- 278 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Delice Hasret
Demem o ki,
bütün derilerinden soyup,
avuçlarıma bıraktığın,
meftunu olduğum yüreğinle
biz en özelimizi paylaşmışız aslında,
kimliğimizi değilse de kim’liğimizi açık etmişiz birbirimize,
güzelliğimiz bundan…
Sonrasını kum tanesi anlatsın,
Dalga anlatsın.
Sırrı dökülüp cam olan ayna anlatsın,
yeniden sırlanana,
sırrını yeniden dökene dek.
Ben hep hoş geldim
Sen hep hoş bul…
Gözlerini çıkartıp versene.
Versen ne yazar ki?
Açıyı bulamadıktan sonra bakışın ne önemi var ki?
Baktığın yerdeki gerçek tekdir aslında.
Çok özel bakmışsın, özele deli.
Özel dediğimiz, özel olarak gelen, genel olarak özel oluvermiş…
Ekşimeden eskimiş özel, tadı kıvamında…
Mayalanmış, fermente olmuş dostluk şarap misali.
Vur, vur yüreğime,
çıksın gelsin imdadına fırtınalar.
Tutunmak yaşamın ilk koşulu.
Sende oğul versin kum tanecikleri…
-nasıl da parçalandı kayaçları yüreğimin.-
Yüreğin volkanından püsküren tüfler kolay parçalansın yüreğinde,
-hoş-
Tüflerden tühler akarsa akağında,
yüreğin şakağında asılı kalır çabalar…
Bir gerçeğin ortasında, sinmiş yüreğim düşüne.
Git demese de canın, canım gel der candan canına.
Can’a öz’el değmiş tutunmuşun sana.
Deli gülümsedi, delice.
“Delice çiçeği” var mıydı,
ad verilmiş çiçeklerin içinde.
Özlem duyduğu derinlikçe, deli gülümsedi deliye delice…
Doldurdu deli deliyi kum saatine.
An be an baş aşağı etti gönlünce.
Hüzün yapraklarından ördüğü yüreğindeki taç ile mit oldu adsızlığı gönlünce.
Çırpındı deli…
çırpıldı belki de yürek mikserinde deli gömleği ile…
fizikötesi,
kimya,
tut ki simyası değişmişti yüreğinin…
Delinin deliden,
ne mümkün,
ne mümkün,
vazgeçmesi kendinden…
*
Kum saatinin içinde, her zerrede “her şey baktığın gibi olacak?”
Bir nefesin varsıllığı,
canına can katacak.
Sonrası elden gelmezler noktası.
Yakarışlar, temenniler, sunumlar sahnesi.
Derken;
belki yağmur sonrası rengârenk bir yanılsamayla teslimiyetle,
güneşin varlığına umut içine coşku olacak.
Eller konuşacak.
Eller sustuğunda tasımlar üşüşecek teselli niyetine.
Asıl olan her sahnenin sona olan benzerliği değil,
sahnedeki an’ı, yâd edilesi güzelliğin imbiğinden geçirebilmek…
*
Öyle bir ayağına dolaşıyor ki hayat bazen,
ne hayal kalıyor ne düş.
İnanmadığın Tanrı’ya, rutini bozmasın diye yalvarırken yakalıyorsun kendini.
N’olur Tanrı’m, hasretime sarılacağım,
boynuna yüzümü gömerken
“mevcudiyetimin yegâne temeli”
deyip hayatı güldüreceğim çok günlerim olsun.
Üzerimdeki gölgesi sendelesin ,
tutuşsun yüreğimin ucu,
sözüm şiirim sussun.
Bugün biraz daha rahat nefes alsın hasret
bahar geldi sayayayım.
Yaz da gelecek, gelsin, gelmeli…
Dilediğince,
Gönlünce,
Güzelliğince…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.