- 1373 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BÜYÜYEN ÇOCUK
Evgin Atalay
Merhaba
Nerden başlasam ki yazmaya ya da nasıl başlasam? Hani, biri okusa birinin eline geçse bu mektup, bu kız delirmiş diyecek kesin. Ama olsun açıklarsam, anlarlar herhalde.
Birden geldi aklıma sana yazmak. Nasıl heyecanlandım, nasıl heyecanlandım? Hani çocukken, yazın gelmesini iple çekerdik sevdiğimiz meyveler çıkacak diye bu da onun gibi. Bir nevi seni yeniden görme ihtimaline kapıldım. Sen gidince her şey değişti. Artık lastik oynamıyorum. Kör ebe, elim sende, yakan top… Hele hele evcilik hiç… Ağaçlara tırmanmıyorum artık. Oyuncaklarla oynamıyorum.
Huylarım değişti. O zaman kızdığıma şimdi daha ılımlıyım. Yahut " bunda kızacak ne var ki" diyorum. Ağzımın tadı bile değişti. Biber dolmasının sadece kıymasını yerdim şimdi hepsini yiyorum annem çok mutlu oluyor o vakit. Arkadaşlarım değişti, sohbet konuları bile başkalaştı. habire alışkanlıklarım değişip yerine yenileri geçiyor. Yağmur damlalarıyla oynardım hatırlar mısın? Ağzımı açardım onlar da dolardı içine… Hala oynuyorum şişş kimse duymasın! Bir ara büyümekte bayağı direnmiştim. Çizgi film karakterlerinin resimlerinin olduğu eşyalar alıyordum annem kızdı. Tiweet sünger Bob gibi… Ne yapayım onlarla avutmaya çalıştım kendimi.
Bu aralar "nasılsın?" diye sorduklarında "yağmur topluyorum" diyorum. Haklıyım ama bu sessizlik sağır ediyor beni ya da bu gürültü… Ne yana dönsem başa çıkamayacağım şeyler oluyor. Doğrusu hüzünden bahsetmeyeyim diyorum ama sağ olsun hep yanı başımda.
Oğlanlar misket dizerlerdi ben de gidip bozardım ya Fatih ’de kovalar saçlarıma yapışırdı, bu seferde kıyameti koparırdım. Canımı çok acıtırdı ama pislik! İşte o Fatih şimdi de peşimden koşuyor. Beni seviyormuş da, onu almasam canına kıyarmış da falan da filan… Aptal işte, ben hiç o sümüklüyü alır mıyım be? Dünyada tek erkek o kalsa yinede ona varmam. Biz Cengizle seviyoruz birbirimizi. Annemler he dese evleneceğiz… Neymiş efendim parasız pulsuz, çulsuzun tekiymiş. Olsun efendim, benim gözüm parada değil "iki gönül bir olursa samanlık seyran olur" diye boşa dememişler. Bizimkiler tabi bunu görmüyorlar paraya tapmışlar.
Emine sonunda evleniyor düğün kartını getirdi bu gün. Ay çok sevindim. Resmen süründürdü kızın ailesi… Yusuf’un maddi durumu da iyiydi fakat Sünni bir aileye kız vermekten korkuyorlardı. Haklılardı belki de, yaşanmışlık var ortada. Babaannesi kıza hep katliamları örnek veriyormuş; "Sivas da canları diri diri yaktılar, ya daha öncesi Maraş da hamile kadının karnını yarıp doğmamış çocuğu öldürdüler bunlardan biride komşumuzun kızı Hafizeydi. Bir yılın evlisiydi Hafize, beş aylıkta hamileydi. Bunların hepsi niye? Alevi olduğumuzdan… Bak Gülsümün, kızı Sünnilere kaştı dinlemedi kimseyi onlar da red ettiler… Şimdi kızı türbana sokmuşlar yapmadıkları hakaret kalmıyormuş. Aklını başına topla kızım onlardan bize yar olmaz, tamam Yusuf iyi bir çocuk olabilir ama aileden şüpheliyim anne-baba atılmaz ki et tırnaktan ayrılır mı? Gün gelir oda onlar gibi olur, bak demedi deme onlardan bize yar olmaz"
Yusuf, sevdiğinin hasretine dayanamamış evlerine gidip dikilmiş Hıdır Amcanın karşısına "yeter veriyorsanız verin vermiyorsanız biz kaçıyoruz" deyip Emine’yle el ele tutuşmuşlar. Büyüklerde ne kadar kararlı olduklarını görünce "tamam" demişler "Allah mutlu etsin" Sonra teker teker ellerini öpmüşler. Emine’nin babası, "kızımın kılına zarar gelirse vay halinize " demiş.
Oğlanın annesi kapalıymış ama ileri görüşlüymüş "nasıl oluyorsa", başta kapanmayacağını söylemiş Emine "onu öyle kabul ederse" evleneceğini aksi takdirde evlense bile boşanacağını söylemiş. Yusuf, söz vermiş öyle bir şey olmayacağına dair…
Zülfikar dede öldü. çok ağladık mahalledeki çocukları torunlarından ayırmazdı bilirsin. Bizlere şeker meyve dağıtırdı hep. Kocaman bir bahçesi vardı. Orada oynamamıza izin verirdi. Ağaçlarına çok iyi bakardı her yaz ilaçlardı, ölümü bile bu yüzdendi. Kömürlüğünde ağaç ilaçlama tabancasını hazırlarken kalbi tutmuş o da ilaçlı elleriyle kalp hapını ağzına atmış. Sonuç; hastaneye acilen kaldırıldı, tabii ki zehirlenmişti. Bir hafta hastanede kaldı sonra öldü.
Aslında karısıyla kavga etmişmiş de ona öfkesinden intihar etmiş... Yav millet nasıl dedikodu yapacağını şaşırdı. Zülfikar dede karısını çok severdi bir kere Maviş Teyze de onu.
Maviş teyze, otoriter bir kadındı son günlerde de bayağı huysuzlaştı. dedenin ölümünden sonra gelinlerine çok çektirdi. Esas şaşırtıcı yanı buydu kadın sanki öfke çıkarır gibiydi onlardan bence psikolojisi bozulmuştu. Bir gün bakkalda küçük gelini ve torunuyla karşılaştım beni görünce başladı kaynanasından dert yanmaya, "beş dakika ağzı durmuyor her istediği yapılıyor yine de beddua okuyup duruyor. Oğlu sabah erken kalkıp işe gidecek ama geceleri uyuyamaz oldu uykusuzluktan işe hep geç kalıyor…" anlatırken de gözü oğlundaydı. Oğlu bir bisküvi aldı. Hemen dedi" onu sakla babaannen görmesin kızar sonra" düşünsene bir bisküvi aldı diye kızıyor…
Melahat teyze sokaktan taşındı. Avrupa yakasında oturan oğlunun yanına. Evini Ayşe ablaya kiraya verdi. Onunda beş tane çok yaramaz çocuğu var kadın hiç ara vermemiş doğurmuş. Küçük geliyor sanırım o ev taşınırlar yakında.
Bu gece hiç uyuyamadım. Damla gıcığına söyleyeceklerimi düşündüm. ya sinir son zamanlar da acayip ukala olmuş. Burnu havalarda geziyor "salak" indirirler havasını merak etmesin. Yazar olan ben havaya giren o.
Ay öldürecek bu çocuk beni. Kızıyor nedenini niçinini söylemiyor susuyor. Peki, ben nerden bilebilirim niye kızdığını?
Ben yazar oldum bu arada. Öykü yazıyorum. Onlar sayesinde birçok insanla tanıştım. dünyama değişik renkler katıyorlar. Biliyor musun? Öyle ilginç kesişmeler oluyor ki hayatımla... Karakterlerimin yerine koyuyorum kendimi sonra bir bakıyorum o olmuşum. Başkalarının duygularıyla harmanlamayı ve görünürde yok olurken orada var olmayı öğrendim.
"Özlediğin birine özledim yaz gelir demiştin" yazdım hani gelmedin. Gel artık imkânsızlık gibi durma öyle. Seni özlüyorum…
Büyüyen çocuk
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.