Yasemin'den Mektup
Tanrı tanımak istedi beni.
Tanrı önce üzmek, sonra sevindirmek istedi beni.
Tanrı beni sevdi bu gece.
Tanrı yolumu güzelce çizdi.
Duygusallık ne kadar aptalca olursa olsun yine de yaşamak istiyorum son anıma dek. Bir bebek hayal ediyorum, cılız bacaklarımı seviyorum, kuzguni saçlarımdan nefret ediyorum. Biliyorum insanlar sadece kuzguni saçlarımı seviyor, seyrediyor… Seyredilmek bana göre değil. Aslında neyin bana göre olduğunu kestiremiyorum. Tanrı’yı mı yoksa İshak’ı mı sevdiğimi bilmiyorum. Yoksa ikisi de aynı manaya mı geliyor, aynı yere mi çıkıyor? Birini seversem derinden, diğerini de sevmiş olacağım? Birini sevmiyorsam ’diğerini de sevmiyorum’a çıkıyor bu. Dün sabah sadece iki rekât namaz kıldım ve bu akşam bira içmem gerektiğini düşündüm. Tanrı mı yoksa şeytan mı bunu bana düşündürtmüş veya yaptırmıştı? Ben Kuran’ı okuyorum her gün. Biranın haram olduğunu bildiğim halde içiyorum ve utanç dolu bir mutluluk duyuyorum yüreğimde. ’And olsun ki biz insanoğluna taşıyamayacağı yükü yüklemeyiz.’ diyor Kuran. Anlayamıyorum Kuran’ı, kutsal kitabı çözemiyorum... ’Biz insanoğlunun sırtına dağların kabul etmediği, taşıyamayacağı yükü yükledik’ demiyor mu Kuran? Yani insanlar dağlardan daha güçlüye mi geliyor sonuç? Ben bilmiyorum, bilmiyorsam mesul değilimdir… Kolaya kaçmak istediğim için böyle düşündüğümü düşünüyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.