İz Şiirleri

avcılar tepede belirdi
buz üstünden kayan suların söylediği
uçurum kıyılarına varan
yeni dostlarına
boşluğa kavuşmanın nasıl bir şey olduğunu soruyor

...

EGE akardı yüreğinin en ücra köşesine
Öyle derin öyle anlamlı öyle mavi-yeşil
Yeryüzü ve gökyüzü karışırdı birbirine

Çalmasını bilseydin aşkın makamından

...

gözlerinin sisli şafağında dağlarını basmış o kurumsal ifadenin dar penceresinden arınmayı dile.. sen, elleri hayatın uçlarına dokunan bir yelpazede serinleyen yüreğin sahibisin.. yol kenarlarında baharı süsleyen bozkır bitkilerine dokun.. sabahın ilk ışıklarında bir gül yaprağına düşmüş çiğ tanelerinin kristal gözlerine bak.. aklının zindanından çıktığın avluda dolaşan kediye su ver.. hayatın akışkan yüzünde izin kalsın...

ve kalemin, elinde en güçlü silah olduğunu bilmenin kıvancıyla bak o dünyaya.. yersiz yakınmalarında zamanın tesellisine mağdur kayıpların saniyelerini geri getirmez hayat.. akan sularda yalpalanarak sürüklenen ömrün kafiyelerini tutma heba olursun.. yarına aydınlık katan düşlerinin ışığını al yanına.. ve adil bir dünyaya dök, sayfasını doldurduğun yüreğinin mürekkebini.. çok ilerisi için, o ışıklı bahçeye kaynağından gelen bir pınar olsun ellerin.. ve yarının çocuklarını su içerken düşle o hayrattan............ düşün..


...

KÜF KOKUYOR KALDIRIMLARDA AYAK İZLERİM

Bu şehir bile
benden yana değil

...

Şeker tadı bütün gün dişlerinde.
Nereye gitsen ona gidersin;
Ne sen kalır ne o, dönüşlerinde.

Kapıyı açtın girdin içeri birken,

...

Gurbetçiler yolda yok bir güvence
Yeterince ızdırap zor işkence
Çorba yada çorba parası derken
Ulaşıyor nihayat güzel yurda


...

Hangi yalanın arkasına saklandık?

Ne güzellikler yitirdik farkında olmadan?


...

Suretine yabancı bir gönül aşığınım sadece,
Seyr eylesem seni saatlerce,
Huşu bulur naçar yüreğim.
Kaç asır hasret senin yoluna,
Muradımız tek sana.

...

...

Belagat esriği sözde Simyacı,
Fıtratında saklı rengi bulur mu?
İçten çürüttüğü kelam ağacı,
Aşı boyasına kefil olur mu?

...