- 262 Okunma
- 2 Yorum
- 3 Beğeni
Artık Aşklar Hep Yalan
Aşk, insanlık tarihinin en eski ve en derin duygularından biridir. Ancak, modern dünyada aşkın ve ilişkinin doğası giderek karmaşık hale geliyor. Son yıllarda, “Artık aşklar hep yalan” düşüncesi, sosyal medya ve dijital çağın etkileriyle daha fazla dile getirilmeye başlandı. Bu düşüncenin ardında yatan nedenleri ve etkilerini anlamak, günümüz ilişkilerindeki gerçekliği kavramak açısından önemlidir.
Öncelikle, sosyal medya platformları ve dijital iletişim araçları, aşk ve ilişkiler konusunda yeni dinamikler getirmiştir. İnsanlar, sosyal medya üzerinden paylaştıkları idealize edilmiş hayatlar ve ilişkiler aracılığıyla mükemmel bir görüntü yaratma eğilimindedir. Bu durum, gerçek duygular ve deneyimlerin yerine, yüzeysel ve maskelenmiş bir aşk anlayışını teşvik edebilir. Böylece, ilişkilerdeki gerçeklik duygusu azalabilir ve insanlar daha çok toplumsal beklentilere göre hareket edebilir.
İkinci olarak, modern aşk anlayışında dürüstlük ve şeffaflık genellikle eksik kalmaktadır. İnsanlar, özellikle de dijital platformlarda, kendi imajlarını koruma ve başkalarının beğenisini kazanma isteğiyle hareket edebilirler. Bu da, gerçek duyguların ve niyetlerin gizlenmesine neden olabilir. Dolayısıyla, ilişkilerdeki samimiyet ve güven duygusu zedelenebilir.
Ayrıca, hızlı iletişim ve anlık geri dönüşler çağında, yüzeysel ilişkiler daha fazla yaygınlaşmaktadır. Derinlemesine bir bağ kurmak yerine, yüzeysel etkileşimler ve anlık tatminler ön plana çıkabilir. Bu durum, ilişkilerde uzun vadeli bağlılık ve derinlik arayışını zorlaştırabilir.
Sonuç olarak, dijital çağın getirdiği bu değişimler, aşk ve ilişkilerdeki yalan ve sahtecilik algısını artırabilir. Ancak, bu durumu aşmak ve daha gerçekçi ve samimi ilişkiler kurmak, bireylerin kişisel çabaları ve toplumun daha sağlıklı ilişki normlarını teşvik etmesiyle mümkün olabilir. Gerçek aşk, her zaman özen, dürüstlük ve derinlik gerektirir.
YORUMLAR
Aşkın yalan bir meta olduğunu hayat boyudur savunanlardanım. Eski 1950-60 dönemine kadar aşk denilince eski mektuplardan filmlerde gördüğümüz o naif utangaçlık akla gelir. Çevremde sayısız adı flört denilen değiştiren adı güya aşık tamlamasındaki kişilere rastladık herkes gibi.
Ben bu tür şeylerden hayat boyu uzak durulması gerekliliğini inanırım. Aşk beyin ölümüdür. Geçen senelerde Bilim ve Ütopya dergisinden "Aşkın Nörobiyolojisi " adlı makale yayınlamıştım sitede . O makalede tüm ayrıntılı olgular halinde var.
Benim için en zor konu olduğu için daha fazla bir yorum dahi verebilmem de olanaksız bir şey.
Günümüz çökmüş toplumunda aşk için , tamamen ölü duygu kesin diyebilirim. Kimsenin "Aşka " saygısı kalmamış. Sokak röportajlarından kızların dahi söyledikleri o nefret ettirecek söylemler ,toplumun bireylerinin hangi kültür seviyesine geldiğinin rasyonel ifadesidir.
O yüzden "Aşktan " uzak durun .
Beyninizi ilizyone edecek bu vahşi zihinsel saldırıdan kendinizi sakının. Başarırsanız çok iyi bir şair olursunuz. Bunu tüm gerçekliğiyle söylüyorum.
Ama başaramaz iseniz , sizi bekleyen yıkım zinciri hayatınıza ,ölüme doğru giden yolculuğa çıkartır.
Keşke böylesi bir kavram olmasaydı dediğim çok zaman oldu. Ama manası olmayan bir kavrama bu kadar değer de göstermek ,hele ki böylesi Güney Amerika toplumuna dönüşmeye az kalmış bir ülkede çok feci.
Uzak durun bu kavramdan. Hayatta daha ciddi ,güzel şeyler var....