- 2538 Okunma
- 12 Yorum
- 0 Beğeni
Binadan Kolon Kesmek
.
Bundan birkaç gün önce İstanbul Kartal’da bir apartman çöktü. Şu ana kadar ölenlerin sayısı 18 imiş. Enkaz kaldırma çalışmaları devam ettiği için ölü sayısının artabileceği belirtiliyor.
Apartmanın çökmesiyle birlikte RTÜK tarafından yayın yasağı getirildi hemen. Artık ne maksatla yayın yasağı getiriliyorsa ona bizim aklımız ermez tabii..
Yıkılan bina ile ilgili deniliyor ki "alt katında tekstil atölyesi varmış ve kolon kesmişler." Doğru mu yanlış mı onu bilemem. Şayet doğru ise bu nasıl bir iştir..? Binadan kolon kesmek de ne Allah aşkına..!
Bundan yıllar önce Konya’daki Zümrüt Apartmanı da aynı nedenden dolayı çökmüştü. Orada da altta bulunan oto galerisi "araçların manevrasına engel oluyor" diye kolon kesmiş. Bina içe doğru yıkıldığı için teknik arkadaşların raporu bu doğrultuda. Sonuç yanılmıyorsam 58 ölüydü.. Diyarbakır’da da benzer bir olay yaşanmıştı.
Binadan kolon kesmek..!
Bu nasıl bir düşüncesizlik, bu nasıl bir aymazlık, bu nasıl bir insan hayatını hiçe saymaktır. Senin bir bacağını kessinler de gör bakalım ayakta durabiliyor musun..?
Bir arabaya, binek bir arabaya en fazla 4-5 kişi binebiliyor değil mi? Bir arabada en fazla 4-5 kişinin hayatı söz konusu yani. Ama bunun için arabaya direksiyon koymuşlar, debriyaj koymuşlar fren koymuşlar. Yetmemiş iki yılda bir araç muayene şartı koymuşlar. Yetmemiş kasko yaptıracaksın, sigorta yaptıracaksın demişler. Zorunlu. En önemlisi aracı kullanana EHLİYET şartı koymuşlar..
Peki ya içinde onlarca, bazen yüzlerce insanın yaşadığı inşaatlar, binalar..!!
Adam kasaplığı bırakıyor inşaata başlıyor. Biraz biti kanlanan inşaatçılığa, yap-satçılığa başlıyor.
Ehliyetin var mı, yeterli donanımın, teknik bilgin var mı, yok.. Diyeceksiniz ki şimdi deprem yönetmeliği var, projesi ona göre, yapı denetimi ona göre. Geçin, geçin. Devlet işi daha sıkı tutuyor. Tamam diyelim ki şu anda her şey dört dörtlük, sorun yok (Var aslında)..! Peki ya önceden yapılan binalar..?
Bundan yıllar önce bir arkadaşım Ankara Dışkapı’da bir binanın komple tadilat işini almış. Beraber bakalım diye beni götürdü. Binayı Şehit Aileleri Derneği kiralamış. İçinde tadilat yaptırıp yatak odaları falan da oluşturarak taşradan Ankara’ya gelecek şehit ailelerini konuk edecekler. Fikir çok güzel. 50-60 yıllık 7 katlı bir bina.
Bahsettiğim arkadaşımla yanımızda dernek yetkilileri de olduğu halde binayı yukarıdan aşağıya komple dolaştık. Görünen kolonların üzerine alçıpanlarla giydirme yapmışlar. Kolon kalınlıkları 60x60 gibi duruyor. Parmakla tıklayınca içinin boş olduğu belli. İçindeki kolonun gerçek ebatları kaça kaç belli değil. Daha önce de teknik arkadaşlar inceleme yapmışlar sanırım. Yer yer bu kolonlarda, bazı yerlerde de kirişlerin üzerindeki kaplama alçıpanları açtırıp incelemişler. Abartmıyorum kolonlar ve kirişler 15x30 ebatlarında, kullanılan demir –o dönemlerde öyleydi- nervürsüz. Etriye aralıkları 30 cm ve yukarısı. Deprem sıklaştırmaları falan o dönemde zaten bilinmiyor bile. Beton imalatında kullanılan agrega (kum-çakıl) olması gerektiği gibi değil çok iri malzeme. Hem kolonlar hem de kirişler elle rahatlıkla ufalanabiliyor. Sadece bir yerde değil çoğu yerde böyle. Binanın ayakta durması mucize.
En alt kata indik. Kanaatimi söylemem gerek..
“Arkadaşlar bu binanın ayakta durması bile bir mucize. Bu binaya çok ciddi anlamda güçlendirme yapılması lazım. Bu da büyük bir maliyet demek. Siz burayı Şehit Aileleri için düzenleyip onların kullanımına açarsanız Allah korusun iyice şehit edersiniz” dedim. Kıpkırmızı oldular.
Dernek başkanının yanına gittik. Aynı şeyi ona da söyledim.
Ne mi oldu???
Şehit Aileleri Derneği o binadan vazgeçti. Bina uzun süre boş durdu. Daha sonra allandı pullandı otel oldu. Bildiğiniz otel..
Benim arkadaşım sonradan yarı şaka yarı ciddi “Ulan nerden götürdüm seni, benim işimi de bozdun” diye sitem etti.
Maalesef tüm şehirlerimizde benzer binalardan yüzlerce, binlerce var. Ondan sonra da “bizde deprem olunca neden bu kadar çok zayiat oluyor?" diyoruz. Hepimizin canı yanıyor, içi sızlıyor..
***
İstanbul’daki binanın gerçek yıkılma nedenini bilmiyorum.
Ama şunu biliyorum ki; bunu da anlatmadan geçemeyeceğim. Gene yıllar önce Esenler’de bir hemşehrimizin evine gittik. Aile apartmanı, her katta tek daire olmak üzere 6 katlı. Kalabalık bir aile. Tüm binada kardeşler oturuyor. Sohbet esnasında içlerinden biri “Bizim bina şu anda 6 katlı ama seçim arasında, bayram arasında falan 2 kat daha çıkarsak yeter” dedi. Zihniyete bakar mısınız..? 2 kat daha çıktılar mı, çıkmadılar mı bilmiyorum. Hiç sormadım bile. Bildiğim, binanın tek kat ile başlanmış bir gecekondu olduğu..
Yıllar önceydi. Bir reklamda, firması büyük inşaat işleri yapan zengin iş adamının “bunlar değil, bunlar değil” diyerek proje rulolarını kaldırıp kaldırıp atması gözümün önünden hiç gitmez. Çok zoruma gitmişti. Çünkü o rulolar biz mimarların-mühendislerin emeğinin simgesiydi. Maalesef bizim mesleğimizi herkes çok iyi biliyor, bir tek biz bilmiyoruz.
Maalesefff..
Mimar Suat Zobu
. NOT: Resimdeki kolonları ben RESİM ÜZERİNDE kestim. Affola..
.
YORUMLAR
Çok değerli Suat Bey,
1999 depreminden sonra kardeşim müteahhitiği bıraktı. Çünkü yapmış olduğu binaları olması gerektiği gibi yaparsa hiç kar etmeyeceğini, eksik yaparsa da vicdanının rahat etmeyeceğini söyledi. Aslında kar ediyor gibi görünen inşaatların 1/3 belediye denetiminin, 1/3 banka faizlerinin kalan 1/3 ü ise bankaya koysam faizlerde ya da kur farkından zaten uğraşı ve çabam boşuna deyip acentalığa soyundu.
Yapı denetim sistemi çalışıyor mu önce onu incelemek lazım. Mimar Sinan'ı yüzyıllar önce yaptığı eserleri yık yıkabilirsen.
Şunu da belirtmekte fayda var.
Deprem de fakiri vuruyor. Yine 1999 yılında çıkan deprem verilerine ne oldu. Eski ve yıkılmaya yüz tutmuş binaların yeniden yapılmasında devletin desteği şart. Çünkü zorunluluktan oturanları unutmamak lazım. Bu arada devlet destek verecek diye bu çürük evleri toplayıp, 3, 5 tane devlet yardımı bekleyen açıkgözleri de dikkate alarak destek verilmeli.
Bazen diyorum ki devlet bu çürük yapılar konusunda şahsın çıkarı var ise despot olmalı.
Aslında söyleyecek çok şey var ama benden bu kadar.
Saygılarımla.
Gözlemleriniz, bir kere daha gerçek oldu...
ve bu görmezlikle, 30.10.2020 Târihinde(dün), seçilmiş gibi 17 'si İzmir'de tost gibi çöktü... daha niceleri var sırada...
50- 60 Yıllıkları toptan yıkmak şart oldu.
Son söz: Doğrusöz bir tânedir... her deprem öncesi geçerlidir.
Saygımla...
kadiryeter Kadir Yeter. TRABZON.
w.edebiyatdefteri.com/180693-binadan-kolon-kesmek/
Mimar- yazar, Suat Zobu'ya
Sen daha iyi bilirsin ki abim. Şu anda, özellikle büyükşehirlerdeki yapılaşmanın yüzde sekseni eksik ve hatalı. Yeni yapılar da dahil.
Bizde, yanlış veya eksik yapılan inşaat yıkılması gerekirken, maliyetin onda biri kadar bir para cezası veya bir torpil karşılığı inşaat sağlamlaşıveriyor(!)
Duyarlı yetkin kişilerin feryadı ise ya havada kalıyor, ya başı derde giriyor.
Balık baştan kokuyor. Şimdilerde tuz da koktuğuna göre...
Yapacak bir şey yok maalesef.
Duyarlılığın ve paylaşımın adına teşekkür ederim.
Saygılarımla.
Alibaba tarafından 2/12/2019 10:12:52 PM zamanında düzenlenmiştir.
Değerli bir yazı okudum... bilgilendim.
Bilenlerin cesâreti ile bu memleket ayakta duruyor.
İnşaat sorumluluğu, çeket dikme sorumluluğu gibi değil;
istenince, sırtından çıkartıp atamıyorsun.
Dökülen her bir ton beton, başının üstünde ise geliyor bin ton!.
Başına yıkılmayı bilerek bekliyorsan, ibret almaya gerek yok!.
Teşekkürler Usta... sağolasın.
Seher vakti Selâmımla...
kadiryeter Kadir Yeter.
12 ŞUBAT 2019 Sâlı. Kavakmeydan Mah. TRABZON.
w.edebiyatdefteri.com/180693-binadan-kolon-kesmek/
Suat Zobu'ya
güzel bir bilgilendirme teşekkürler,
bu bina hakkında belediyedeki arkadaşlarla konuşmuştuk bizde
öncelikle sorun ruhsatında başlıyor, yapının zenin artı beş katlı olması gerekirken bu yıkılan bina zemin artı yedi katlı ruhsata aykırı yapılması yetmezmiş gibi, binada kullanılan ve şuan aranan beton kalite sınıfı c30 olması gerekirken, c3-10 arası bir kalitedeymiş, basında bahsedilen deniz kumu kalitesi,
bu binada kolan kesilmemiş ama zaten çürük bir yapıda inşaa edilmesi ve sorunun taaa ruhsat ve inceleme aşamasından beri geldiği ortada...
saygılarımla.,,
Bizler gibi konuda teknik bilgi olmayanlar bile, kolon kesmenin sonuçlarını düşünebildiğimiz sizin gibi bu işin erbabı kişilerin olaya bakışı tabii ki çok daha gerçekçi ve yazılanlar uyarıcı.
Af, suçluyla suçsuzu ayırmak ve masuma yeni bir hak vermek için yapılmıyorsa sonuç her zaman acı getirir. İmar affından kaynaklanan benzer olayların yaşanmamasını dilerim. Çünkü coğrfaya olarak çok hareketli bir kuşaktayız ve hemen her konuda dürüstlükten çok fire verdik ne yazık ki!..
Bilgilendirici paylaşımınız için teşekkür ederim Suat Bey.
Saygılarımla.
İmar affıyla bu imar barışı kanalına sokulmuş binalarda da buna benzer tehlikeler varsa ?
Suat Zobu
Bazı konular siyasi iktidarlar değişse de asla değişmez. Bir tek doğru vardır.
Selamlar saygılar Filiz Hanım..
Benim dosdum böyledir işte...
Bilir. Bildiğini de bilmeyenlere bildirir
Selam ve saygıyla
Suat Zobu
Bana dostunu söyle. .. derler ya
Benim can dostumdan bana da bulaştı o hassasiyet.
Eyvallah selam ve saygılar Ağabeyim. .
Suat Zobu
Bana dostunu söyle. .. derler ya
Benim can dostumdan bana da bulaştı o hassasiyet.
Eyvallah selam ve saygılar Ağabeyim. .