- 2464 Okunma
- 19 Yorum
- 4 Beğeni
MA HÛN DİZANİN? – ANLAŞILDI MI? ( KAĞIZMANLI BİR ÖĞRETMENDEN KAĞIZMANLI BİR TERÖRİSTE…)
Seher Çağla Demir!
Biliyorum paramparça ettiğin otuz yedi canla birlikte sen de paramparça oldun. Ama inanıyorum ki bir şekilde bu mektup sana ulaşacak. Sana ulaşmasa bile seninle aynı kafa yapısına, ideolojik ve siyasi görüşe sahip pek çok insana ulaşacak.
Önce sana bu mektubu niçin yazıyorum onu anlatayım.
Bu gün internette dolanırken seninle ilgili haberler gözüme çarptı. O haberleri okurken gördüm ki hemşerimmişsin. Yani benim gibi sen de Kars-Kağızman nüfusuna kayıtlıymışsın. Belki de bir ihtimal benim yakın ya da uzak akrabalarımdan birisin.
Dahası da var. Benim de bir kızım var. Tabii ki o da sen gibi Kars- Kağızman nüfusuna kayıtlı. Sen 1992 doğumluymuşsun. Benim kızım 1993 doğumlu. Yani kızımdan bir yaş büyükmüşsün ama üçüncü çocuğum olan oğlum Yunus ile yaşıtsın.
%90 Zihinsel ve bedensel engelli olan oğlum Yunus da diğer iki abisi gibi Kars-Kağızman nüfusuna kayıtlı tabii ki. Aynen sen, annen-baban ve kardeşlerin gibi.
İşte bu sebeple yazıyorum sana bu mektubu.
Zaman zaman bu ‘’ Kürt sorunu’’ Ya da ‘’Terör sorunu’’ Üzerine yazdığım yazılara yorum yapan bazı okuyucular özelden ya da genel yorum alanından ‘’ Hocam empati..Lütfen biraz empati kurun.’’ Derler.
Ha unuttum. Ben Kars-Kağızman nüfusuna kayıtlı bir emekli Tarih Öğretmeniyim. O bakımdan okuyucular bana ‘’Hocam’’ Diye hitap ederler.
İşte sana bu mektubu yazmamın bir diğer sebebi de empati. Bu güne kadar kurmadığım empatiyi kurmaya çalışacağım bu gün.
Evet… Bana hep ‘’Bir insanın vücuduna bomba sararak ya da içinde bomba dolu bir araçla yola çıkıp, rastgele bir otobüs durağı önünde o bombaları patlatarak hem kendi hayatına hem de otuz yedi insanın hayatına kıyması kolay değildir. Mutlaka vardır bir sebebi’’ Derler.
Biliyor musun diye sormayacağım. Biliyorsundur: Ali İsmail Korkmazlar, Ethem Sarısülükler, Mehmet Ayvalıtaşlar ve Berkin Elvanlar öldürüldüğünde de aynı şeyi demişlerdi: ‘’ Bu gencecik insanlar boşu boşuna ölmüyor.’’
Ama ilk defa duyduğum bir şey de değildi bu sözler. Çünkü altmış iki yaşındayım ve çok seneler önce, sen henüz dünyaya gelmediğin yıllarda adını çok iyi bildiğinden emin olduğum Deniz Gezmiş, Yusuf, Aslan, Hüseyin İnan, Mahir Çayan, Ulaş Bardakçı, İbrahim Kaypakkaya için de demişlerdi ‘’ Bu gencecik insanlar boşuna ölmüyorlar’’ Diye.
O yıllarda, Yani sen henüz dünyaya gelmediğin yıllarda. Belki babanın bile kısa pantolonla dolaştığı yıllarda ben sadece ve sadece okulumu bitirip öğretmen olmayı kafaya taktığım için öyle çok fazla ilgilenmezdim sağ-sol olayları ile. Sorardım zaman zaman ‘’ Hep boşuna ölmüyor bu gençler diyorsunuz. Peki deyin bakalım, niçin ölüyorlar?’’ Cevap verirlerdi : ‘’ Bu yurdu çok sevdikleri için ölüyorlar’’ İyi de Süleyman Özmenler, Mustafa Pehlivanlılar, Ahmet Kesreler de öldürülüyorlardı? Haa sen onları tanımazsın tabii ki. Onların reklamı hiç bir zaman ötekiler kadar fazla yapılmadı. Diğerleri gibi gürültülü patırtılı bir şekilde değil sessiz sedasız öldüler. Ben onları da sordum. ‘’Peki bunlar niçin ölüyor?’’ Dedim. Cevap verdiler ‘’ Bunlar vatanı çok sevdikleri için öldürüldüler.’’ İşte o zamandan beri kafam karmakarışıktır biliyor musun? Çünkü bütün sözlüklerde Yurt= Vatandır, Vatan=Yurttur. Ama gel gör ki Vatanseverler Yurtseverleri, Yurtseverler Vatanseverleri öldürüyordu.
‘’Halkların Kurtuluşu’’ diyen kendi halkından olanları öldürüyordu halkları kurtarmak için; ‘’Vatanın Kurtuluşu’’ Diyenler de kendi vatandaşlarını öldürüyordu.
Neyse…Bunlar tabii ki çok geçmişlerde kaldı. Dedim ya sen henüz o dönemlerde dünyaya gelmemiştin bile. Bu günlere gelelim.
Bu gün bir an için kendimi senin yerine koyacağım.
Bilir misin bilmem. Müslümanların bir peygamberi vardır. Adı Muhamed olan o peygambere ilk inanlar, inanmayanların baskı ve zulümlerinden şikayet ederler ona ve ‘’Ya Resulallah. Artık dayanamıyoruz. Bir çare’’ Derler.
Baskı ve zulüm dediğim de öyle basit şeyler değil hani. Mesela kızgın kumlara yatırıp üzerlerine çok ağır kaya kütleleri koymak, kırbaçla derileri soyulana kadar dövmek, üzerlerine pislik dökmek, hatta mızrakla karınlarını deşmek…
Peygamber ‘’ Size ne oluyor ki şikayet ediyorsunuz? Siz İsa Aleyhisselamın ümmetinin çektiği sıkıntıları görseydiniz size yapılanlara çok şükür derdiniz’’ Diye cevap veriyor. Yani İsa Peygamberin ümmeti daha da fazlasını yaşamış. Mesela aslanların önüne atılmak, yağlı kazıklara oturtulmak, diri diri derilerinin yüzülmesi, ateşe atılmak vs…
Evet Seher Çağla Demir ! Kağızmanlı hemşerim.
Şimdi senin yerine kendimi koyarak soruyorum kendi kendime.
Kendim dahil otuz yedi insanın canına kıymak için işte böyle Hz. İsa’nın ümmetine yapılan bir işkenceye tâbi tutulmam gerekir ki ‘’ Ulan böyle yaşamaktansa öleyim daha iyi. Ölürken de beraberimde bana bu işkenceleri yapanlardan bir kaç kişiyi öldüreyim bari de ölümüm bir işe yarasın’’ Diye düşünüyorum.
İyi de, ben de Kağızmanlıyım ve ne bana, ne babama, ne dedeme, ne dedemin dedesine böyle bir işkence yapılmamış. Hatta bak sana ilginç bir şey söyleyeceğim: Bilirsin belki: Celali Aşireti…Kağızman’da da kolları olan bir Kürt aşiretidir. Hah. İşte ben de o aşirettenmişim. Bizim aşiretimizin bir kısmı Osmanlılar döneminde Osmanlı’ya çok isyan etmişler. Bir kısmı da II. Abdülhamit zamanında Hamidiye alaylarına katılıp Ermenilerin canına okumuşlar. Yani anlayacağın bırak bu devletin bize işkence yapmasını, tam tersine isyan etmişiz, affetmiş, isyan etmişiz affetmiş, bize toprak vermiş. Hatta benim dedem Kağızman’ın en zengin ağalarından imiş zamanında ki adına éli Eyüb derlermiş. Bilmem bilir misin. Kağızman’da Aluşluk denilen yer hep bizimmiş. Senelerce amcalarım kayısı yetiştirip sattılar orada. Geçimleri ondandı. Lakin rahmetli amcam bir ara MHP ilçe başkanlığına aday oldu ama bildiğim kadarıyla kazanamadı. Yani öyle bir işkence, baskı, zulüm filan görmedik. Atalarımdan hiç birisi ‘’Türkler bize bok yedirdi’’ Diye bir şey anlatmadı senin yoldaşların gibi.
Biliyorum..Şimdi bana ‘’ Koçgiri Jenosidi, Ağrı Jenosidi, Dersim Jenosidi, Zilan Deresi Jenosidi ne peki?’’ Diyeceksin. Hatta belki ‘’Şeyh Said Jenosidi’’ Bile diyeceksin. Çünkü seni bir ölüm makinesi haline getirenler beynine hep bunları pompaladılar. Hatta öylesine pompaladılar ki aslında Ermenileri daha çok Kürtler katlettiği halde bu gün Ermeni tehcirine bile jenosid, yani soykırım diye ağlamayı da öğrettiler sana.
Yani bu gün senin bir bombayla hem kendini hem de bunca insanı öldürmenin en önemli sebebi Türklerin Kürtlere ve Ermenilere uyguladıkları soykırım(!)
Peki o zaman gel bu soykırımcılardan(!) Birine bakalım . Benim Koçgiri İsyanı, senin Koçgiri Jenosidi dediğin başkaldırıyı ortadan kaldıran biri: Topal Osman ( Bu arada ben de topalım) Bir Laz yani…İyi de yıllar sonra bir başka Laz olan benim anne tarafından dedem Hacı Cafer, kızı Fatma’yı nasıl olmuş da bir Celali Kürt’ü olan Babam Kamil’e vermiş? Bir diğer kızı Asiye’yi nasıl olmuş da bir başka Kürt olan Diyarbakırlı İhsan’a vermiş?
Yine senin yerine koyuyorum kendimi. Evet..Sami Biberoğulları ( Kağızma’da soyadı Biber olan herkes benim akrabamdır.) olarak belki sıkıntı yaşamadım ama diyelim ki Sami değil deSeher’im. Kendimi Türk olarak görmüyorum ve Türklerin bana çok ama çok zulüm yaptıklarını düşünüyorum. ( Bana olmasa da benim gibi Kürt olanlara.)
Düşünmeye çalışıyorum, düşünemiyorum: Ağabeyin Tekirdağ’da( Marmara Ereğlisi) oturuyor. Ablan Ankara’da, sen Balıkesir Üniversitesi öğrencisisin. Bu gün Doğu ve Güneydoğu’ya görevli gidecek olan bir Türk, büyük endişe ve korkularla giderken sen ve ailen Türkiye’nin her tarafında rahat rahat ikamet edebiliyorsun. Ben kendim olarak düşünüyorum: Kağızmanlı biri olarak Memleketin doğusunda da batısında da tam 33 sene öğretmenlik yapmışım. Devlet bana ‘’Sen Kürt asıllısın, marabalıktan başka bir şey yapamazsın’’ Dememiş. Sana da öyle… ‘’ Benim üniversitemde okuyamazsın’’ Dememiş. ‘’ Kardeşim ! Madem Kürtsün git memleketinde yaşa, ne işin var İstanbul’da, Tekirdağ’da, Ankara’da’’ Dememiş.
Neyse…Yine de diyelim ki devlet bana iyi davrandı. Çünkü ben sizlerin tabiriyle asimile olmuş bir Kürt’üm. Öyle ya anne tarafından da Laz’ım ne de olsa? Bana sorarsan ne Kürt’üm, ne Laz, Türk oğlu Türk’üm ya o kısma girmeyelim zira anlayamazsın… Diyelim ki sen benim gibi asimile olmadın(!)O yüzden de seni sevmediler ve sana ya da diğer Kürt vatandaşlara bu ülkede çok kötü davrandılar. Hatta öyle ki yukarıda bahsettiğim Hz. Muhammed’in, Hz. İsa’nın ümmetinin yaşadıkları baskı ve zulüm gibi bir durumla karşı karşıyaydınız. Bu yüzden de ‘’ Böyle yaşamaktansa öleyim, ölürken de öldüreyim’’ Dedin aynen arkadaşın Kader Saklı’nın dediği gibi…O da demiş ki ‘’Ölmemizi mi istiyorsunuz yok öyle artık sadece biz ölmeyiz sizide yanımızda götürürüz.’’ Ve devam etmiş: ‘’ Seni başkan yaptırmayacağız.’’
Şimdi senin yerine koyayım kendimi: İçinde bomba dolu bir araçla dalıyorum halkın içine. Kendimi öldüreceğim ama aynı zamanda bana ve halkıma bunca zulüm yapmış olanları da öldüreceğim. Böylece aynı zamanda ‘’ Seni başkan yaptırmayacağız’’ Dediğimiz zâtın başkan olmasının da önüne geçeceğim.
Ben olsam hangi durumda olursam olayım bir kaç saniye düşünürdüm: Bomba yüklü bir araçla durakta otobüs bekleyen insanların içine dalıyorum. ‘’Ya Ankara’da ikamet eden ablam da o kalabalığın arasındaysa? Amaaannn boşver. O da asimile olmuş bir Türk. Geberse de olur.’’ Diyorum ve düşünmeye devam ediyorum o bir kaç saniye içinde ‘’ Bir sürü insan öldüreceğim. Ya öldürdüğüm insanlar içinde de ‘’ Seni başkan yaptırmayacağız’’Diyenler varsa? Öldüreceğim insanlar içinde -uğruna ölümü göze aldığım- Kürtler varsa? Bu gün artık Türkiye’nin her yerinde gündüz külahlı, gece silahlı bir sürü pkk lı veya en azından sempatizanı var. Öldüreceğim insanlar arasında da onlardan varsa? Hani öldüreceklerimin sadece ve sadece insan olmalarını hiç umursamıyorum ama madem ki bir dava uğruna öleceğim o halde davama zarar vermeyecek bir eylem yapmalıyım ama gel gör ki bir sürü insan öldüreceğim ama kaçının Türk, kaçının Kürt, kaçının Ermeni, Rum, ya da Ankara’da yaşayan yabancı uyruklu insan olduğunu, turist mi, yerli mi olduğunu bilmiyorum. Benim davama en küçük bir zararı bile dokunmamış ve dokunamayacak olan bebekleri, çocukları öldüreceğim…
Yok…Görüyorsun işte ne kadar empati yapayım desem de olmuyor. Bir türlü senin yerine koyamıyorum kendimi.
1979 da ‘’Halkın Kurtuluşu’’ Diyenlerden öldüresiye bir dayak yemiştim. Biraz iyileşince karakola gittim ifade vermek için. Karakolda Pol- Derli bir polis…Sen şimdi Pol-Der, Pol - Biri de bilmezsin. ‘’O zamanlar sizden olan polisler Pol-Derli, bizden olan polisler Pol-Birliydi’’ İşte o Pol-Derlilerden olan polis ‘’ Niçin geldin ki?’’ Diyerek benimle dalga geçtiğinde o anda elimde bir el bombası olsaydı pimini çekerdim. Ama hiç bir zaman aklıma Manavgat Köprüsünün üzerine çıkıp bir bomba patlatmak, üzerinden kim geçerse geçsin havaya uçurmak geçmedi. ( Manavgat’ta yaşıyordum o yıllarda.) Manavgatlıların ya da o köprü üzerindeki turistlerin hiç bir suçu günahı yoktu çünkü.
Seher Çağla Demir ! Kağızmanlı hemşerim !
Aynı nüfus kütüğüne bağlı birinin sana yazdığı bu mektuptan -bir şekilde- haberin olursa şunu bilmeni isterim: Baban ‘’ Öyle bir kızım yok’’ Dedi arkandan. Ağabeyin ‘’ Ona zerre kadar üzülmüyorum, öldürdüğü otuz yedi insana üzülüyorum. Ben bu vatan ve ay yıldızlı bayrak için her zaman seve seve canımı vermeye hazırım.’’ Dedi. Ablan ‘’ Onu bu hale getirenlere lanet olsun. Bizim pkk ile işimiz olmaz. Lanet olsun pkk ya’’ Dedi. O halde neye yaradı Seher ha? Neye yaradı eylemin? Neye yaradı kendini öldürmen? Kendinle beraber otuz yedi insanı öldürmen?
Yüreğimize korku mu saldınız? Bu mu oldu kazancınız?
Bu gün kardeşimle konuştum telefonda ve takıldım ona ‘’ Ne oldu yahu kaç gündür arayıp sormuyorsun, yoksa terör korkusundan dışarı çıkamadın mı?’’ Dedim. Bir küçüğüm olan diğer kardeşime gittiğini söyledi. Yani İstanbul’un Avrupa yakasına geçmiş. Şakadan sordum yine ‘’ Ulan korkmadın mı? Ya vapuru havaya uçursalardı?’’ Verdiği cevap aynen şöyle ‘’ Kaderde bir bomba ile ölmek varsa evde otururken de o bomba gelir beni bulur. Ölüm, öyle ya da böyle bir gün, bir şekilde nasılsa gelip bulacak bizleri, o halde niçin yapmayı istediğim şeyleri erteleyeyim ki?’’
İşte böyle Seher…Gördüğün gibi korktuğumuz filan da yok. Yarın Kadıköy’e ineceğim mesela. Dostlarının haberi olsun. Başkalarıyla karıştırmasınlar diye iki de fotoğraf koyuyorum kendime ait.
Bu ülkeyi sizin gibi hainlerin Kurtuluş Savaşı başlarından beri çıkarttığı şu kadar isyan nasıl ki yıkamadıysa, diz çöktüremediyse siz de yıkamayacak ve bu ülkeye diz çöktüremeyeceksiniz.
Sırasıyla yazıyorum: ( Sadece Kürt Ayaklanmaları ve sadece 1919 yılı sonrası… )
1- Ali Batı ayaklanması (11 Mayıs-18 Ağustos 1919 )
2- Şeyh Eşref ayaklanmaları 24 Aralık 1919
3-Milli Aşireti ayaklanması (1 Haziran-8 Eylül 1920)
4-Cemil Çeto ayaklanması: (20 Mayıs-7 Haziran 1920):
5-Koçgiri İsyanı: ( Kasım 1920-Haziran 1921)
6- Şeyh Said İsyanı ( Şubat - Nisan 1925)
7-Raçkotan ve Raman isyanı 1925
8- 1.Ağrı Ayaklanması (16 Mayıs 1926’da)
9- Koçuşağı ayaklanması (7 Eylül 1926 - 30 Kasım 1926)
10- İkinci Ağrı İsyanı: (13 Eylül 1927 )
11- Mutki ayaklanması 1927-1928
12-Asi Resul Ayaklanması 1929
13- 3. Ağrı ayaklanması 1930
14-Savur İsyanı (26 Mayıs-9 Haziran 1930)
15- Zilan İsyanı: 1930
16- Oramar Ayaklanması 1930
17- Dersim ayaklanması: 1937-1938
Bu kadar çok ayaklanmaya rağmen bu ülkede Türk ve Kürt’ün kardeşliğini bozmaya, et ile tırnağı birbirinden ayırmaya nasıl ki kimsenin gücü yetmediyse sizin de gücünüz yetmeyecektir.
İyi ki de senin yerinde değilim. Ne kadar empati yapmaya kalkarsam kalkayım senin yerinde olamıyorum ve hem sana hem de seninle aynı yolun yolcusu olanlara son olarak diyorum ki:
‘’ Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebed payidar kalacaktır.’’
Ma hûn dizanin?
Anlaşıldı mı?
YORUMLAR
‘’ Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebed payidar kalacaktır.’’İnşallah diyorum.
Ve korkuyorum ki T.C' ne Pkk lı hainleinr gücü yetmez ancak örümcek kafalı iritcalılar içten içe altını oyuyorlar. Asıl tehlike budur.
Akmetin tarafından 3/28/2016 2:39:47 PM zamanında düzenlenmiştir.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
mahallede tandır ekmeği pişiren yüzünde sadece gözlerini görebildiğim son derece mütedeyyin konuşunca sesini yükseltmeyen tesbihi kolunda bilezik her sözünün başında Bismillah olan edep terbiye timsali kürt teyzelerim
sizi kim çarşının ortasında pankart taşıyacak kadar benliğinizden sıyırabildi
evladınızın en ufak yaramazlığında Kuro aybe deyip kolundan çektiğiniz evladınıza şimdi nasıl oluyorda
eline silah verip onu koruması rahat gezebilmesi için canını ortaya koyan müslüman kardeşini vur diyebiliyorsunuz
yaşlı engelli çocuk maaşlarından fazlasıyla yararlanıp hangi akla hizmet edip bunları sağlayan devletinizin askerine kurşun yağdırabiliyorsunuz
O OLMAZSA SİZ HİÇ OLAMAZSINIZ
sizi büyük bir iştahla parçalanmamızı isteyen gözü bu nadide vatanımızın her türlü zenginliğinde olan aç eli kanlı o kadar çok düşmanınız var ki
O asker olmazsa sizi kim koruyabilir?
bindiğiniz dalı kesmek buna derler
ne zaman farkına varacaksınız
kullanılıyorsunuz
şimdi sizi pohpohlayıp sırtınızı sıvazlayıp kendi kardeşlerinizi vurun diyenler
siz birbirinizi vurmakla uğraşırken onlar sizin yokluğunuzda vatanınızı şekillendirmekle uğraşacaklardır
UYANIN
kendinize gelin
bir müslümanı öldürmek bütün müslümanları öldürmekle eşdeğerdir
dinimiz böyle söylüyor
bu oyun senelerdir sürdürülen aşina olduğumuz bir oyundur
zira çevremizdeki komşularımız bunu birebir yaşıyor
onların durumuna düşmemek bu oyuna gelmemek için daha geç olmadan
mutlu olduğumuz günlere geri dönelim
ALLAH BİZİMLE BERABERDİR
Sami hocaya bu yazısından dolayı tebrik eder başarılarının devamını diliyorum
sami biberoğulları
Bu yazıya yapılan tüm yorumlar elbette ki birbirinden değerli ve önemlidir ama senin yorumun hepsinden çok çok daha anlamlı ve önemi oldu.
Çünkü senin sesin birebir o toprakların, o insanların sesi.
Allah razı olsun.
Selam ve sevgilerimle.
Kimler empati kurmaya çalışmadı ki ? Tabii ben de empati kurmak için uğraştım fakat dediğiniz gibi bu ve bunun gibilerin düşüncelerini kabullenmenin imkanı yok. Profil fotoğrafıma bakıp "Sen mi empati kuracaksın onlarla?" diyenler olacaktır. Ama emin olsunlar ki biz onlardan daha hassasız bu konularda.
Mesela biz kimseye "Burası Türk vatanı, başka hiçbir ırkın yaşamaya hakkı yok" demiyoruz fakat onlar "burası kürdistan, TC askeri istemiyoruz" diyorlar. Kim kimi nereden kovuyor meselesine girmeyeceğim. Açık olan bir şey var ki, biz bu vatanıda, bu vatanın insanını da onlardan kat kat daha fazla seviyoruz. Bizden birilerinin güneydoğuya gidip kendini patlattığı haberi çıkmadı bunun için.
Vatanını sevip herkesin sevgisini kazanacağına, ekmeğini yediği vatanının evlatlarını katleden bir kişiyi anlamak elbette zordur; anlamamak en iyisi. Yarın biri daha ezilmiş halk zırvalamasının peşine takılıp yine insanları katledebilir. Kendisini de öldürerek kurtulduğunu da sanabilir. Fakat o katliamda hayatını kaybeden doğmamış 6.5 aylık çocuk da dahil, tüm vicdan sahibinin elleri bunun ve türevlerinin yakasında olacaktır; işte bundan kaçamayacaklar.
sami biberoğulları
Bu ülkenin doğu ve güneydoğusu ne kadar ezilmişse diğer yönleri de o kadar ezilmiştir. Bu ülkenin batısı ne kadar müreffehse doğusu da o kadar müreffehtir. Ne ezilimişlik sadece doğu ve güneydoğuya has bir durumdur ne de refah içinde yüzme sadece batıya has bir durum.
Çooook eskilerde kalan hikayeler onlar. İnsan gibi yaşamak isteyen herkese bu topraklarda yer var.
Selam ve sevgilerimle.
Hocam anlayana sivri sinek saz anlamayana davul zurna az O kürtçülük davası güdenlerin asıl derdinin kürt olmadığı aşikar Çok daha farklı amaçlar uğruna bunu yapıyorlar Onlar için insan diye birşey yok sadece ve sadece kendi idolojilerini halka dayatmak var Masum insanlar ölüyormuş bebekler ölüyormuş hiçmi hiç farketmiyor onun için ne yazılırsa yazılsın anlamayacaklardır emeğinize sağlık saygılarımla
sami biberoğulları
Bir sürü palavra ile çıktılar Kürtlerin karşısına. Bu palavralardan biri de güya ana dildi. Peki niçin mitinglerinde, hatta en son Nevruz konuşmalarında bile hep Türkçe konuşuyorlar?
Dediğin gibi amaçları üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek.
Selam ve sevgilerimle.
Dayın da eşek değil ya anlar elbette demiş?Mutlaka anlayan anlar anlamayanlara da anlatmak lazım.
Ama bu ülke de o kadar çok satılmış var ki hangi birine anlatasın?
Sen yine de anlatmaya,embati kurmaya devam et.okuyan ve anlayan mutlaka bulunur.
Selam ve sevgilerimle ...
sami biberoğulları
Bir öğretmen olarak bizim vazifemiz anlatmak..Ta ki birileri anlayana kadar...
Selam ve sevgilerimle.
Değerli hocam, 'aydın namusu'na örnek gösterilebilecek bir yazıyla emsalsiz bir katkı yaptınız memleket kültürüne...
Varolasınız...
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Ben yazı yazan arkadaşları okurken kim yazmış diye bakmadan okurum.Sizin yazılarınıza da bazen tesadüf etmişimdir. Beğenmediğimde susmuş beğendiğim yazınıza da mutlaka yorum yapmışımdır.
Ama bu yazınız gerçekten güzel olmuş.. Alkışlıyorum siz.
Tebrikler ve saygılar.
sami biberoğulları
Çok çok teşekkür ederim.
Yalnız bir ricada bulunacağım. Beğenmediğin yazılarımı da eleştir lütfen. Eleştir ki daha doğru yazayım.
İnan bana pek çok yazımda değerli dostların eleştirileri ile pek çok düzeltme yapmışımdır. Hatta kendi yazıma tekzip yazısı yazdığım bile olmuştur. Lütfen beğenmediğin hususları eleştir.
Selam ve sevgilerimle.
Ayvazım Deniz
denerim saygılar.
sami biberoğulları
Gidişattan üzgün ve tedirginiz ama korkmayacağız.. En azından bunu hissettirmeyeceğiz.
Selam ve sevgilerimle
Yüreğinize sağlık hocam.Çok etkileyici,sonuna kadar okudum ve en küçük bir katılmadığım husus kalmadı yazınızın hiç bir yerine.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Oldukça duygusal ve etkileyici bir yazı olmuş.
Masum insanlarımızı katleden bir teröriste de acıdım valla.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Ayakta alkışlıyorum Sami hocam.
Umarım; Seher ve Seher gibi düşünenler yazınızı okurda, azda olsa düşünüp ders çıkarabilirler.
Saygılar selamlar olsun
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle
O kadar da haklısın ki Sami Ağabey anlatmaya kalksam uzuuun uzun olacak.
Harika bir yazı okudum haftanın başında.
Yüreğine sağlık.
Selam, Saygı ve Dualarımla.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
MA HÛN ZANİN'e sivrisinek saz, MA HÛN NİZANİN'e davul zurna gene az.Pek kürtce bilmem ama attım işte tuttu mu tutmadı mı bilmiyorum.
Tebrikler hocam ,yazınız günün vahamiyetini ziyadesiyle yansıtıyor.
Her salkımda çürük üzümler olduğu gibi kürt kardeşlerimizin içinde de nesebi bozuk olanlar vardır ve olacaktır da.
İran Irakla sekiz sene savaştı,ikisinede silah satan aynı neokonlardı.SÜNNİ,Şİİ diye bir şey yoktur.ALLAH (siz müslümanlar) diye hitap eder,herhangi bir etnik kökenden bahsetmemiştir.
selam ve dua ile..
sami biberoğulları
Ben aslında hiç Kürtçe bilmem. O bakımdan da doğru mu yazmışsın, yanlış mı bilmiyorum.))))))
Selam ve sevgilerle.
Siz Atatürk'ün sözüyle bitirdiginiz için bu güzel ve uzun okunasi anlatimi, ben de Atatürk sözüyle baslayayim. Siz zaten emekli oldugunuz mesleginiz geregi, bu söz için yillarinizi vermissiniz anladigim kadariyla. O söz esas savasin cehalete karsi yapilmasi gereken savas'i belirttigi söz.
Simdi isim kullansam üye bana kizar, fakat ne kadar cahil insanlarimiz var, gerçekten çok fazla.
Cehalet zaten öyle tek kelimeyle kategorize edilmekle bas edilecek bir kavram da degil, çünkü mahiyetleri var, dereceleri, kademeleri var, o da ayri konu galiba.
Benim fakat'im sizin attiginiz baslik ve dahi yaziyi da bitirirken kullandiginiz yabanci bir dildeki sözcükler.
Sami beg hocam ben kürtçe üstüne, standart bir Türk'ün bilebileceginden çok daha fazla bilgiye sahibim.
Çünkü cidden belli basli merak ettigim hususlari arastirdim.
En güney'in kürtçesi ibranice'ye çikar diyen kürt dilbilimciler dahi duydum :) yani tabiki siz onlari ne kadar etimolog filolog varsa baska akademik bilimsel brans isimleri onlardan saymiyorsaniz, ben de evet saymadim. Kürtçe lehçeleri, barindirdiklari kök kelimeler, yabanci dilden kürtçeye girmis kürtçelestirilmis kelimeler vs vs gibi merak ettigim çesitli seyleri ögrenmeye calistim kendimce, hiç tarafli olup bir bilgiye ulasmaya çalismam, çünkü herhangi bir mevzuya objektif yaklasmadigim anda saglikli bir sonuca ulasamayacagim muhakkaktir, bunu sizde ögretmen olarak onaylarsiniz. Osmanli'yi ögrenmen isteyen birine, uzunçarsili'yi oku yeter, Köprülü oku yeter, faruk Súmer oku yeter demezsiniz elbette farkli kaynaklardan beslenme geregini ifade edersiniz.
Kürtçe içinde ne kadar Türkçeden kelime girmiste olsa, veyahutta kürtçeden Túrkçeye ne kadar kelime girmis olsa da, bugün kürtçe bir Türk için anlasilir bir dil degildir.
Bence iki dilli tek devlet olunmaz, olunsa da uzun vadede öyle kalinmaz.
Amerika nasil oluyor derseniz, size bir amerika tarifi ve portresi anlatirim, ki benden de iyi biliyorsunuzdur belki bazi seyleri, inanin birdaha amerika demezsiniz galiba.
Geriye'de dünyada neresi var çok dilli, isviçre var, yine size bir isviçre portresi çikaririm isviçre'nin i harfinden dahi ar edersiniz, ki zaten devletlikleri dahi tartisilir, varliklari herseyleri tartisilir ayri konu...
Belçika var, hah Belçika güzel bir örnek, hem benim hepsinden de çok çok çok daha iyi bildigim, çünkü benim konustugum Hollandaca ile flemenkçe zaten ayni dil sonuçta. Bu Belçika AB'nin baskenti, öyle Brüksel AB'nin baskenti. Bu Brüksel'in içinden bir cadde geçer Sami beg hocam, inanir misiniz caddenin sag tarafi fransiz, sol tarafi flemenk'tir. Evet gayri ihtiyar'i bir resm'i hudut sayilir.
1800 baslarinda siz tarihçisiniz bilirsiniz ki, Napolyon akrabasi Flemenklerin tamaminin ki buna Hollanda'da dahil sadece Fries dedigimiz Hollandadaki bir ahali dahil degil, Napolyon'un akrabasi kraliyetin basina geçirilmisti. Sonradan ihtilal yapildi, hanedan aile degisti ve bugúnkü modern kraliyet hanedanligina geçildi, bu esnada iste fransizlar korudular bazi etkilerini ki belçika isimli uyduruk devlet türedi bir taraf fransiz, bir taraf flemenk, ha daha bunlarin almanca konusan köyleri de var ve güya kagit üstünde 3 resm'i dilli devletler.
Simdi bu Belçika AB'nin baskentine ev sahipligi yapan Belçika, yillardir bólünmeyi düsünüyor.
Bati Avrupa'da hiçbiryerde góremeyeceginiz, tekrar ediyorum Bati Avrupa'da hiçbir ülkede góremeyeceginiz sekilde, zengin ve fakir arasindaki fark oraninin yúksek olabilmesini Belçika'da görebilirsiniz. Bölge bölge dünyalar kadar farki görebilirsiniz, rezil gettolari da, en lüks herbirseyi de yer yer görúrsúnúz. Yani cografya olarak Bati Avrupa'dadir evet AB'nin dahi baskentidir Brúksel ama bu Belçika'nin hali hal degildir. Tayyip'in piyasaya alttan para pompalatmasi gibi, uzun dayanmaz bu gidisat bunlar iki dilli olduklari için ciddi ciddi bólünmeyi yúzbin defa düsúnmüs, bu konuda açik az, gizli çok górúsmeler yapilip duruyor... yani haberiniz olsun.
velhasili kelam, Túrkçenin 33 ayri lehçesi var, o lehçelerin de birçogu bugün Túrkiye Túrk'ü için ana hatlari ile anlasilamiyor, fakat o örnekti durum bambaska, ona baska zaman gireriz isterseniz, en teferruatli haliyle, diyerek o tarafin parantezini simdilik kapatiyorum, dilediginizde açilabilir.
Benim demem o ki, iki dilli tek devlet olunmaz, siz oraya Ma hun Dizanin yazarsaniz, yarin yeni kürt nesli diyecekki yahu bizim bu kadar milyonlarca nüfusumuz var, 10 milyon hatta 20 milyon olduk, abartirsa 30 milyon olduk der, hayalgücüne göre 40 milyon olduk der, iki dilli tek devlet nasil olacagiz.
Burada suçlu kürtçeyi, ortak bir kúrtçede bu tv kanallari vasitasiyla olusturup, ondan sonra yillarca müzakere bahanesiyle bomba düzeneklerine kadar biliyorduk ama biz müzakere var diye birsey demedik diyip,simdide ne hikmetse bugün Antalya Emniyet'inin yaptigi gibi, apo kelimesini bile söyletmem size, hadi yiyorsa sóyleyin demek, dedirtmek. Daha ne kadar oldu, AKP demedi mi, bundan sonra apo demek suç olmaktan çikti, cumhuriyeti istemiyorum demek suc olmaktan çikti, bundan sonra o sari yesil kirmizi paçavralari sallamak suç olmaktan çikti. Kars-Kagizman kürdü ile Agri'li kúrt birbirini anlamazdi, bazen komsu kóyler dahi birbirini anlamazdi, iste komsu kúrt yerlesim yerlerinin birbirini anlamadigi gúnlerden, bugün biz 4 ülkede búyük kürt milletiyiz denilen gúnlere geldik. Ben 4 dedim ama 5 diyende var, 6 diyende duydum. Çünkü Túrkiye kürtleri, Suriye kürtleri, Irak kúrtleri, Iran kürtleri haricinde, isveç 5. ülkemiz, 6.ülkemiz artik Danimarka dediklerini dahi duyabilirsiniz, ki oralarda Diyarbakirdan daha gúçlüler bazi yerlerde ben söyleyeyim, silah olaraktan paraya kadar, militandan bilmem neye kadar daha gúçlúler en az bir Batman kadar, Sirnak kadar...
Peki nasil oldu bugüne nasil gelindi, iste söyledigim gibi, kúrtleri bu açtiklari TRT-6 ile baslayan süreçte ortak kúrtçede bútünlestirdiler. Yani bu gidisat er geç daha kótü sekilde patlak verecek, çünkü Allah'in varligi birligi ne kadar hak ise, bir devletin de hele ki o devlet böyle zor bir cografyadaki Túrk devleti ise, ve orada ikinci bir dil ciddi núfusu ulasmis bir zümre için hortlatilabilmis, tek çatida bútúnlestirilmis, tabiri caizse manifestosu ile herseyiyle ortaya konulmus ise... film bitmistir. Türk-Kürt birbirini yiyecek, yemek zorundadir. Bu 2016 olmazsa, 2020, 2020 olmazsa 2035 farketmiyor.
fakat benim tanidigim Urfali bir asiretin mensubu olan bir tanidigim var onun bir espirisi var, der ki; Alp bugün bu nesil konusuyor birbiriyle, yani bugún hayatta olan akli basindaki Túrk ve kürt yine konusabiliyor, ortada hatir var katir var bilmem ne baglari var. Fakat dedi, yarin yeni gelecek nesiller hiç óyle olmayacak, onlar hatir ney katir ney takmayacaklar dedi, çünkü o ortak bagi olusturan hicbirseyi de birlikte paylasmamis, yasamamis ve dolayisiyla görmediler dedi, górmedikleri seyi nasil olustursunlar. Direk kavga olacak dedi. Tamamen katiliyorum o pkk sempatizani sayilabilecek Urfa'linin analizine.
iste size de kahve alip geleyim dedigim, aslinda özet geçtigim, çok daha kapsamli bu mevzu, siz bunca olumlu iken, ben kadar Túrk iken ya da olabiliyorken, siz dahi eger kúrtçeyi oraya yaziyorsaniz, sizden 1 sonraki nesli, 1 sonraki nesil saglam ise, iki sonraki nesilde film kopacaktir.
Ben bunlari yazmak istedim, kimse okumasa dahi, sizin makaleniz altinda oldugu için siz okuyacak, beni anlayacaksinizdir diye düsúnüyorum. yazim hatalarini yazdigim bu geç vakte verin.
Saygilarimla,
Sezai KAYA DeliGarip
Sami Ağabeyin yazısından sonra okudum ve o yazı kadar da senin bu yorumun ilgimi çekti. Ağabeyin yazısı ne kadar doğruysa senin de tespitlerin o kadar gerçekçi.Bizlere dayatılan şimdilik günü geçiştiren uygulamalar, bende inanıyorum ki ileride ''Belki göremeyiz'' gelecek olan Neslimizin başına çok dertler açacaktır.İnşallah u Teala olmaz da!!!
Eğer bizler uyanık olup ta bunların karşısında dik duramazsak yandığımızın resmidir. O kadar da zalimce ve aptalca dayatılıyor ki bu dil meselesi anlamak mümkün değil. Ulan ahmak kafalılar diyelim ki dil kabul edildi ve uygulandı. Kürt bir kardeşim de o okullarda okudu ve Polis oldu!!! Olur ya ... Tayin oldu da Bursaya geldi! Ben Kürtçe bilmem o da Türkçe nasıl anlaşacağız o görevliyle. Yanımızda bir de tercümanmı bulunduracağız. İki bayrak istiyorlar birde... Allah u Teala sizleri kahreylesin Ulan domuz soylular.Akıl olsa bunları nasıl ister bir düşünen!! Düşünmüyorlarda, işleri ve yaptıkları tamamen Ülkeyi bölmek.
Neyse kardeşim Aslında biz Türkler olarak hatalıyız. Çünki Fethettiğimiz yerlerde Asimilasyon uygulamadık.İnsanca yaşasınlar dedik ya onun acılarını şimdi bizler çekiyoruz.
Seni Allah u Tealaya Emanet ederken hayırlı bir hafta geçirmeni diliyorum.
Selam ve Dualarımla.
sami biberoğulları
Öncelikle yazıma değer verip bu kadar uzun bir yorum yazdığın için çok çok teşekkür ediyorum.
Cevaba geçmeden önce hemen belirteyim: Ben Kürtçe bilmem. Hatta sen araştıma filan yaptığın için sanırım benden bin kat daha fazla bilirsin Kürtçeyi.
Bizim evimizde olsun, amcalarımın evlerinde olsun hiç Kürtçe kullanılmadı. Lakin babam da, halalarım ve amcalarım da Kürtçeyi çok iyi bilirlerdi.
Kürtçe bir dil midir yoksa lehçe midir hiç mi hiç merak etmedim bu güne kadar. Ancak gerçek olan bir şey var: Her ne kadar Kars'ın Kürdü Malatya Kürdünün konuştuğu Kürtçeyi anlamasa da neticede böyle bir olgu var. Yani ülkemizde bazı insanlarımız Türkçede ilk kullandığımız kelime olan baba değil de bavi kelimesini kullanıyorlar doğduktan kısa bir süre sonra. Bu gün belki çok çok azaldı ama yine de Türkçeyi hiç bilmeyen insanlar var. İşte onlar dahi anlasın diye başlığa Google translate den bakarak ''Ma hûn dizanin?'' Cümlesini ekledim.
Bir başka gerçek daha var: Mesela Osmanlıca. Aslında böyle bir dil de yoktur ama gel gör ki Fatih Sultan Mehmet döneminden başlayarak çok yakın tarihlere kadar kullanılmış. Bu gün Atatürk'ün Gençliğe hitabının orijinalini bile anlamıyoruz bu dil yüzünden.
Evet Osmanlıca diye bir dil yok ama Osmanlı diye bir gerçek var. 20 Milyon kilometre kare toprağa dağılmış bir coğrafyada ana dilleri Ermenicei Rumca, Sırpça, Hırvatça , İbranice vesaire olan bir sürü insan kendi aralarında bu dilleri kullanırken Osmanlı Türkleri ile ve resmi işlerinde aslında bir dil olmayan bu lisanı kullanıyorlar.
Daha sonra bu lisan Osmanlı devletinin yıkılışında etkili oldu mu? Yani Osmanlı Türkü aslında kendisinin lisanı bile olmayan bu dili bir şekilde bu geniş coğrafyada tek yapsaydı, halkını bu dili özel yaşantılarında da kullanmaya zorlasaydı acaba bu gün hâla varlığını devam ettirebilir ve o geniş coğrafyayı elinde tutabilir miydi? Hiç sanmıyorum ama yine de araştırmaya değer.
Bu gün Kürtlerin bütünleşmesini neredeyse tamamen TRT 6 ya bağlamışsın. Yani Kürtçe yayın yapan bir resmi Türk yayın organına. Hemen belirteyim: TRT 6 yı Kürtlerin neredeyse %90 ı seyretmiyor bile. Hatta bu televizyonu Türklerin bir asimile programı olarak görüyorlar.
Bu gün Kürtleri bütünleştiren şey bu anadil mevzuu değildir.
Ya nedir diyecek olursan onu da açıklayayım:
Pkk denen terör örgütünün karşısındaki en büyük engel yine Kürtlerdi aslında. Nasıl mı?
Kürtler aslında ikiye bölünmüş durumdaydı ki hâlen bu bölünmüşlük vardır ( Şimdilerde çok fazla değilse de ) 1- Pkk taraftarı Marksist, Leninist Kürtler 2- Dinine son derece bağlı, hatta bağlılıktan da öte, bizim radikal dediğimiz anlamda fanatik dinci Kürtler.
Bu iki Kürt grubu sürekli mücadele halindeydi. Mesela benim Batman'da görev yaptığım yıllarda Ramanlılar aşireti ( Hizbullahçıydı bu aşiret) Pkk ile amansız bir savaşa girmiş, pek çok pkklıyı öldürdükleri gibi kendileri de pek çok kayıp vermişlerdi pkk karşısında.
Trt nin bir programı vardı: Hatırlamıyorum adını ama sunucusu Ertürk Yöndem idi. O programda pkk nın namazla dalga geçen görüntüleri yayınlanınca Müslüman Kürtler arsında büyük bir nefret uyandı pkk ya karşı.
Peki şimdilerde sen hiç pkk ile dinci gruplar arasında bir savaş haberi duyuyor musun? Hayır. Bir avuç korucu ( Ki Kürtten ziyade Türkmendir çoğu) dışında onlara karşı silah kullanan yok. neden?
Çünkü Selahattin Demirtaşla birlikte pkk taktik değiştirdi. İslam dini ile dalga geçmenin kendilerine taraftar değil nefret kazandırdığı dışarından hatta taaa Pensilvanya'dan birileri tarafından kulağına fısıldanmaya başladı.
Kürtleri en hassas noktalarından vurmaya başladılar. Yani din konusundan. Çok yakın zamana kadar bir Kürdün sağ elinde Kur'an, sol elinde pkk bayrağı görmek mümkün değildi ama yakın zamanda artık camilerde , açık alanlarda bir elinde Kur'an, öteki elinde pkk bayrağı olanlar vaazlara, nasihatlere başladılar.
Bu neye benzedi biliyor musun? Hani Sıffin Savaşında Hz. Ali aslında galip gelmek üzereydi de son anda Amr İbnül As'ın aklıyla Muaviye ordusundaki askerlerin mızraklarına Kur'an sayfaları takılmıştı ya. Hani Hz. Ali'nin askerleri '' Biz Kur'ana kılıç çekemeyiz'' Demişlerdi ya, işte aynen öyle de Dindar ve dinci Kürtler de '' Biz Kur'ana kılıç çekemeyiz'' Demeye başladıar. Hele hele de Selahattin Demirtaş, Osman Baydemir ve bazı Hdp ileri gelenleri dualar etmeye, ayetlerden misaller vermeye, hatta Müslümanlığın nasıl olması gerektiği hakkında konuşmaya başlayınca Kürtler o tarafa dönmeye başladılar. ( Tabii ki hepsi değil)
Bir de yazdım işte. 1919-1937 yılları arasında 17 isyan var. Bu isyanlar bastırılmış diye Kürt olayı kapandı mı sanıyorsunuz? Ya da 2000 yılında hiç bir terör saldırısı olmadı diye...Bazı şaşkınlar '''2000 yılında pkk bitmişti'' Diyorlar. Biten bir bir şey 2003 yılınada birden bire nasıl hortlar?
Velhasılı kelam. Kürtlerin bu gün dil ekseninde bütünleştiklerini düşünmek bence yanlış. O di, ya da dil olmayan lehçe yüzlerce senedir var. Oysa Kürt isyanları 1806 da başlamış görülüyor.
Selam ve sevgilerimle.
Halit Kesler
Hadi şimdi biz kardeşiz falan filan diyoruz ama sonradan gelen nesil bu gün yaşananlardan ne haberleri olacak.
Diyelim biz yaş itibari ile 30 sene önce yaşadıklarımızla gördüklerimizle,
şimdiki zamanı kıyaslamamız mümkün mü?
Ben İran'a işim icabı çalıştığım zaman farscayıda iyi kötü öğrenmiştim dostlarım sayesinde.Bana bir gün bir gazete küpüründeki resmi gösterdiler.
Resimde islami inkilap dönemi şah Rıza Pehlevi heykelinin boynuna geçirilmiş halata asılıp,devirmek için çekiştirmekte olan insanlar görünüyordu.Evinde misafir olduğum aile,bak halit dediler bu halatın en önündekiler bizdik ve büyük bir hırsla çekiştirip devirdik.Amerika'nın binbir vaatle bize gönderdiği imam Humeyni'ye inanmamız bizim mahvımıza sebep olacağını bilemiyorduk.Daha sonra Irak'lılarda aynı hataya düşüp Amerikan emperyalizimin desiseleri sayesinde Saddam'ın
heykelinin boynuna halat geçirip devirmişlerdi.
Biz devrimden önce namazda kılardık oruçta tutardık fakat sonradan öyle zaman geldi ki,Humeyni'nin zoraki dayatmaları sonucu namazıda orucuda bıraktık.Şah zamanındaki günlerimizi mumla aramaya başladık.
Ben İran'a15 sene gidip gelirdim işim icab.Humeyni'nin ölümünde de oradaydım ve evdeki tvden cenaze merasimini izlemiştim.
Şah'ın devrilmesinde 8 veya 10 yaşında olan bir çocuk 25 30 yaşlarına
geldiğinden,Şah zamanındaki mürehfeh hayatı bilmediği yaşadığı hayata zaten alışmştı,evveli bimiyorlar olmaları tabiidir.Böylece İmam Hümeyni islami devrim gençliği yetiştirdiğini biliyordu ama zamanı gelip
o gençlerin uyanacağını ne bilecekti.
Bu anlattıklarım İran'daki fars olanlar içindi.Orda da bizim kürt kesiminin benzer durumda olan azeriler var.Miili lisan farsca ama azeriler kendi aralarında devamlı azeri türkçesini kullanırlar.
Bizde de 2 kürt bir arada asla türkçe kullanmaz hemen ikinci kanala dalarlar aynı İran'daki azeriler gibi.
Şimdi sizce bu ikinci kanala dalan insanlar için ne kadar dayatma yapabilirsiniz aman ikinci dili kullanmayın diye,bu mümkün mü?
Necmettin Erbakan hoca'nın tesbiti doğrultusunda sizinde değindiğiniz
giibi güneydoğuda bir kürt devleti kurulacak,İran'dada bir türk devleti kurulacak. Kim ne derse desin aman türkle kürt,farsla azİYLEeri kardeştir
safsataları çökecektir.
Yetmişikibuçuk milletin bir araya gelip kurduğu U S A rumuzlu Amerika Birleşik Devletleri biz ve iran'daki bu ikilik yarasını devamlı kaşıyacaktır.
Zaman geldi İranda o gençler uyandı onların deyimiyle (MERG BERG AMRİKA) yani AMERİKA'YA ÖLÜM demeye başladılar.
Ama biz hala burda birbirimizi öldürüyor MERG BERG AMRİKA diyemiyoruz.
İnşallah zaman gelir bizimnde gençlerimiz bir araya gelip bu sözü söyleriz diye umut ediyorum.
Bir yandanda kendi kendim, eskilerin bir deyimiyle Halit senin gördüğün MALİ HÜLYA dan başka bir şey değil diyeceğim.
Kal sağlıcakla, adın ALP ALDATMAZ gibi inşallah tarihde bizi aldatmaz.
Halit Kesler.
Alp Aldatmaz
Azeri dedigin Iran'da 30 bin kadar olan Azeri denilen gerçek bir azinlik var onlar degil anladigim kadariyla, sen oradaki Türkleri kastediyorsun.
Sen demekki tarihi bilmiyorsun, iran sözcügünün mucidi dahi Türkler, iran denilen ülkeyi kuran dahi Türkler, 1200 senedir iran denilen cografyanin agasi da babasi da atasi da hakimi de herseyi de Türkler, Pers (fars) imparatorlugu yikilali kaç asir olmus oku.
Seninle bu konuyu tartismak istemiyorum, hatta Sami beg'e dahi ikinci bir cevap vermedim, saglanan ortak kürtçe'yi yabana atmasina asla katilmiyorum. Çünkü bugünkü terör bir grip salgini gibidir, grip 3 gün súrer siddetli, bilemedin 1 ay. Fakat benim ifade ettigim kürtlere saglanan ortak dilbirligi verem gibidir, vücutta zaten vardir, fakat sonradan yenisi girdiginde, o mikrop faaliyete geçer. Grip'i anlatip verem'i yabana atmak, ki zatürreye çevirir, zatülcenp'e çevirir....
Saygilarimla,
Sami beg hocam, yazinizdaki samimiyet, açikyüreklilik konuyu ele alma sekliniz, diger yorumcularin belirttigi gibi harika. Fakat.... evet benim bir fakat'im var. Bu saatte bir kahve içmezsem o fakat'i anlatamam ben simdi. Bir kahve alayim geleyim.
Halit Kesler
Ben diyorum Çanakkale sen diyorsun yandı boğazımın ağzı.Sana bir dörtlükle cevap vereyim bari:
Belli sende derin ilim irfan var
Dünyada ne varki cehennemde har
Eşek semeri kendine yükte kâr
Bilmediğin taşı fazla sallama.
Saygı çerçevesinde ki hitap şeklim seninkine on çeker,
kaldı ki senin yazılarınıda değerli alim hocam Sami Biberoğulları'na yaptığın yorumlar doğrultusunda okumuştum,seninle sadece iran konusunu değil hiç bir zaman tartışmaya değer katmaz.
Alp Aldatmaz
""Orda da bizim kürt kesiminin benzer durumda olan azeriler var.Miili lisan farsca ama azeriler kendi aralarında devamlı azeri türkçesini kullanırlar.""
Iran'in milli lisani farsça degil. Iran fars devleti de degil. iran'da farslar iktidari ele geçirdiler fakat kurulusu itibari ile de fars degil.
Bugü fars iktidari varken de iran'in milli lisan'i hala farsça olamadi gitti, asla da olamaz. Çünkü baskent Tahran'in dahi %75'i Türk. Bunun yarisi asimile olmaya yüz tutmus, fakat Türklüklerini hatirlatmak 1 senemizi dahi almaz. Kaldi ki, Iran'in Túrkmenistan'a bakan Horasan dedigimiz bólgesinde Türkçe konusulur.
Kuzey ve kuzey batisinda Túrkçe konusulur, çünkü Tebriz'de Erdebil'de arasan da kolayberi fars bulamazsin.
Bu arada mutlu olmussundur umarim, hokkabazlik edepsizlik yaptigin için. Hokkabaz.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Bu aziz millet kurtuluş savaşında kürdi lazı alevisi çerkezi elele omuz omuza
mücadele verdi önemli olan asıl olan Türk olmaktır .
Günün manasına yaraşır mükemmel bir çalışma sami hocam elleriniz dert görmesin
Saygılar selamlar..
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.