- 703 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
“İKİNCİ LALE DEVRİ” Nİ Mİ YAŞIYORUZ ?
“İKİNCİ LALE DEVRİ” Nİ Mİ YAŞIYORUZ ?
Dr. Sadık Özen
Ülkemizde yaşanan bu kadar olumsuzluk ve gaile varken, son zamanlarda Türkiye tam bir festivaller ülkesi oldu. Her gün birçok yerde birçok festival düzenleniyor. Bunlara katılım da oldukça yüksek düzeyde. Ülke sorunlarının düşünülmesi ve çözümüne katkı sağlanması yerine zevk, eğlence, giyimde yarış ön plana geçti. Bu yüzden önemli kutlamalar her gün biraz daha önemlerini kaybediyorlar. Ülke tam bir "Vur patlasın, çal oynasın" havasına girdi.
Televizyon kanallarındaki programlara katılan yaşlılar keyiflerinden kendilerinden geçiyorlar. Kadın-erkek kocaman insanlar pür neşe gerdan kırıyor, göbek atıyor, kalça kıvırıyorlar. Alınan ücret ve ekranlarda boy gösterme hevesi yanında televizyon kanallarının rant sağlama yarışı yeni bir iş kolu yarattı. Genç kızlar ise; giyinerek, kuşanarak, süslenerek, kırıtarak ve rahat tavırlar sergileyerek yapımcıların dikkatini çekme gayreti içinde görünüyorlar. Bir kanalda ne kadar cıvık programlar yapılırsa o kadar ilgi çekiyor ve beğeni kazanıyor. Halkımız bu kadar mutlu da biz mi bunu fark edemiyoruz, yoksa insanlarımız sorumluluk duygularını mı yitirdiler, anlamak mümkün değil.
Bir taraftan Şehit cenazeleri kalkıyor, analar ağlıyor, görkemli cenaze törenleri yapılıyor, hamasi nutuklar atılıyor. Diğer taraftan davullar çalıyor, halaylar çekiliyor, havai fişekler atılıyor, çılgınca eğleniliyor. Bir taraftan geçim zorluklarından yakınılıyor, Pazarlar ateş pahası, vatandaşın alım gücü azalmış, öte yandan büyük bir zevk ve sefahat alemi içinde yaşayan iflah olmaz tüketici bir toplum meydana geldi. Yakıt fiyatları başını almış gitmiş, son model lüks arabalarda pür neşe caka satanlar bana mısın demiyorlar.
Toplumumuzda bugüne kadar, bu kadar ayrışma içinde bir yaşam tarzı görülmemişti. Mutluluk gibi görünen bu gibi şeyler tam bir rezalet örneğidir. Bir taraftan özgürlük adına yapılan soytarılıklar, diğer taraftan din sömürüsüne bağlı yobazlıklar birbiriyle yarışır oldular. Bunların üstünde; ne yapacaklarını, oy potansiyellerini nasıl artıracaklarını bilemeyen, ilkelerini yitirmiş, çıkarları uğruna her şeyi meşru sayan, siyaseti çamurlaştıran Makyavelist politikacılar. Ne oluyor, nereye gidiyoruz, sonumuz ne olacak? Bunu düşünen var mı? Bizi bu aymazlıktan kim kurtaracak ve ne zaman kurtaracak? Bunu bilen var mı?
Yoksa biz "İKİNCİ LALE DEVRİ" ni mi yaşıyoruz. Haydi bu olanlara bir isim konulsun artık.
01 Ekim 2018 /Antalya
YORUMLAR
Bir Ülkede padişah vezirine talimat vermiş.
"Gidin halkın vergilerini artırın". demiş.
Vezir de alt birimlere talimatı aktararak uygulamayı yapmışlar.
Padişah akşam veziri sorgulamış."Durumlar nası"l diye.
Vezir "padişahım halk çok kızdı.Söylenip duruyorlar" demiş.
Padişah "yarın biraz daha artırın". demiş.Uygulamışlar.
Padişah yine sormuş.Cevap aynı.
"Biraz daha artırın" demiş.Uygulamışlar.
Padişah yine sormuş.Vezir şaşkın şaşkın konuşmuş.
"Padişahım çok tuhaf.Halk sokaklara çıktı oynuyor". demiş.
Padişah" anlaşıldı bu kadarı halka ağır geldi.Son yapılanı geri alın" demiş.
Ne yapsın halk.Bazı şeyler ağır geldi...
Yazı güzeldi.
Tebrikler.Saygılar.
sadikozen
Bunca şeye nasıl göz yumuluyor, yoktan var edilen bu ülkenin yok oluşu nasıl böyle eli kolu bağlı seyrediliyor, nasıl bu kadar vefasız ve vurdumduymaz olabiliyor insanlar. Uyuşturulmuş gibi gelecek kaygısı gütmeden nasıl göz yumabiliyorlar olanlara. Ecdadımızın canı, kanı pahasına karanlıktan aydınlığa çıkmıştı halk şimdi gönül rızasıyla karanlığa yol alıyor. Yazık çok yazık.
Haklı serzenişinize tüm kalbimle katılıyorum.
Saygılar sayın Özen.