- 857 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
Âdem’e Mektuplar-4
(hayallerim)
Uzunca caddeleri, sokakları gezerek,
Dolaştım günler boyu, gördüğümü yazarak.
Geniş düzgün yolların her yanı temizlenmiş,
Bu kadar çok araba bilmem nere gizlenmiş.
Süslenmiş kaldırımlar yayalar yol almakta,
Ne trafikte bir çile, ne yolcular kalmakta.
El ettim bir taksiye biraz dolaşmak için,
Sürücü efendice; Buyurun şöyle geçin.
Dolaştım hayli zaman, güzellikten haz aldım.
Sohbet tatlı gelince pek çok hayale daldım.
Bir sürücü bu kadar ancak güzel olurdu,
Arasaydı cımbızla eskiler zor bulurdu.
Karar verdim inmeye dedim: Müsait yerde,
Gülümseyen gözleri koymaz insanı derde.
Yaklaştıkça surlara hayret içinde kaldım.
Sanki yeni yapılmış bolca resimler aldım.
Merakla bakan gözler izlemekte ilgiyle,
Tarih yazan anıtlar onarılmış bilgiyle.
Her yan sessiz ve sakin parklar insanla dolu,
Doyulmaz ki gezmeye düzen içinde yolu.
Yol aldım eskilere, tarih kokan yapılara,
İtiş kakış olmadan vardım koca kapılara.
Ne kargaşa izledim, ne gürültü, şamata,
İnsanlar dolaşmakta dersin sanki semada.
Dolaştım esnafını huzur içinde yüzler,
Alır hazla selamı sevgiyle bakan gözler.
Yok mu Mısır çarşısı? Ne ararsan bulursun,
Baharat kokusuyla inan ki mest olursun.
Sıra sıra tabela koymuşlar damlarına,
Rengarenk eşyaları asmışlar camlarına.
Okunur camilerde ezanlar huşu ile,
Girilir kapısından aheste koşu ile.
Her birinde farklı ton, farklı mimari desen,
Ayasofya bir başka, Sultan Ahmet’i görsen!
Ne temizlik Allah’ım, bu sadelik ne güzel,
Misk-i amber kokular bu mekânlara özel.
Bu kocaman şehirde büyük camiler boldu,
Sahile doğru indim gönlüm sevinçle doldu.
Eminönü meydan’ı sanki güvercin yeri,
Aç kalmasın diyerek verilir bolca darı.
Yanaşıyor gemiler sularda dans ederek,
Yeşil, mavi denizi birbirine katarak.
Koşturmaca olmadan, kalabalık gelmekte,
Huzur dolu insanlar sessizce yol almakta.
Bir gemiyle boğazı istedim şimdi gezmek,
Vaktim olursa şayet gördüklerimi yazmak.
Dolunca oturaklar sayımız tamam dendi,
Gidişimiz aheste, ikramlar hazla yendi.
Yaslanmışlar kıyıya sıra sıra yalılar,
Yatarlar bu şehirde nice ünlü veliler.
Kıvrılır gider boğaz mevsim olsa da yaz,
Titretmek te insanı kuzeyden gelen ayaz.
Kıyıları bağlayan köprüler dile destan,
Doyulmuyor gezmeye, binmeli yeni baştan.
Tamamlandı yolumuz, Haliç dendiği zaman,
Beyoğlu’na uzandım bu ne zarafet aman!
Gördüm her renkten insan urbasında arması,
Kıyafetler değişik sanki Dünya karması.
Kalmak için bir yerde Taksim’e doğru çıktım,
Yerleştim bir otele balkondan şehre baktım.
İzledim İstanbul’u derinden bir haz aldım,
Sonsuz mutluluk duydum coşku içinde kaldım.
Görülmekte adalar sanki düşler ülkesi,
Öbür yanda köprüler sanki kuşlar ülkesi.
Yansır binlerce ışık boğazın sularına,
Süzülen pek çok gemi benziyor balerine.
Sabah bindim taksiye, şehir dışını sordum,
Sıralanmış yol boyu Fakülteleri gördüm.
Yeşil alanlar geçtim sandım ki şehir bitti,
Başladı fabrikalar aklım başımdan gitti.
Şehirden uzaklara fabrikalar örülmüş,
Temiz kalsın İstanbul diye uygun görülmüş.
Buralarda ulaşım oldukça zordur dedim,
Çalışmakta üç Metro bende binmek istedim.
Düzeni kuranlara nice selamlar olsun,
Gördükçe eserleri kalplere minnet dolsun.
Seslendim sürücüye:’’ Bakırköy’e dönelim,’’
‘’Öncesinde efendi, Yeşilköy’e inelim.’’
İzledim uçakları o kocaman kuşları,
Gurur duydum Ülkemden döküldü gözyaşları.
Sahil başka bir güzel, çiçek dolusu parklar,
Boş kumsallar tertemiz sıra sıra kayıklar.
Dede, torun iç içe, sevgiyle oturmakta,
Neşe içinde garson çayları götürmekte.
Son bulmuştu yolculuk Eminönü’nde durduk,
İçelim bir çay diye çayhaneye oturduk.
İnce nakışlı bardak, tavşankanı çay geldi,
Yayılmakta kokusu tadı damakta kaldı.
Karşıya geçmek için bindim yeni vapura,
Satılır balık ekmek, levrek, lüfer, çipura.
Sıra sıra gemiler Marmara’ya dizilmiş,
Boğazdan geçenlere düzgün rota çizilmiş.
Kadıköy meydanında kalabalık gösteri,
İnsanların elinde liderlerin posteri,
Tam bir düzen içinde konuşmalar izledim,
Taşkınlık şöyle dursun saygı, sevgi gözledim.
Geldim Haydarpaşa’ya karşımda demir yolu,
Bakındım şaşkın şaşkın, her yer yolcuyla dolu!
Kalkıyor İstanbul’dan hızlı tren saat başı,
Gider gelir yolcular aramaz üçü beşi.
Bilet aldım gişeden her yan temiz düzenli,
Çalışanlar çok mutlu gayretli ve özenli.
Kısa süre sonunda tren yerine yaklaştı,
Açıldı kapıları, garda durup bekleşti.
Varıp içine bindim, yandaki camı açtım,
Giderken Ankara’ya ilk kez bu yolu seçtim.
Uzunca öttü düdük eller vedaya kalktı,
Hızlandıkça hızlandı dersin ki şaha kalktı.
Çay içeyim diyerek küçük büfeye vardım,
Gördükçe sadeliği çokça huzura erdim.
Derin sohbete daldık yanımda duran beyle,
O da başladı söze, ‘’Bu ne güzellik böyle.’’
Yol üstünde şehirler gördüm düzen içinde,
Bu raylarda son nokta duydum bitermiş Çin de.
Tatlı bir rehavetle uyku yapalım derken,
Gelmiştik Ankara’ya tahminimden çok erken.
Gördükçe Ankara’yı hayret dolu bakışlar,
Bozkırın ortasında insan eli nakışlar.
Geniş cadde üstünde sıralanmış çok evler,
Uzun yüksek binalar selamda sanki devler.
Ankara’yı görenler başını kaşımakta,
Başkent olma şansını hakkıyla taşımakta.
Akşamın güneşinde şehir garında indim,
Hemen Vardım Ulus’a güzelliğe imrendim.
Tarihi Ankara’nın özelliği korunmuş,
Kaleye giden yollar yeşilliğe bürünmüş.
Yollar temiz bakımlı şehirde sorun yoktu,
Başkentin her yanında geniş alan pek çoktu.
Gece Kızılay’dayım, bu ne sade bir şehir,
Yol boyunca araçlar sanki akan bir nehir.
Sabah oldu dolaştım semtleri birer birer,
Bilge, dürüst başkanla her şey yoluna girer.
Çok değişmiş Ankara, yoksul kimse görmedim.
Fabrikalara baktım daha bir şey sormadım.
Uzun uzun yazmama gerek kalmadı Âdem,
Gördüğüm bana yetti, dahası dalda badem.
Ülkemizi yöneten aklı başında Bey’den,
Gönlüm çok mutlu kaldı, ona verilen reyden.
Ey çağdaş denen Dünya! Devletimden artık ürk.
Yönetiyor nihayet, bu Milleti artık Türk.
……………………………………………………………….
Bu ülkede yaşayan böyle mutlu olmalı,
Açı, toku, zengini bir araya dolmalı.
Böyle huzur içinde yaşamak işte budur,
Eğitilmiş insanlar, bizlerin umududur.
Ülkemin üzerinde hayallerim yeşersin,
Biz görmedik bunları dilerim sen yaşarsın.
Yapacağın zor değil, asla bıkıp usanma,
Böyle güzellikleri hak etmiyorsun sanma.
Kutsaldır tüm insanım, seviyorsa Vatan’ı,
Yad edelim her zaman bu topakta yatanı.
Mehmet Macit
25.08.2009
İzmir
YORUMLAR
Macit hocam Kalemininiz mürekkebi her daim aksın.. Yüreğinze sağlık ancak bu kadar anlatılır. her beyit kendi başına bir şiir.. 5 şi bekliyoruz..
Acizane
Vatanım da ötüyor, ihanet dilli düdük
Etrafına toplanmış, binlerce hain hödük.
****
Bizim; Türk dünyamızda, İslam kandili yanar
Bu duyguyu bilmeyen, insan her yöne kayar
demek geldi içimden..
Saygıalrımla..
mehmetmacit
Yurdumuz aslında çok güzel hele o manevi havası insanı büyüleyen güzellikler insanın ruhunu rahatlatıyor.Abi yurdumuza gittimde secde edeceğim demiştim toprağına indiğimizde ezan okunuyordu .Parkta secde ettim 1ağacın altında gelen giden şaşkınca bakmışlar .Hiç umursamadımdı yeğenimse ablam uzun yıllardır yurt dışında duygulandı diyordu.O ezan sesleri o manevi his insanın kendi yurdunda olması çok hoş.Oysa çok rahatız burda ama insanın doğup büyüdüğü yerleri görmesi orda olması harika.Yurdlarından uzakta olanlarkadar vatan hasreti çekenler olmaz sanırım.okurken sanki adım adım geziyor hissi verdi kutlarım selam ve dua ile kardeşiniz...
mehmetmacit
İnşallah bir gün medeniyeti yakalarız.saygılarımla
bize bu tuprağı Yurt edenlere teşekkürler
yeter artık her şeyden şikayet
şikayet etnmeyi bilmeyenden muhalefet
rüya mı diyecek dedim
cennette görmüş ellaham Mehmet Macit kendini
müreffeğ eyleye hayat Hoc'nın sevenlerini
şükür
teşekkür.
mehmetmacit
saygılarım her daim
Bilsinler artık bu vatan nasıl bu hale geldi,
Sızlatmasınlar dedelerinin kemiklerini...
Tebrik ederim saygılarımla.
mehmetmacit
teşekkür ederim