- 795 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÇALIKUŞU'NA MEKTUPLAR
çalıkuşu
…bugün İstanbul hafif yağmurluydu göğün mavi teni yerini griye bırakmış martılar bu değişim içinde o beyaz gelinlikli tüyleri ile durmadan bir yandan bir yana uçuşuyorlar gah grup halinde gah suya yakın suyun içinde sevimlilikleri ile kendilerine hayran bırakıyorlardı iskeleye yanaşan vapurların nazlanmaları birkaç manevra ile iskeleye tutunmaları insanların telaşlı aceleci kalabalıkça şehre karışmaları hayatın dinamizmi içinde ilk anda gözden kaçmayan hareketliliklerdi insanların çoğu dışarının soğuk ve serin olduğunu düşünerek evlerinden çıkmamışlardı bu yüzden trafik sakin ve akıcıydı köprü çok yoğun araç trafiği altında olmasına rağmen çok kolay stressiz geçebilmiştim iyi ki kendi içime kıvrılıp kalmamışım günlerdir sıkışıp kalan ruhum açıldı ferahladım köprüden boğaz ve İstanbul eşsiz bir tablo paha biçilmez antika resim gibi seyredeni büyülüyor şu beş dakika kadar süren köprü geçişi bile yetiyor ah çalıkuşu yanımda olmalıydın gökyüzünün bu farklı renginin boğazın mavi suyunun ruhuna nasıl girdiğini renklerin bu aşkı bu güzel buluşmayı görmeliydin ne yeteri kadar kağıda dökülebilir yazılabilir ne de gereği gibi anlatılabilir görmek hissetmek bu görselliği yaşamak gerek uzun zamandır merak ettiğim ve gitmeyi ihmal ettiğim Rumeli kavağı’na bu kez gitmeye karar vermiştim havanın yağışlı olması da avantajdı sora sora uzun bir yol aldıktan sonra Rumeli feneri’ne varabilmiştim yol boyunca boğaza hakim tepelerden görünen manzara tek kelime ile büyüleyici insanın nutku tutuluyor arabayı kenara çekip yağmur altında Sarıyer sırtlarından boğazı seyre koyuldum karşı kıyılarda poyrazköy Anadolu kavağı ve Cenevizlerden kalma kalenin görünümü karadeniz’e açılan boğazın o görkemli endamı bulunduğum yerden gayet muhteşem figürler olarak gözlere ziyafet veriyordu birkaç araba daha durup merak ve hayranlıkla yağmura rağmen seyre başladılar sahilde büyük ve devasa görünümlü gemiler bu yükseklikte yapma oyuncaklar gibi kalıyor boğazın derin yoğun güçlü suların üzerinde hangi duygularla bakılsa bu manzara tek kelime ile nefes kesiyor 8 km. daha yolum vardı Rumeli feneri’ni hayalimde daha farklı canlandırmıştım mekan ve mevki olarak muhteşem ancak fenere giden yol üzerindeki küçük yerleşim yerinde inşa edilen evlerin biçimsiz estetiksiz oluşu buranın harika fotoğrafına gölge düşürüyordu çok zarif koyu var bütün balıkçı tekneleri burada üst üste istif edilmiş gibiler meğer balıkçıların nefes aldıkları yerin kalbine gelmişim denizden çıkan doğal iri büyükçe bir kaya ilk anda dikkatimi çekti limanın –dalga kıranın inşasıyla bütünleşmiş durumda bu kadar çok martıyı bir arada görmemiştim seferden yeni dönen bir balıkçı teknesi ağlarını düzenliyor ağlardan boşaltılmış balıkların karaya çıkarılması ve martıların bütün balıkçı teknelerinin üzerindeki uçuşları geçmek bilmiyor oturduğum çay ocağından olanı zihnime not ediyorum Karadeniz uçsuz bucaksız bir çöl gibi masmavi uzanıyordu ..
Mustafa kaya
02.02.2010 / istanbul
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.