Yasemin'e Mektup II
Evdeki kitapların arasına baktım. Ders çalışırken tuttuğu notların arasına da. Belki içinde kendi ile ilgili yahut benle ilgili bir yazı aradım. Belki bir başkasına olan hayranlığını anlatan bir yazıda bulurum diye didik didik ettim. Hiç öyle adetleri yoktu. Ders notlarına bakarken bile yaşıyormuş gibi hissetmek güzeldi. Biraz daha hızlı geçiyor zaman. Acısı çok mutlu hislerle ve gözyaşlarıyla kısa kısa anlar. Kafada bin türlü hayaller. Kırgınlıklar, acılar, isyanlar, umutsuzluklar, beklentiler, kızgınlıklar, tükenmişlikler hele de özlem ki sorma gitsin. 29 Nisan 2021
Neden öldün biliyor musun? Aslında planımıza göre ilk ben ölecektim. İyi ki sen öldün. Yoksa ölümden beter bu ayrılığa nasıl dayanırdın. Ya bu eşsiz yalnızlığa. Mümkün müdür? Her an aklına gelir, aklına geldikçe ağlardın. Dayanabilir miydin? Sen ağlamaktan Türk filmi bile seyredemeyecektin. Komedi filmlerinde kesin ağlardın. Sen bu acıyı çekemezdin. Sana bu acılar çektirmek istemezdim. Sanırım ben dayanırım. Belki ilerde daha daha da azalacak acılarım.
Yanlış mı düşündüm. Sen dayanır mıydın? Benden daha çok sevmiyor musun beni? Dayanabilir miydin yoksa? Belki üç ay, belki altı ay sonra, normale döner miydin? Bilmiyorum ama iyi ki sen bu acıları çekmedin. Benim baba
m öldüğünde, senin baban ve ya annen ölse, nasıl dayanacaksın korkusu vardı bende. Seni nasıl teselli edebileceğimi hiç bir zaman düşünemedim. (30 Nisan 2021)
Ne güzelde alışmıştım sana. Sanki hiç ayrılmayacakmış gibi sarılırdım bacağına. Sol kolum kalçandan dizine uzanarak, sağ kolum dizinden kalçana sarardı. Yumuşak baldırlarını ezer gibi kollarımın her yeriyle hissederek. Başım yumuşak baldırının üstüne dayanırdı. Belim sızlardı biraz. Diğer yerlerim sarhoş olurdu, yumuşaklığın lezzetinden. En lezzetli şarabın bile tadı tat değildi artık. Uyurdum öyle, sarhoşun sızdığı gibi. Uyanmak aklıma bile gelmezdi. Gariptir hiç sormadım, hatta hiç düşünmedim bile senin ne düşündüğünü. Öyle ya hiç sesin çıkmazdı. Nedendi acaba? Öleceğini bildiğin için mi, veda niyetine mi susuyorsun. Yoksa aşık olduğunun aşkını mı seyrediyordun. Hiç de dikkat etmedim. Sarhoştum ondandır.
İnsan her gün acı çeker mi. Cehennem ateşi dedikleri bu mu acaba. Acı çekerken yar ’ime küfür etmek ne demek peki ? Hiç bir suçu yokken nasılda kızıyor insan. Sonra da hemen gözyaşları sarıyor göz kapaklarımın etrafını. Yeni açılan musluk gibi şıp şıp gözyaşları taşıyor ve damlıyor istemesem de. Sonra kendime kızıyorum niye küfür ediyorsun diye, seni sevmekten başka bir şey yapmayan birine niye küfür. O yaşamak istemez miydi ? Belki de benden çok yaşamak isterdi. Elinden ne gelebilirdi ki. Peki senin elinden ne geldi ki ondan yaşamasını istiyorsun. Yaşamıyor diye küfür ediyorsun. Aslında yaşayıp yaşamaması önemli değil. Önemli olan seni bırakması. Oyuncağı alınmış çocuk veya anne sütünden zorla kesilen çocuk misali bile yavan geliyor. Yaşarken canını almak yada ne diyorlardı, “diri diri mezara girmek”. Herhalde bu dur. Nice insanlar bunu yaşadı da sana gelince mi böyle oldu. Sen kimsin ki Peygamber mi ? Padişah mı? Mitolojik tanrı mı? ne olursan ol artık elinden alındı. Ne oyuncağın var ne de seni Annenden başka Yasemin gibi sevenin. Belki Kızım, belki oğlum çok seviyordur. Ki öyle ama kanımdan olmayan biri için zor. Bu kadar yazıp da anlatmak istediğimi bir türlü anlatamıyorum . Yoruldum. (11.05.2021)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.