KÖPEK VE KEDİ
KÖPEK VE KEDİ
Kendimi bildim bileli ,daha önce hiç olmamıştı;ilk kez,torunum henüz 6 haftalıkken , onun gözlerinin bebeğine,kendi gözbebekleri mi zumlayarak, saniyelerce göz bebeklerinin derinliklerine dalıp gitmiştim..Diyebilirim ki bu şekilde,göz yoluyla birbirimize ade ta perçinlenmiştik. Henüz gerçek rengine erişememiş,o yeşilimsi berrak çocuk gözleriyle..
Söylemek istediğim şu ki,gönülden gönüle olduğu gibi değişik yollarla da sevgiler ifade edilebilir,insanlar için olduğu gibi tüm varlıklar içinde.. İnanıyorum ki,sevgi yaşamın temelidir,o sevgi elini hiç bırakmamalıyız..
Çok küçük yaşlarımdayken, 0 zamanlar evimizde bir kedimizin olduğunu hatırlıyorum.Daha sonraları ve bu güne değin de, hiç kedimiz olmadı; köpeğimiz de! Nedendir hiç bilemiyorum; küçükken köpeklerden hep korkardım, şimdi de öyle!. Ne var ki, kader bana olgun yaşımda sokakta gördüğün yavru bir köpekle, gebe olan ve sokakta yaşayan bir kediyi çok sevdirdi ama,ne yazık ki , ikisinden birine bile sahip olacak olanağım olmadı. İkisi de , yani yavru köpek ve gebe kedi de, çok şirin şeylerdi ,onları kucaklayıp bağrıma basmak istedim. Küçük köpeği, Atatürk bulvarındaki caminin önünde,şaşkın şaşkın dolaşırken görmüş tüm. O arada, çocuğuyla oradan geçmekte olan bir kadının, çocuk arabasının önüne gelip öylece duruverdi ve gözlerini kadının gözlerinin içine dikerek,uzun zaman ondan hiç ayırmadı. Bir yandan da, arabadaki çocuğa bakıyordu. Sanki onlarla arkadaş olmak,onlarla birlikte olmak istiyordu, belki de: “ Beni de beraberinizde götürün, bakın yalnız ve kimsesizim, hatta aç bile sayılırım , hem, sizde bir annesiniz, halden anlarsınız..” mı demek istiyordu? Kim bilir belki de!
İstaseniz de ,bazen anlamak da sorunları çözemeyebiliyor.Genç kadın, çocuk arabasını iterek yavru köpekle birlikte yola devam ettiler, gözden kayboluncaya değin onları izledim , yavru köpek de o sevimli haliyle kadının peşinden ayrılmadan gidiyordu , az sonra bir köşeden dönerek gözlerden kayboldular. İşte o gün ilk kez bir köpeğim olsun istemiştim. Ne yazık ki bu imkansız ; bu apartman dairelerinde imkansız. O köpeğe sahip olsaydım bile, evin içinde bakımını asla istemezdim.Onların yeri açık alandır ve eminim ki köpekler de açık mekanlarda ve bahçelerdeki o özel kulübelerinde yaşamak ve özgür olmak isterler..
KEDİ; siyah üstüne beyaz benekli bir kedi; sokakta yaşayan bir kedi, sokakta doğup, sokakta yaşadığı her halinden belli oluyordu.Üstelik yeterince beslenememiş ki, pek de gelişmemiş narin ve hatta sıska bir kedi. Her tarafı toz toprak içindeydi. Sanırım yiyecek aramak için çöp bidonlarını karıştırmış olmalıydı. Otobüs durağında , beklemekte olan insanların aralarından geçerek , oturmakta olduğum durağın kapalı bölümüne gelip , patilerini de göğsünün altına alarak, önüm de öğlece yere oturuvermişti. Zayıf olduğu için ilk bakışta anlaşılmıyordu ama, sonra fark ettim ki,gebeydi.Başta anlattığım gibi,torunumla göz göze gelmiştik ya; işte şimdi, birde bu sokak kedisiyle böylesi bir durumla baş başa kalmıştım.Bu pasaklı ve oldukça da sevimli kırçıl kedi,yüzüme bakarak,gözlerini gözlerim içine daldırdı ve ben de ona , derin derin baktım ve karşılıklı olarak gözlerimizin bebeğinde saniyelerce dostluk köprüsü kurduk… Onun bu perişan halinin yanında, bir de yüklü olması yüreğimi burktu.İçimi dayanılmaz bir hüzün kapladı, önce ona marketten almış olduğum ekmekten verdim yemedi.Oturduğum bankın altında bir köşede ekmeğini koklayıp bıraktı.Bu kadarıyla içim rahat olmamıştı; başka ne yapabilirim diye düşündüm. Marketten aldığım şeyler arasın da tavuk pirzolaları da vardı , çiğ olduğundan, yiyemez diye ikram edemedim. deta . O kuzguni gözlerini kapatarak uyumaya başladı. Ona gereği gibi bir şeyler yapamamıştım. Zaten duygusal bir in sanımdır; gözlerim yaşarırsa kimse farkına varmasın diye, bu sevimli dostu, kaderiyle baş başa bırakıp, oradan uzaklaştım. Fındıkzade’den , Alibeyköy’e kadar süren minibüs yolculuğum boyunca hep o kediyi düşündüm. Onun İstanbul sokaklarındaki yalnızlığını, kışın o karlı ve soğuk gecelerinde nerelerde ve nasıl barındığını , hele bu günler de olacağını sandığım doğumunu , belki de soğuk betonlar üzerinde yapacak , onu ve doğuracağı o minik yavrularını düşündüm…Sonra düşündüm ki gidip onu bulmalıyım,eyer bulamazsam onun anısına bir başka kedi bulup onunla arkadaş olacağım..
KEDİ
Sıcacık bir yuvada yaşayıp gidiyorken,
Ev sahibi orayı terk edip ayrılınca
Bebek başlı bir kedi
Bekledi,çok bekledi.
Bütün gün bakıp durdu gidenlerin izine
Anladı ki, gittiler artık dönmeyecekler..
Gitti komşu kapının bahçesine sığındı
Onu konuk ettiler ,sevdiler evdekiler.
O da sevdi onları,alındı kucaklara
Mutlu mesut dolaştı sarıldı bacaklara.
Sonra gelip baş koydu Murat beyin dizine
Yansıdı bin mutluluk kediciğin yüzüne…
CEVDET TURKOĞLU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.