- 611 Okunma
- 4 Yorum
- 4 Beğeni
SİSLİ VADİNİN KARTALI
...
Değirmen kayalıklarının sivrisine gerdanı ak siyah tüylü bir kartal tünemişti. Her an avının üzerine atılacak gibi hazır bekliyordu. Yağan sulu karlara aldırmadan keskin gözleriyle vadiyi araştırıyordu. Gözleri çakmak çakmak, yalp yalp dönüyor. Alev gibi yakıcı. Alıcı kuştur, uzağı en iyi gören, tedirgin eden. Avını ince noktasına kadar bilir.
Derenin doğusundaki tepenin yükseğinde asılı duran kayalıkların üzerinden aşağılara doğru her daim bir rüzgar eser. Fındıklı yaylasını, oralardan Bahçe koruluğunu yalayan kış fırtınasının çıkmasına daha zaman vardı. Mozalan deresinin iki yamacı palamut yüklü meşeler, yabani armutlar, elma ağaçları, yamaca sık tutunmuş alıç ağaçları kış uykusuna dalmışlardı. Bir tek yaprak bulamasın, çırçıplak bir orman. Derenin derinliklerinde kalın bir sis gezinip duruyordu.
Mozalan vadisi derenin girişinden başlar, yukarılara doğru genişler. Derenin büyük kolu Fındıklı yaylası tarafından, diğer kolu yukarıdan geliyor. Köyün en sık ormanlık alanı buralardır. Deresinin girişinden itibaren yolun iki yakasında meşe koruları yükselmeye başlar. Çırçıplak. Yamaçlarında yabani kavak ağaçları, meşeler, armut ağaçları ve elma ağaçları vardır. Ağaçların tümü yabanidir, dikilmemiştir. Dış budaklar daha çok derenin iç taraflarında kalır. Tepelerde top top alıç ağaçları toprağa sıkı yaşmış. Yayla yokuşuna doğru kuşburnu kümeleri sıklaşır, dikenli dallarında inadına duran meyveleri dökülmemiş.
Kuşluk vakti büyük kayanın sivrisinden havalanan ak gerdanlı, kara tüylü genç kartal, dik yarın üzerinden sakin aralıklarla yükselip alçaldı. Kanatlarını uzun açarak süzülüyor, sanki görünmeyen bir ipe bağlanmış gibi hiç kımıldamadan duruyordu. Ormanın gür olduğu tepenin yükseğinde geniş daireler çizerek kanatlarını çırpmadan, vadinin derinliklerini selamlar gibi gökte bir iki süzüldü. Kendinden emin, ağır ve sakin daireler çizdi, döndü. Tekrar kayalığın sivrisine kondu. Sulu kar yağıyordu.
Kartal yuvaları ya yüksek kayalıklarda, ya da ormanın içine doğru ağaçların gür olduğu yüksek tepelerde olur. Buranın kartalları da yüksekten uçmayı severler.
Kar suludur, yağmur karışık yağıyor. Sert bir rüzgar yönünü bu tarafa çevirmiş, durmadan esiyor. Soğuk havaya aldırmadan keskin bakışları vadinin karşı yamaçlarını taradı. Derede, bir noktada sabitlendi. Vadinin derinliklerinden kış havası uğulduyordu. Taşlı derenin çalılıkları içinde bir kıpırdanma gördü.
Beklemedi.
Alıcı gözlerle yamaçları gözetlerken, birden kanatlarını açarak dikine vadiye süzüldü, yere konmasıyla yükselmesi bir oldu. Tavşanın çırpınışlarına aldırmadan göğün mavisine uçtu, tekrar kayalıklara kondu. Pençeleri kerpeten gibi geçmişti, derisinden kırmızı kan damladı karların üzerine, son çırpınışları oldu tavşanın. Bir kahraman edasıyla başını dikleştirdi, etrafına baktı. Ağırdan aldı, gururluydu. Başını dik tutuyor; “Benim, ben” dercesine etrafını gözlerdi. Ona imrenen dört çift göz gördü, oralı olmadı. Keskin gagasıyla pençelerinin altında kıpırtısız duran tavşanı parçalamaya başladı. Siyah tüyleri üzerinden kar taneleri kayıyordu.
Bir haftadan beridir arkası kesilmeden yağan kar yoğunluğuna aldırmadan avını yemeye başladı. Acelesi yoktu. Gagasıyla kopardığı et parçasını yutarken vadinin aşağılarına keskin gözlerle bir şeyler arar gibiydi. Güneye bakan yamaçlardan kar suları şeritler halinde akarak dereyi doldurmuştu. Yamaç sade çamur içinde kalmıştı.
Az ötede değirmen yamacı kayalıklarının vadiye bakan tarafına tüyleri kara, yaşlı oldukları her hallerinden belli iki kartal konmuşlardı. Tüylerine sulu kar yağıyordu. Yaşlı kartallar kanatlarını kısmışlar, boyunlarını içine çekmişlerdi. Göz kapakları bir kapanıyor, tekrar açılıyordu. Hayata, yağmura yenilmişlerdi. Kışı geçirecek hazırlıkları tükenmişti. Kıpırdamadan yan yana durmuşlardı. Devinme yok, ölü gibi, hareketsiz boş bakıyorlardı.
Genç kartala imrendiler, iştahları kabardı.
...
31 Ekim 2021
Mehmet AKIN
YORUMLAR
Hocam,
Sizin öyküleriniz rehberliğinde bir gezi düzenlemeli, Muş Valiliği.
Hiç değilse bu şehrin doğasını ve insanını okuduğumuz kalemi, şehir kütüphanelerinde görmeliyiz. Belki vardır bilemiyorum ama yoksa en kısa zamanda olmalı.
Kalemiyle fotoğraf çeken nadir isimlerdensiniz yine hayranlıkla okuduk, teşekkürler
sevgi ve saygılarımla,
Mehmet Burhan AKIN
Henüz basımı yapılmamış bir roman, bir hikaye, bir eğitim camiasında geçen anılarımız ve bir de şiir kitabımız hazırdır.
Eserlerimizin konuları doğa, insan ve toplum üzerinedir. Genellikle yaşadıklarımız ve çevremizden gördüklerimizden ibarettir.
Nasip diyelim.
Saygılarımla Efendim.
Değerli hocam, fotoğrafları değil de doğanın böyle tasvirleri cezbeder nedense...
Yıllar içinde yazılı doğa tasvirlerini neden biriktirmedim, diye hayıflanırım...
Herhalde, tasvirlerde doğaya duyulan haklı hayranlığı başkasıyla (Yazar ile...) paylaşma bilinci rol oynuyor galiba...
Bu yazınızla bu durumu sağladınız elbette...
Kartal ise...Doğa karşısında acze düşmek istemeyen insanın kendini kolayca özdeşleştirdiği üstünlüğün simgesi...
Daha nice tasvirlere, diyelim...
Selam ve saygılarımla.
Mehmet Burhan AKIN
Tasvirleri severim. Kalemin bereketi olarak kabul ediyorum, yazının yağı, tuzudur.
Saygılarımla Efendim.
Sayın Hocam.
Okumadım seyrettim.
Hele genç, yaşlı kartal kıyaslaması aldı götürdü beni.
Bir zamanlar biz de kartaldık değil mi?
Hey gidi günler heyyy...
Selam ve Saygılarımla.
Mehmet Burhan AKIN
İşte, çocukluk özlemi, yaşadığımız yerlerden bir vadi.
Saygılarımla Efendim.
Atmacagiller familyasının kuşkusuz en güçlü üyesi kartallardır. Göklerin sonsuzluğunda, kıvrık sivri gagalı, güçlü ve keskin pençeli büyük kanatlı kuştur.
Her ne kadar yırtıcı kuş olarak adlandırsak ta Kumru’lar gibi Kartal’lar tek eşlidir. Hayatları boyunca eş değiştirmedikleri gibi her yıl aynı yuvayı kullanırlar.
Kaçkarlardan en tepe noktadan o uzun kanatlarını hiç açmadan kendilerini boşluğa bıraktıklarını çok seyrettim.
Yazınız çocukluğuma doğru yolculuk yaptırdı
Ve canlı seyretmek olağan üstü güzel. Yalnız yaşlı Kartal hiç görmedim.
Üzüldüm yaşlı hallerine
Saygılarımla,
Mehmet Burhan AKIN
Teşekkürler.
Saygılarımla Efendim.