UZAYLI BARBULA (Fotoğraf: Hâlenur Kor)... İstanbul, Maltepe'de bir çiçekçiden
UZAYLI BARBULA
Toprağa oturmuş, şaşkın şaşkın bakan bir uzaylı idi o…
Ayaklarını toprağa gömmüş, kök salmış bir ağaç görüntüsündeydi.
Başındaki yapraklar ve çiçekler güneşin ışıklarından koruyordu kamaşan gözlerini…
Yüzü gri idi. Gri gözleri zor fark ediliyordu. Kulaklarından ve burnundan antenleri sarkıyordu. Şaşkınlık ve korku ile açılmış gözlerindeki hüznü çok kimse fark edemezdi. Onu bir bitki sanıp, saksıya oturtmuşlar, ayaklarını toprağa gömmüşlerdi.
Gelip geçenler hayretle ve ilgi ile bir müddet inceliyor, kimi gülüyor, kimi de bu nasıl bir bitki diye şaşkınlığını dile getiriyordu. Akşam ki yağmur ve fırtınada kökünden sökülmüş ve buralara kadar savrulmuş bir bitki sanıyorlardı.
Ah, antenlerini bir türlü çalıştıramıyordu. Gökyüzündeki gezintisini yaparken, bu kadar uzaklaştığını fark etmemiş, yağmur bulutlarının arasında yolunu kaybetmiş, büyük bir şimşeğin ortasında kalıp, yeryüzüne savrulmuştu. Bir müddet kıpırdayamadan sırtüstü yatmıştı. Gittikçe dağılan bulutların ardından çıkan güneş ışıkları yüzüne vurduğu zaman, vücudu otomatik olarak çevreye uyum sağlamış, etrafındaki bitki örtüsünden başını gölgeleyecek dallar uzamıştı… Ah, bir kıpırdayabilse, antenlerini çalıştırıp, ailesine tehlikedeyim sinyallerini ulaştırabilse ne kadar sevinecekti.
Bir müddet sonra, onu bulan ve hayretle inceleyen çocuklara bakakalmıştı. Çocuklar önce korkuyla, sonra da merakla onu incelemişler, yerden alıp bahçelerine götürmüşlerdi.
Yerinden sökülmüş bir bitki sanarak, onu bir saksıya oturmuşlar, ayaklarını toprağa gömmüşlerdi.
Canlansın diye döktükleri sudan gizlice içmiş, ferahlamıştı. Bir küçük ağaççık gibi kıpırtısız duruyordu.
Çocukların korkusu geçmişken, onları tekrar tedirgin edip, korkutmak istemiyordu. O zaman ona zarar verebilirlerdi.
Çocuklar bu yeni bitkiyi ektikleri saksıyı bahçelerinin en göze çarpan yerine koymuşlardı. İşten eve dönen anne ve babası bu bitkiyi görünce hayretlerini saklayamamışlar, poz poz resmini çekmişlerdi.
Flaşın her patlamasında, gözkapakları olmayan gözleri kamaşıyor, sulanıyordu. O şimşeğe kapılmadan önce simsiyah olan gözleri, ve pembe olan teni nasıl da grileşmişti. İyi ki, o çiçekleri ve yaprakları başında taşıyordu. Bu sayede sulanıyor, bağlı olduğu yerde beslenebiliyordu. Kurumasından korktukları için ihtimamla bakıyorlardı. Çocuklar ona bir de isim takmışlardı. Uzaylıya benzettikleri için ona ‘Ufocan’ diyorlardı. Zamanla bu isme alıştı. Ona gitgide daha çok bağlanan ev halkını, o da sevdi. Yalnız arada kendi gezegenini, gökyüzünü özlüyor, kardeşlerini, ailesini düşünüyor, gri gözleri kızarıyor, yaşlarla doluyordu.
Bir gün antenlerinde bir kıpırtı hissetti, bir sinyal alıyor gibiydi. Evet, evet, kısık bir ‘bip bip’ sesi geldi kulağına. Sonra annesinin sesini duydu: ‘Barbula, neredesin yavrum, ne olur yerini söyle hayatta isen’
Çok meraktayım, ne olur haydi…’ diye ağlıyordu. Demek antenlerindeki sinyal alma özelliği düzelmişti. Heyecan içinde usulca cevap verdi. Sesinin duyulmasından korkuyordu. Başına gelenleri anlattı annesine. Bu sesi duyan annesi, aldığı sinyallerle onun nerede olduğunu hemen kaydetti. On dakika sonra evin penceresindeydiler… Derhal ışınlanıp, gelmişlerdi kilometrelerce uzaklıktaki yere.
Barbula’yı, orada, ayakları toprağa gömülü, başında çiçeklerle gördükleri zaman hem sevindiler, hem de üzüldüler… Ama onun bakışlarındaki mutluluğu farkettiler. Yalnız ailesini görmekten kaynaklanmıyordu bu mutluluk. Ona sevgi ile bakan, ikinci bir ailesi olmuştu. Ona öyle derin bir sevgi ile bakmışlardı ki, onlardan ayrılmak zor gelecekti…
Kararını verdi. Burada kalacaktı. Anneleri nasılsa istedikleri zaman gelip onu gelip görebilirlerdi. Böyle sevgi dolu bir ortam her yerde bulunmazdı. Kararını anne ve babasına anlattı. Onlar da Barbula’nın kararına saygı duydular. Her gece, herkes yattıktan sonra, tüm kardeşleri ile gelecekler, sabaha kadar hasret gidereceklerdi.
Gerçekten de Barbula (Ufocan) uzun seneler mutlu bir hayat sürdü onlarla…
İçten sevgiler çok şeyi değiştirebilir. Sevgi her şeye kadirdir…
Hâlenur Kor
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.