- 993 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sevdanla Kırdım Aşkın Şifrelerini
En güzel giysilerimi giyindim ben, sevdanın adına
Kilitledim geçen zamanı, baharlar ektim dağlarına
Mavi bir aşkın içindeyim seninle, soyun krallığıma
Unutma ki, nerede olursak olalım seveceğiz inadına
Adının bende bıraktığı gizle daldım cennetine, dünya bu kadar yaşanılır değildi senden önce. Tufanlar sallıyordu yeryüzünü, aşk beni sarsan bir tutkunun şifresi değildi. Sen gelince ansızın kırıldı, deşildi. Dağlar aştım, denizleri avuçladım seninle gülüm, sevginin deryasına ulaştım. Sevdim seni, sevdikçe yüreğine alıştım.
Yanağımıza düşen ve orada kuruyan gözyaşlarının tuzuyla kelimeler süreriz sevginin mendiline. Ağrılı nöbetlerle sınırlarını voltalarız aşkın. Bedenimizin yaralarıyla güçlenir, saklımızdaki hatıra şarkılarla içleniriz gül yüreklim. Enlemi ve boylamı çizilemeyen tılsımlı bir sevdanın ölümsüz nöbetçileriyiz biz anlayacağın, suskularla bile ruhumuzun soğuk odalarını ıslığımızla bekleyeceğiz.
Aşkla kaldırıp silahımı karanlığa bıraktım tüm öfkemi. Sevdanın şarkılarıyla geldim sana, al silahımı, ver ellerini, seni seviyorum bebeğim gör neler yapabileceğimi. Gözlerimi diktim arar oldum sana benzeyenleri. Eşin benzerin yok be gülüm, al ellerimi götür buralardan, seninle geçeyim özleminin gözlerin gibi engin tüm denizlerini.
Aynı türkülerdi seni bana getiren ve sen yine onlarla gidiyorsun geldiğin yerlere. Bir kucak sevinçle yıllardır seni bekliyordum oysa. Mutluluk şarkılarıyla karşılayıp, hüzünle uğurlayacağımı bilememişim. Aynı duruş, aynı bakış, aynı gülümsemeydi gözlerime değdiğinde beni benden eden. İşte gülüm, geldin ve gidiyorsun daha merhaba bile demeden. Güle güle sevdam. Al güllerimi de götür, yürek vazondaki sular üşümeden.
Sürdükçe kendi izimizi, dökülürüz bizler yaşamın çamurlu denizine. Yürek bohçamızda taşıdığımız iksirli bir yaşamın tuzlarını sileriz mendilimize. Çıkarırız ömrümüzün yaşanmamış karelerinden sevisiz günleri, katık ederiz gümüşleri silinmiş yangın gülüşlerimize. Islak fırçalarla gölgeli düşünüşler salarız bulanık nehirlere ve kefensiz yalnızlığımızın çayırlarında yıldız geçişleri izleriz.
Usul usul akışlarla, kocaman kocaman bakışlarla dalıp giderim gözlerinin özlemine bazen. Çocuk yüreğindeki okşayışlarla çiçekli baharlar gibi yerleşirsin içime ve ben sarı ovalarda rengine koşarım. Değişen renklerle sana bölünmüş yüreğimin bütün katmanlarında sönmeyen bir külün içinde kendimi aradıkça ırmaklar adını mırıldanır, kelepçeli yalnızlığımın gözelerinden sözlerin geçer bir tanem.
Aşkın en bilinmez kapılarını zorlayarak tatlı bir gülücüğün girdabına düştüm şimdi. Ruhumdaki en kutsal yapılara fay hattı uğradı. Sarsıldım, bir sürmeli dolunaya diz çöktüm. Sularıma nazlı bir ceylan indi ve gönlüme girdi. Sevdanın kırlarında yalnızlığımı sevdi, tükenmişliğimi irdeledi. Sol tarafımdan şiirler sızmakta, zamansız bir aşk beni kör eyledi.
Kırların en uzağında tohumu aşka boy verecek çiçekler aradım yıllarca. Nur çekmiş Nil’imi, gün dönmüş tükenişe. Sonbahar sızısı gönlümdeki tanımaz mevsimleri, ak düşen yüreğimde siyah inciler arar, sözleriyle ruhumu tarar durur. Kırık bir plaktan şarkımızı dinler zaman, yangınımız bizi yakar. Salla beşiğimizi aşk, bu sevdayı ancak kıyamet bozar.
Sesinin rüzgârında ebruli gülüşler düşer ansız içime. Gönlümü dağlayıp allanır pullanır döner yeniden vadilerine. Mevsim o an bahardır, kış uğramaz mor çiçekli dağlarıma. Kuşlar havalanır ülkemden ve süzülerek iner aşkla dolaştığın sevda kentlerine. Bitimsiz bir öyküdür yaşadığımız, gülüşümüzü gizler Akdeniz.
Düşlerden uyanınca solgun bir yüzle bakarız aynalara. Dermansız bir bekleyişin, yürekte inadına özleyişin türküsü çalarken bir tek sevdayı düşleriz anıların yakıldığı tarlalarda. Belki bir gözyaşı ırmağıdır yaşam, ağlamadıkça yaşam serinliği algılanmayan.
Bilsem ki, yokluğunun sarı kıyılarında altın taslardan sular içirseler ve özlemin martıları gagalasa acılarımı içimde yalnız sana fışkıran sevilerle sırrı olurum bu koca dünyanın. Başımı yasladığım her duvarda izlesem de binlerce gülün boy atışlarını senden başkasına gülüm demem ben. Bağrımı vermişim yeline, önümden akıp giden yaşam ırmaklarına sen yoksan aldırmam.
Bil ki sevda gülüşlüm, binlerce dünya kurulsa, içinde sen olmayan bir tekine dönüp bakmam. Senin olmadığın bir kürede ölümsüzlük olsa, aklımdan bile geçirmem. Senin olduğun her yer en yaşanılır dünyam, sensizlik ölümdür gülüm, sensiz kalmaya bir an bile dayanamam. Seni seviyorum cennet kokulum, her şeyim seninle tamam.
Selahattin Yetgin
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.