- 1111 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
Dilba'ya Mektuplar
Merhaba Dilba Hanım!
Bu mektubun başlığı sensin.
Ama yazılan bütün mektupların da içindesin.
Hep şiir yazacak değilim ya gelmeyişine,
bu kez mektup yazıyorum belki vesile
olur gelişine.
Affedersin ! Unutmuşum. Nasılsın?
İyi olduğuna ikna ediyorum kendimi seni
düşündüğüm her vakit.
Enkazların ve acılarımın ev sahibi Yüksekova’ma düşleyeceğim yitip soluşunu.
Lakin kalemim tükenmek üzere.
Tüm kırgınlıklarımı ve yolunda heba ettiğim umutlarımdan bahsetmeyeceğim bu sefer.İlk kez seni anarak saçmalayacağım belki de.
Kapağı hiç açılmamış şiirlerimi buruk tebessümlerinle süsleyeceğim.Tenim soğuyana dek esirgeme merhemini beni sen yapan kendinden.Sahi ruhum köz olmuşken dokunabilir miydin aşkının ilk harfini resmettiğim yaralı yüreğime?
Bak, şu an Kız Kulesi bile ağlıyorken Ela gözlerinin derininde saklayan nefretine ,
Beşiktaş’a rota çizen Vapurun ardında kanat çırpan martılar gibi asil ve yalnız hissediyorum kendimi.
Ah, hiç uyanmasaydım bu rüyadan diye beynimi kemiriyor başı sonu birbirine uymayan(kopuk) devrik kelimeler,
Hatırlar mısın, Emin Herki’nin ‘Yarım Hikaye’ şiirindeki mısralara benzetirdik sevdamızı,
Sen gülerdin, tüm pişmanlıklarım silinip
giderdi matemin gözbebeklerinde ,
Bulutlara beddua ederdin yağmurun
yağmasını dilerdin sol yanımızı arındırsın diye,
Ve Tanrı’m, hiç reddetmezdi dileklerini.
Bir çocuk gibi mutluluktan uçardın
ellerin yüreğimdeyken,
Kör ve sağırsızdı her bir yanım ayrılığa
kelepçeler takarken nefessizliğinle,
Şimdi yoksun düşlerimde ,
Aynalar bile rest çekmiş çaresizliğime,
Öldüm, seni diriltmişken (yaşatmışken) gonca gülün dikenlerinde...
(Şair Dostum Ferdi Keği’ye (Alân) ithafen)