- 1027 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DOĞMAMIŞ ÇOCUKTAN YAŞAYANLARA MESAJ!!
“İnsanların kendi elleri ile yaptıkları yüzünden karada ve denizlerde fesat çıktı…”
Sınırları belli, hayatının son demini yaşayan dünya, bu havlamalar devam ederse çok havlamak size enerji kaybettirir ve sonunuzu biraz daha yaklaştırır.
Beyinleri çalınmış ellerine bir alfabetik çizelge verilmiş; Afrika, Asya ve Doğu toplumları, elinizdeki bu çizelge sizi sadece avutmakta, afedersiniz, kendi pisliği içinde oyalanmakta olan bir delinin durumuna sizleri soktu…
Sonları kimse size söylemez ancak yeni günlerin çok yakında bir bahar mevsiminde açan çiçekler gibi sizi kuşatacağını anlatanları, her borazancı başından duyarsınız…
Duvarlar örenler, duvarları yıktıklarını ve yakında özgür dünyanın naralarını atacağını size kanıtlamaya çalışabilirler, ancak merhum şairin deyimiyle,”Camiler serbest, yollar yasak, onlar meydanlara hâkim biz camilerde tutsak…”Hikâyenin giriş bölümünü okuyacağınız günler çok uzak değil.
Bir çocuk doğmak üzere, ancak babası belli, anasının kim olduğunu gizliyorlar, işte o doğacak çocuğun adını koymak ve ona uygun bir ana bulma mücadelesinin savaşımıdır, tüm bu coğrafya da olup bitenler…
Denizler kaynamaya başladı, yerler sarsıldıkça sarsılıyor, dağlar püskürüyor, Güneşin karartıları arttı, kutuplarda buzlar erimede, atmosferi, bir sera tabakası kuşattı, yer kabuğu delindi, yer yuttukça yutacak bu coğrafyayı, belli ki, siz hala oynuyorsunuz kendi pisliğinizde…
Megafonu elinde bulunduranlar sizi bilgilendirir, asıl bilgilenmeniz gerekenler, megafonsuz olup, çırpındıkça çırpınanlar olmalıdır. Onların hatırlatmalarını dikkate almanızın zamanı geçmekte haberiniz olsun…
Ey akıl tutulması ve bilinç kırılması yaşayan toplumlar ben doğmamış bir çocuk doğmak istemiyorum, sizin yaşadıklarınızı anne karnından gördüğüme göre, oraya gelirsem bu akılla ne acılar yaşatırsınız bana.
Doğmamış çocuğa mesaj yollamayı düşünürsünüz ancak, doğmamış çocuktan bir şeyler dinlemeyi istemediğinizi bilerek anlatacağım size, hem de kulaklarınızdaki perdeler delininceye kadar bağıracağım, Kalplerinizdeki mühürlerin mürekkeplerini dağıtacağım, kalpleriniz biraz ferahlasın istiyorum.
Annemin karnı benim için, sizin yaşadığınız dünyadan daha özgür ve daha geniş, kimseler kısıtlamaz ne yapacağımı, kimse anlatmaz bana baharın geldiğini, ya da kara kışın sona erdiğini, çünkü yaşayarak tadıyorum hepsinin tadını; ancak size yaşatmadan, mevsimlerin adını koymuşlar; sonrada onların koyduğu ada göre, mevsimleri tanımanızı istiyorlar.
Sizin gibi yaşamak ve insan olma vasfımı kaybederek yeryüzünün halifeliğinden, beyni çalınmış, yüreği karartılmış, kölelik hayatının karayazısı olduğuna ikna edilmiş, bir dünyanın karanlık oyunlarının, oyunlarında bir oyuncu olmak istemediğim için sizin dünyanızı size terk ediyorum, bulunduğum dünyam bana yeter diyorum.
Doğmamış benim gibi nice canları uyutulmuş beyinlerininizin fiillerine feda ettiniz. Bu hakkın sizde olduğunu nasıl size yutturdularsa, sizde fay hattı gibi ikiye yarılmış beyinle bizim geleceğimizi ipotek almaya kalkıyorsunuz.
Ben kendi adıma olan tüm haklarımı köleliği bir yazgı olarak benimseyen ve ürkek yaşamaya mahkûm olan sizlere haram ediyorum… Şahsi hakkım olsaydı helalleşebilirdik belki, ancak” ekini ve nesli yok etmek ve yapısını değiştirmek isteyenlerin”, mesajlarının daha fazla kökleşmesi için duygusal iletişimle etkileşimi iyi kurarak herkesi bir şakşakçı yaptığınızdan dolayı, katmerli haram ediyorum…
Tarih boyunca insanlık, dinsizlerden çekmemiştir, dinden çektiğini, Dine karşı hep dinler kullanılmıştır. Ancak kullanılan dinlerin özü alınmış, kaportası süslenmiş ve çekiciliği arttırılarak insanlık pazarında satışa sunulmuştur. Bu satıştan elde edilen gelirler, Tevhide karşı kullanılan silahlara hep bir mermi olmuştur. İşte ondan dolayı her şeyin yapısını kendinize benzettiğiniz bir dünyaya gelerek hiçbir tat almayacağımı bildiğim için, sizi size bırakıyorum, geldiğimde sahip olacağım haklarımı kimler hunharca kullanıyorsa iki elim yakalarında bu da böyle bilinsin…
Dine karşı dinin savaşımı dedim de, hakikaten yaşadığınız ortamdaki değerlerinizin sağlıklı olduğunu, vicdanen sizleri çok rahatlattığına inanarak mı yaşıyorsunuz, yoksa ne yapalım bir kere zokayı yedik başka çaremiz var mı ki, diyerek çaresizliğinizden dolayı acı mı çekiyorsunuz? Bizim dünyamız çok dar gibi mekân olarak, ancak bilirsiniz insan mikro kosmoz, işte o mikro kosmozun tam ortasında, ekvatorun göbeğinden beslendiğim için herkesi ve her şeyi buradan tam görebiliyorum. Bana farklı dillerde anlatsanız da burada tüm diller aynı hiç farkı yok hepsinden anlıyorum, gizlenmenize gerek yok, işi öğrenmişsiniz, küresel pazarda din iyi bir sermaye olduğu için, sizler gibi zavallıları, Teksas kovboyu bu mamulün, sınırlarını çizdiğim bu coğrafya da pazarlamacısı olarak atadıysa, yazıklar olsun diyorum ve bundan sonra sizin yaşadığınız dünya ile ilgili dışarıdan gelen gıdaların hiçbirini almayacağım.
Tekrar soruyorum, doğmuş çocuk için ana aranan topraklarda yaşayanlara, biraz olsun kulaklarınızı çınlatmaya çalıştığım konulara, umarım ilginizi çekmişimdir. Beni hiç aramayın bulamazsınız çünkü doğmadım henüz ve doğmakta istemiyorum, sizin gibi alışmak istemediğim dünyaya. Acılar dünyasında bir goncanın yaşaması için uygun iklimi bozarsınız diye, hep tomurcuk olarak kalmayı istiyorum, mikro kosmozun göbek bağında.
Fazla rahatsızlıklara yer vermeden tekrar kafamı geldiğim yere çekiyorum, arada bir hatırlatmam gereken bazı konular olduğuna inanırsam, hatırlatmalardan hayat dersi çıkaracaklar olduğuna inandığımda çıkarım ve bir o kişi için doğar; kendimi onun yaşayacağı aydınlık ortamın oluşması için bir meşale gibi yakarım.”Ey insanlar hak ve adaletten uzaklaşır sizi kendi heva ve hevesime göre yönetmeye kalkarsam bana ne yaparsınız diyen yiğit insan ÖMER(RA)in bu sözüne bir vatandaş Ebu Zer(RA)ya Ömer Vallahi seni şu kılımla düzeltirim dediğinde, rabbim sana sonsuz şükürler olsun ki, yanlış yaptığımda beni düzeltecek kulların var diyerek secdeye kapanan bir Ömer gibi nasihati ve hakkı hatırlatmayı kendisine şiar edinmiş yiğitler olursa başımla birlikte her şeyimi onun yolunda vermek için mikro kosmozu parçalar yeryüzünde ilk ışıklardan biri ben olurum…o gün geldiğinde yaşadığınız dünya da beni de bulursunuz,çünkü küresel pazarda satılan mamul, o zaman din olmaktan çıkmış olacak ve tevhit şirkin beynini parçalayacak….o günlere kavuşamak umuyla…
Yıl:28.10.2011
Saat:08.25-09.20
ÇENGELKÖY/İST
EROL KEKEÇ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.