- 1637 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BEBEKLER ÇANAK OKEYDE…!
BEBEKLER ÇANAK OKEYDE…!
İnsan merakıyla var ya, nedir ne değildir diye, hoyratlık günümde ve zaman dilimimde güncel tabiri ile ”face”ye bodoslama daldım. Bürokrasinin gereklerini yerine getirip kaydımı yaptırdım. Ne kadar tanıdık varsa attığım adımdan, aldığım soluktan hatta başına vardığım çanak okeyden haberdar oldular bu taze eylemimin bilgi notları el altından cemiyete duyuruldu.
Çanak okeyin başına bir vardım ki ne göreyim. Olmuş ana kucağı, hatta anaokulu, daha ötesi ilkokul bahçesi. Veliler dalmış okul bahçesine attıkları toplar kırıyor okul camlarını gibi ters durum. Tek tük anne gözükse de onlarda babalarla sarmaş dolaş çoluk çocuk arasında. Okey odalarında, masa önlerinde.
Ben de güneş gözlüklerimi takıp girdim bir odaya oturdum bir masaya. Masada;3–5 aylık gözüken bir bebek, diğeri yeni yürümeye başlamış küfürbaz haşarı bir velet, diğeri de okuldan kaçarak okey oynamaya gelmiş adam maketi bir haylaz.
Masaya oturmuş oldum. Kalkmasına kalkacağım masadan ama paralar gidecek. Bir masadaki veletlere baktım bir masada duran bahis parasına. Neyse dedim nefsime uydum ve başladım veletlerle okey oynamaya. Bir selam vereyim dedim masaya selamımla birlikte koro halinde başladılar bana söz atmaya. Tırstım, ürktüm. Kendimi kandırırcasına zamane çocukları dedimse de duramadım. Başladım sormaya sorgulamaya. Tuhafta isimleri var veletlerin. Söylemek de zor yazmak da. Yarım yamalak isimleriyle hitap ediyorum veletlere. Veletler bir şeyler yazıyor anlamıyorum. Sanki sözcükler sele kapılmış yarısından çoğunu sel götürmüş. Ya da cümleler kaza yapmış hasarlı. Selam selam değil kelam kelam değil. Her şey mantık dairesinin dışına kaçmış.
Kısa zamanda çanak okey ortamına ve dil ağına bağlandım; yazılanları okur söylenenleri anlar oldum. Bebeler haylaz, şımarık, edepsiz, bilge. Altan aldım kanlarına girdim, onların tabiri ile kafaladım. Örtülü sorular açık sorularla ortamı yokladığımda hayretim bir kat daha arttı. Şaşkınlığım epeyce yol aldı. Bu bebek gördüğüm, velet diye geçiştirdiğim masa kankanlarım önemli insanlarmış. Cemiyet içinde ciddi nüfuzları olan insanlarmış. Mevki sahibi olanlar, ülkeyi imar eden büyük işlere imza atan iş bitiriciler. Bu bebelerin içinden milli çapkınlığa aday bile varmış. Gözümü yan odaya kapı aralanınca baktığımda ağzı emzikli bebek masada çanağı kırmış paraları kapmış. Ağır ağır pabuç pahalı dedim içimden düğmeye bastım masadan kalktım odadan çıktım. Salonlarda odaların kapısında binlerce aile görüntüsünü benzemeyen aileler odalara girmek, masalara oturmak, çanak kırmak için büyük sabır ve intizam içinde bekleyip paraları götürme telaşındaydılar. Çanak âleminden uzaklaşırken en son gördüğüm manzara; yeni doğan bir çocuk hastaneden kaçmış ve tüm azameti yüklenmiş, hırslarını kuşanmış, kazanmanın tadını bilircesine büyük bir iştahla “fare”deki çanak okey dünyasına koşuyordu. Baba loğusa anneyi hastaneden almış yavaş yavaş yürüterek çanak okey âlemine getiriyordu.
Sevgili dostlar… Uzatabilirim yazımı hatta eğlenceli hale bile getirebilirim..Zaman sorunum var “çanak okey kankanlarım” beni okey masasında bekliyorlar..Onları bekletmek şık durmaz racona da ters.
Kendime sorularım oldu. Sizinle de paylaşmak istiyorum bu çanak meselesi ile ilgili olanları.
Acaba ülkeyi bu bebeler, veletler mi yönetiyor?Ya da bizi koca koca adamlar mı kandırıyor?
Yolunuz düşerse sizinle de karşılaşırız…
Mehmet Eren
25 Ekim 2010
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.