BARIŞ ÇAĞRISI
Uluslararası anlayış, işbirliği, barış yolunda çaba gösteren, hayatı pahasına dünya barışına katkıda bulunan birçok insan, şuan yaşamamaktadır. Bundan dolayı kaybımız derindir, dünya barışına çağrı grubu olarak, yaşamını yitiren her ulusun barış elçisini yâd ediyorum. Bu davayı kendisine ilke edinen yurttaşı da, her nerede yaşıyorsa, en yüce duygularla, sonsuz sevgimle selamlıyorum.
Doğanın verdiği güzellikler, dört mevsimde bir dengeyi kurarken gözü doymamış insanlık, nedense akıllanmak nedir bilmemiştir. Tarihten bu yana dünyamız, bitmeyen kavgaların, istilaların eşiği olmuştur. Dünden bugüne, karartılara inat ufukların ötesini gören, bilim ve sanatsa, hep insan onuruna yakışır bir yaşam sunmuştur. Bundan dolayıdır, sokaklarımız olsun evimiz, işyerlerimiz, fabrikalar aydınlandı, ürünler seri bir şekilde imal edildi, sağlıkta insanı tedirgin eden hastalıkların önüne geçilmiştir.
Dünya barışına giden yolda, erdemli bir yaşamdan hisse almayan insanlar, er ya da geç yok olmaya mahkûmdur. Aklın ve mantığın öngörmeyeceği her yaklaşımdan insanlık, sakınmalıdır. Öyle ya, kapalı kapılar ardında gizlenmek, birilerin karanlık düşüncelerine hizmet etmek, insanlığa nasıl bir dünya sunabilir?
Tarih boyunca insanlık, din, ırk ve rant uğruna savaşların sahnesi olmuş, birçok soykırımla yüzleşmiş ve akla gelmeyecek işkencelerin merkezi olmuştur. Oysa bu hırsın yerine dünya ulusları, birlikte yaşayıp, barış şarkılarını söylemesi varken, nedir bu alıp verilmedik davalar? Nedir bitmez tükenmez demeyen kavgalar…
Günümüzde silahlar artık korkutucu düzeydedir, öyle ki kitle imhaya dönüştü. Çok uzak değil, yakın bir zamanda dünyamız, bu silahlardan yeterince nasibini almamış mıdır? Sağolsun ülkelerin vurdumduymazlığı sayesinde, her gün yeni nükleer santralleri açıldığı gibi, zenginleştirilmiş uranyumlarla daha çok kitle imha silahı üretilmektedir. Ulusunu dünya savaşına hazırlayan bu zihniyet, dün olduğu gibi yarınların karanlık günlerini hazırlamaktadır. Peki ya, sonra ne olacak? Hayatını kaybedenlerin yakınları başta olmak üzere, kendi ulusu ve dünya barışına adayan gönüllerin kalplerinde çok acı bir iz bırakacak, dünyalar kararacak, dünya kendi sonunu hazırlayacaktır.
Bir boş vermişlik almış gidiyor. Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza sahip çıkmalıyız. Ailelere düşen sorumluluk, bir yerde bitmemeli, sadece bu özgüveni okullara bırakmayınız! Öğretmenleri yetiştiren kurumlar ise, daha akılcı ve çağdaş değerleri benimseyen ilkeler doğrultusunda olmalıdır, böylelikle ev-okul arasında mekik dokuyan çocuklarımız, aldığı terbiye ile bu memlekete layık bir vatandaş olma yolunda yol alırlar, uygar toplumu inşa adına, üzerine düşen görevi hakkıyla yerine getirirler. Evler de bilim ve sanatı kucaklayan eserler, var edilip oldukça okutulmalı. Gereğinden fazla tv, radyo, magazin vs. bağlılıkların, çocuklarımızı uyuşuk birey haline dönüştürdüğünü, daha ötesi akla hayale gelmeyecek birçok kötü hasletleri beraberinde getirdiğini, yapılan araştırmalar neticesinde görmekteyiz.
Dünyamızı bekleyen tehlikeler, hiçte hafife alınacak olguda değildir! Barış’ın en büyük düşmanının ’silah üreticileri’ olduğu kanısındayım. Buradan hareketle, ‘’BM’de söz sahibi olan devletlere sesleniyorum,
‘’Artık samimi olunuz! Ürün pazarlamasını yaparken, insanlığa faydalı bir şeyler üretiniz! Önce dünyamızı aydınlatın! Sonra kâinatın bilinmeyen onca meselesi üzerinde araştırmalar yapın! Görünen; Özellikle kendi ülkenizin refahı için yeni yeni rant arayışınızın başka yerlerde devam ettiği…Sorarım sizlere o zaman, sahi bu dünyanın bir benzerini bulabildiniz mi? ..Dünyada birlik ve beraberliği yakalamamış uluslar olarak, orada nasıl bir yurt kurma hayalini kuruyorsunuz? ’’
Ve size sesleniyorum, ‘’Ruhban dinin temsilcileri: ‘Sevgide Hoşgörü’ dediğiniz kutsal öğretilerde, yandaşlarınızın kulaklarını çekiniz! Gücünüz yetmiyorsa, sözlerinizle doğrulayın. İnandığınız değerlerin arkasında bulunuz! Fakat bunu yapabilecek bir iradeye sahip olduğunuzun kanısında değilim! İnsan onurunun gereği, dürüst olalım! Şu misyonerlik oyununa, dinsel birlikteliğe, ırksal üstünlüğe lütfen son verelim! ‘’
Soğuk savaşı bitirip, oraya ayrılacak bütçe, insan onuruna layık bir hayatı kazandırmalıdır. Bilime, uzay çalışmalarına ve eğitime olan kaynakta sınır, en üst yerde bulundurulmalıdır diye düşünüyorum.
‘Sömürgecilik ve yayılmacılığa’ karşı savaşan önderleri var etmek, her dünya barışına adayan gönül elçimizin amacı olmalıdır. Böylelikle insan haklarına saygılı, güler yüzü eksik etmeyen, bütün yaşamı boyunca insanlar arasında diyalogu koordine edecek, insan modelini yaratmamız mümkün olacaktır.
Dünyayı, kötülük ve bencillikten kurtarıp, barış ve sevgi yolunda yol alan arkadaşım, övünülecek birşey varsa, oda insanlığa hizmet yarışı, insanlığa sevgi yarışı, insanlığa barış çağrısı olsun. İnsanların insanlara tutunmaktan başka çaresi yoktur. Dinleri, dilleri, ırkları, renkleri, kültürleri, ekonomik durumları mevkileri ne olursa olsun insan insandır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.