,hazin hikayeler yaşanır,yürek yakan şiirler yazılır.Şarkı sözleri ateş olur düşer dizelere oradan dökülür bağlamanın teline.Arguvan tutuşur,alevlerin yansıması düşer kadehlere.Dinleyenin bağrı yanar,yüreği kanar,hüzün koca bir şehri sarar.Türküler dillerde karabulutlar gibi yükselir gökyüzüne.Gökyüzü ağlar,yeryüzü ağlar, seven, sevilen,yüreği deşilen ağlar.
Malatya’ya gün farklı doğar.Geceden koparken güneş sema kanar,ufuk yanar, ova,dağ,vadi yanar.Gözler kızıla keser,gözyaşı kan olarak akar.Daha gün doğarken yani şehir uyurken elem yağar,acı yağar her kapıya bir buket hüzün bırakılır.Sofralarda bir parça keder bir tutam gam ve biraz acı bulunur.İlla içecek olarak bir sürahi yürekten süzülerek gelen sevgiliden devşirilmiş zehir bulunur.Günün ilk lokması bunlar olunca sokakların,caddelerin,pazarların,mağazaların bütün yaşam alanlarının ne kadar renkli olduğunu tahmin edebilirsiniz.Hüzün bütün şehri kaplamıştır,bütün sokakları,caddeleri,evleri,bahçeleri kendi rengine boyamıştır.İnsanlar birbirine hüzünle bakar,taşıtlar hüzün hızındadır,kornalar hüzünle çalar, kuşlar kanadını hüzünle çarpar, yaprak hüzün ritminde düşer toprağa, bülbül güle hüzünle bakar bu şehirde.Aşıklar sevgililerini hüzünle yad eder.Azrail bu kentte can alırken hüzünlüdür,toprak koynuna aldıklarını hüzünle örter.Gün nöbeti geceye devrederken yine acılara gark olur.Gök kızıla keser ,Malatya’ya hüzün kan kırmızı düşer.
Malatya’da gece bir başka yaşanır.Gece bütün ihtişamını sergiler,çırılçıplaktır sema,mahremini göstermekten sakınmaz.Ayın halesinde de şavkında da buram buram hüzün vardır.Bu kentin bütün zalimleri ayı andırır.Her bakan kendi yavuklusunu görür.Ayın kaç bin maskesi var bilinmez;ancak bütün maskelerinde hüzün rengi vardır.Gece bir sihir alemidir gizli ne varsa ortaya çıkar.Tek sır aşığın yüreğinde ipek mendillere sarılı olandır.Damağının altında sakladığı, gözlerinde barındırdığı,beyninin içinde hüzünle yad ettiğidir.Bunu yıldızlara söylemiştir.Her söylediği yıldız bilinmeyen bir yere geri dönmemek üzere kayıp gitmiştir.Yer aşığın döşeğiyse gök yorganıdır.Sevgili ise baş yastığıdır.Baş yastığı da kendisine eş değildir.Bunu bilir aşık, bilir de yüreğine söz geçirebilir mi?Gece acı doğurur,gece dert,sıkıntı,keder,elem ,ızdırap eler bu divane şehrin üzerine.Hüzün böylece damarlarda,yüzlerde,gözlerde,kalplerde yer etmiştir.Hüzün bir gün bu şehri terk ederse bilin ki şehir yerle bir olmuştur.Dediğim gibi hüzün bu kayısı diyarında bir başka yaşanır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.