- 207 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İKİ PEMBE KOLTUK ...
Adım Alanur yaşım kırk beş. Çok okul okumuş ; okuduğunun dışı mesleklerde çalışan bir kadınım.
Ve kadınlığını unutkanlığın bir kadını ne hale çevirdiği konusunda kimse ile doğruları konuşamamak asıl meselemdi.
İki bez parçasının arkasına saklanan bedenim ve şehrin bedeni; çıplak iki sevgili. Birbirine o kadar yakışmış ki… Kendi kendime dedim ki; maddi sıkıntıların ardı arkası kesilmez. Bu sene ki yıllık iznimde memlekete gitmeyip bütün hayallerimi İstanbul da gerçeğe dönüştüre bilirim !
Hani ona ettiğim o son cümle vardı ya! Göz bebeklerimde ki gri tozu alıp geri sahibine iade etmişti!
Kendi kıyılarına çekilmiş nehir misali yağmur yağacak ve rüzgâr esip saçlar mı dağıtacak? O gelecek fırtına korkum ortadan kalkmıştı.
Göğsümün kâhyası ben hayallerimi bu şehre hediye etmekle, açıkçası şehrin kısmetini açıp, yanı sıra düşüncelerimin eline birden fazla gül vermek hoşuma gidiyordu..
Mutfaktayım ve keyifli bir kahvaltının vereceği zaman kaybını düşünüp, ekmek arası peynir hazırlarken kendime, çeyizimden kalma eski bir tepsinin o mor yeşil çiçekleri bana tanıdık, ben ona tanıdık gelmemeye başlamıştım! Netice itibarı ile tepsiyi yerinden yurdunda edip balkonun bir köşesine indirivermem bir oldu. Çünkü her sabah ekmek kırıntıları ile beslediğim kuşlar vardı…
Bu arada kuşlar yemine yumulurken, ben ise birebir hayallerine yalakalık eden biri olmuştum. Çok yıllar önce "kendine ait hayallerin sahibi de karışanı sensin" demişti annem…
İç çamaşırlarımla aynanın karşısına geçip, güzel bir makyaj sonrası saçlarımı tepemde topladım.
Siyah tül eteğimin üzerine krem ince bir buluz giyindim. Çünkü ruhu kuş tüyü gibi narin bir kadın olduğum için kıyafetlerimde tül detayı olmazsa olmazımdı.
Süslenme mi tamamladıktan sonra, nereye gideceğime karar verme anındaydım…
Her zaman ki gibi, otobüs durağında durup, elimdeki on kuruşu havaya atıp yazı ya da tura istikametini seçip Mecidiye köy Eminönü ya da Bakırköy’e düşerdi yolum.
Bizi yerin dibine soksa da iyi bir şeydi şu metro ulaşımı. Gideceğim yerin daha hızlısı metro olunca otobüsü beklemeden direk metronun bulunduğu yöne doğru adımlarımı sıklaştırdım.
Çokça merdiven inip çıkmam ile metronun hareket etmesi bir oldu..
Bir kadın sesi isimlerini ateşli bir şekilde sayıklarken bir bir geride kalıyordu duraklar!
Derken; metro gün ışığının ortasına daldı bütün ihtişamı ile. O dakika şairliğim tutmuştu belki de Pencere kenarından İstanbul’la usul usul öpüşmem görülmeye değerdi o an!
Karanlık tünelde yılan gibi kıvranan araç içinde ateşli bir şekilde sayıklayan o kadın sesi tekrar biz yolculara dönüş yaptı."Sayın yolcularımız teknik bir araza nedeni ile aracımız bu durakta sonra ulaşım yapamayacağından yeni araç gelene kadar lütfen bu aracı boşaltmanız rica olunur! Teşekkür ederiz "
Biz bütün yolcuların keyfi kaçmış bir vaziyette inerek tekrar yeni araç binme telaşına girdik.
Birden şu an beklediğimiz durağın isim gözüme ilişti
Aaa! (İncirli durağı ) zaman zaman sosyal medyada konuştuğum Malatyalı Ali Asaf beyimizi vardı.
Aracın bozulmasını evrenden bana iyi bir mesaj olarak kabul ettim ve daha fazla şansımı zorlamadan onu ziyaret etmeye karar verdim.
Koşar adımlar ile metrodan dışarı çıktım. Hani bir kalabalık birçok yerde görürüz. İnsanlar aynı yöne gidip geri dönüyorlardır. Dışarıya çıktığımda aynı manzara ile karşılaştım. İnsanlar adeta bir birlerini görünmeden geçip gidiyorlardı.
Ergen heyecanını yaşamayalı yıllar olmuştu. Evet evet ne gariptir ki Ali Asaf Bey’e buradayım mesajını yazarken, ellerimin titreyip, göz bebeklerimin hareketliliği beni çok cici bir kadın yapı vermişti.
Bir taraf da ise "ya kısmet" demek geldi içimden…
Her şeyin güzel bir noktada başlayıp ve öyle devam etsin düşüncesi üzerineydi dilek ve temennilerim. Dakikalar içinde Ali Asaf bey’in işletmesine gelmiş, karşılıklı duran pembe koltukların birine oturmuştum bile..
Benim öyle sosyal medyada bir arkadaşlığım olmadı demesin hiç kimse. Bir açıdan sosyal medya arkadaşlığı, tehlikeli sular da yüzenlerin tercih ettiği yerlerdi.
Ali Asaf Bey soluğu bi işletmeye gelen müşterilerin olduğu bölümde bir benim yanımda alıyor. Ama ne yalan söyleyeyim, gözlerini irice duran göğsüm kadar tül eteğin altında ki o köpük beyazı bacaklarımdan alamıyordu.
Ben mi? ne durumdaydım! Allah rızası için ona bacaklarıma dokunma izini versem hooop cennetin kapısındayım!.. Yani isimlerini ateşli bir şekilde ifade edip, orası burası ile beğeni biriktiren kadınlar gibi keyifliydim.
Benim pembe koltuk maceramın sonu nereye varır hikayesine gelince. Kişinin davranış biçimi olaya şekil verir. Herkesçe normal kabul edilen erkek, kadın ilişkilerini çok abartmamak lazım. Kadının erkeği beğenme kriterine gelince elimizde üç tane seçenek vardır. Bana göre Birinci şık "sözü ile seven erkek "Bu tür erkekleri benim hep ilgi alnımın içerisindedirler. Bin yıl konuşa doymam muhabbetine!
İkinci şık : "Her şeye şişik erkekler" elde avuçta yok, size gelip gitmesini anlayamazsınız. Çağın hastalığına yakalanmış dedeler gibi unutkanlık halleri görülmektedir.
Üçüncü şık: "vitrini güzel erkekler "kadınların hep ilgi alanında olan ve çok sevilmelerinin sırrı çözülmemiştir.. Vitrin derken onu bu kadar özel kılan nedenler yaptığı iş, oturduğu semt, bindiği araba markası olarak sıralanır.
Ali Asaf bey, bu vitrin erkek sırlamasında birinci sırada olmasının sebebine gelince küçük bir dükkanda. Su ticaretini yapmasıdır. yani saf su; şişede olduğu gibi durmayan o su satışlarının olmasıydı.
Sadece bizim toplumda değil. Her toplumda kadın erkeğe karşı bedenen, içsel sevimli bir savaş içindedir. Ölen ölür; kalan ganimetleri paylaşır bu hayatta.
Neredeyse kalkıp gidecektim. Ali Asaf bey bu sefer gelen müşteri sonrası çok fazla kaldı işletmede.
Onu yeni tanıyorum. Onun da benim de tanış olmak için birer şansa ihtiyacımız vardır deyip herkes gibi ve oturduğum pembe koltuğa sırtımı yaslayarak, acaba bu koltuğa daha önce hangi kadın gelip oturmuştur ki düşüncesi şekillendi kafamfda!
Genelde biz kadınlar, bir şeyler hissettiğimiz bir erkeğin bize ait olduğunu başka hiç bir kadınla konuşmadığını düşünürüz. İşte bu bizim düşündüğümüzün tam tersi, yeni tanış olduğunuz bir erkeğe önce arkadaş gibi yaklaşıp, sonra yavaş yavaş onun hikayesini dinlemeye başlayınca daha başka başka kadınlar ile konuştuğu ortaya çıkıyor.
Benim konuşmalarım onda; onu dinleyeceğime dair kanı oluşturunca, ufak ufak sırlarından başlayıp, bir önceki bir aylık ilişkisinde neler yaşadığını anlattı …
Ali Asaf bey’in anlattığına göre, haftanın üç günü işletmesine yakın kurulan bir sosyete pazarı varmış. "vitrini zengin erkek "olduğu için geçmişi ile bağları çok sağlam ve hayatında ufak bir geçmişi olan kadınların pazara gelme bahanesi, pembe koltuklarda oturup eski günleri yad etmek olurmuş!
Düğün arabasını çeviren çocukların, ellerine geçen boş zarfları bildikleri halde, her düğün arabasının önün mutlaka kesmeleri gibi; bu kadınlarda öyle! yenildikçe çoğalıyor daha çok değersizliğe ve yüzsüzlüğe kapı açıyorlarmış!
Yıllar önce tanış olduğu arkadaşı rahmetli olunca; ailesi nerededir, ne yapıyordur, çok merak etmezken ALİ Asaf bey’in Bir gün sosyal medya sayfasına bir mesaj gelir. Ben falan filanın kızı ve arkadaşınızın eşiyim, sayfada karşıma çıkınca size bir hal hatır edeyim dedim der.
O günden sonra arkadaşı olan o rahmetli adam her laf arasında ikisinden de bolca rahmet alır.
Lakin işin rengi kadının tek bir hareketi ile değişir. Olurlar mı birbirinden hoşlanan iki insan!
Sonrası çevre ve mahalle baskısı akıllarına gelir. Yaptıklarının faturasının ikisine de kötü patlayacağı düşüncesiyle, korkularını dillendirip ne yapacaklarına dair fikirler üretmek üzere
Devam eden muhabbetler sonrası; kadının il değiştirip adamın burunun dibine gelemesine
sadece o pembe koltuklar şahit olmuştur!...
Yaşanır mı? yaşanır insan istemeyi görsün canı "açık havada aşk":)
Pembe koltuklarda birçok kadının popsunun okşandığı hissi, her nedense bacaklarımın arasında bir ıslaklık oluşturdu. Bu güzel bir şey idi ve kadınlığımın hale işler yanı olduğunu göstermişti
Demem o ki ’Sizin karşınıza çıkana kadar
bazı insanlar güzel olan her şeyleri çabuk tüketirler.
bir bir beraberedir sonuç 1+1=!!
Ve sonuç
Bir gün size de aşık olmayı istediğiniz kişiyi
Bu iki pembe koltuktan birisine oturup izlemek kalır….
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.