- 803 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Son vesselam
Issız ormanlarında uzanmış kavak ağaçları
ve pusulasını kaybetmiş bir yabancı asparagaslığı
cam mavisi gözlerin hep hatırlatır bana bir yabancıyı
dallarına tutunup ölümü beklemek en kolayı
ben seni yalnızlığında yaşayıp buram buram hasret kokan tütsü eşliğinde
yanan kalbin için sevdim
sen güzel insan,sen yavaş adımlarla çukurlar açarken kalbimde derin izler mi bırakırsın hep
korkusuz geçen günlerin ardından tüm mevsimlerin en güzel ayında sana rastlardım ben
saatleri durdurup durdurup çarkı sana çevirirdim misali korku olan ben
bir gün duracak zaman tüm uzuvlarım devre dışı kalacak
Mahşer-i Nebi de hesap vereceğim sana hiç sahip olamamış ben
saatler çok derin manalar barındırır içinde
kimine basit bir zaman kavramı gelirken kimine geri sayımı hatırlatır umutsuz vakitlerde
haydi diyip ayağına gidersin de
gelip bozar tüm ayarlarını masum bir körpe
saatler alıp gider umutlarını korkaklıkların da
bir katip gelince doğan güneşin ardından
yalnızca yelkovana küsersin kasvetli bir sonbahar akşamında
batan güneşe dökersin içini
dursun zaman diyip anılarını manalaştırmaya çalışır sessizliğin
tüm yükler sırtına biner kamburun çıkar depreşmiş ruhunda
saatleri durdurursun geriye alıp tüm cefalarını
akrebi sökersin saatin mahsun çarkından
bir tutam çakmak ispirtosunda yakarsın
anlam veremediğin matem kaplar yüreğini
o an ansızın sızım sızım sibirya kurdu misali ısırır kalıplaştırır duygularını mısralar
tüm rediflerin ardından bir uyak çaresizliğinde yaklaşan sabaha günaydın diyip
en yakınına uzak oluverirsin kan götürürken gövdeni
süzülür zülfü siyahı esmesinden ruhunun aynası beşeri kalbin
haydi diyip ayağının tozunu alır dar sokaklar
haydi kedi canını yediğim hoşçakal
oh olsun sana hoyrat kalbim bir daha akıllan da gel
yoksa kırarlar vezin dolu sokaklarda
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.