- 607 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Karanfilli Çay 7. Bölüm
-Aaaaa daha hazırlanamadın mı? Çok yavaşsın. Biraz daha gecikirsek partinin bütün yakışıklıları kapılacak, benden söylemesi-
Rengin bu. Ne zaman bir yerlere gidecek olsak tepemde dikilir, söylenir durur. Aslında ortalama her kadın kadar bir sürede hazırlanıyorum. Ama o öyle acelecidir ki.
Daha birinci kocasıyla evliyken bir sevgili bulması, o sevgilisinden ayrılmadan ikinci kocasıyla tanışıp flörte başlamaları, sonra bu üçüncü koca. Acelesi, zamanaymış haspanın. Vakit öyle bir şeymiş ki, ele geçmezmiş giden anlar. İnsan kendisinin tadını çıkartmalıymış. Bu diri vücut, bu arzu ve şehvet boşuna bağışlanmamış bizlere. Neymiş o zaman? Yapılmalıymış yapılacak olan.
Basit bir kadın değildir Rengin. Sadece kendisine biraz düşkündür. Yemesi içmesi, gezmesi uyuması her bir haltı aceleyledir. Sevişirkense tam tersi zamana yayılıyormuş partneriyle. Partner, yeni girdi literatürümüze. Lakin pek bir sevdik kendisini. Hele iş çiftleşme merasimi olunca, en tahrik edici tanım partner galiba.
Amma da uzattım haklısınız. Bu parti neyin nesi, ne işim var burada benim, Rengin kim... Rengin, eski bir arkadaşım. Aynı iş kolundayız şimdilerde. Ha sahi söylemedim galiba: Ben işe başladım. Zaten kabul edilmiştim hatırlarsanız işe, çalışıyorum. Kızlar da Cahit de ilk günler azıcık mırın kırın ettiler. Yemek vaktinde sofrada olamadı, bazan ben sofrayı toplamaya bile yetişemedim, trafik, yoğunluk hepsi birleşip aile kavgalarımızı oluşturdular. Sonra sonra geçti.
Cahit, cüzdanından iyice elimi çektiğim için, kızlar odalarını toplamalarını ısrarla istemeyi bıraktığım için hallerinden mutlular. Ben de mutluyum. Yaklaşık iki yıl oldu çalışmaya başlayalı. Kendi paramı kazanıyor, arkadaşlarımla dilediğim kadar vakit geçiriyorum. Eskisi gibi alış veriş merkezlerine tıkılmak da yok. Her buluştuğumuzda farklı mekanları keşfediyoruz. Bu parti, Rengin’lerin iş yeri partisi. Beni de çağırdı, kıramadım. Kırmak da istemedim. Rengin’in kapılmalarından endişe ettiği yakışıklılar umurumda bile değillerken, içki içmek istemiyor, parti kalabalığına tahammül gösterecek gücüm yokken üstelik. Sadece Rengin için buradaydım.
Cıvıl cıvıldı insanlar. Dans ediyor, kahkahalar atıyorlardı. Rengin kendisinden hayli kısa boylu bir adamın kollarındaydı, sanıyorum bu boy farkından haberi bile olamayacak kadar fazla içmişti. Karıştırırdı her seferinde. Başladığı gibi bitiremezdi geceleri. İlle en olmadık yerlerden toplamalıydım onu. Belki de partiye gelmeyi kabul edişim bundandı.
Arabaya bindiğimizde Rengin elbiselerinin yarısından kurtulmuştu. Söyleniyor, küfürler ediyordu. O kısa boylu adam da arabamın etrafında dolaşıyor, camı tıklatmaya bile cesaret edebiliyordu. Tabi ona bu cesareti vermek inceliğini gösteren sevgili arkadaşımın sayesinde.
Rengin evindeydi, ben evimdeydim, o kısa boylu adam da muhtemelen evindeydi. Muhtemelen evliydi, karısına sarılmış uyuyor olmalıydı. Karısı da Rengin gibi uzun boylu etine dolgun ve alımlı mıydı acaba? Belki de adamın karısı filan yoktu.
Fakat Cahit’in kesinlikle bir karısı vardı. O bu gerçeği unutalı yıllar olsa da, durum böyleydi. Vantilatör kayışı koptu yalanını söylemekten vazgeçeli epeyce oldu. Toplantı uzadı da demiyor artık, arkadaşlarlaydım kimi zaman başvurduğu bir bahane. Hiçbir şey söylememek, en güzeli olsa gerek.
Duş alıp yatmalıyım. Yarın yorucu bir gün olacak. Kızlar uyurlarken ortak banyoyu kullanmak olmaz. Yıllar önce kapısına kilit vurduğumuz ebeveyn banyosunda yıkanmalıyım.
Su zerreleri bedenimde dolaştıkça ferahlıyorum. O zerrelere ellerimin de eşlik ettiğini farkediyorum. Ben baya baya kendimi okşuyorum. Bedenimi aç bir kurt gibi hoyratça ve yeni baştan tanıyor gibiyim. Nerde neyim var, neyim ne kadar unutulmuş ve ihmale uğramış, nereme dokunduğumda daha fazla hoşlanıyorum hepsini tekrar anımsıyorum sanki. Kızlardan biri gelse kapıyı çalsa, ya da Cahit gürültüyle öksürse, sular kesilse, deprem olsa, bir uçak gelip evimizin ve bu banyonun tam ortasına çakılsa. Hepsi olabilir ama benim şu an bu yaptığım olamaz, olmamalı... Aklımda bir sürü fantezi, etrafımda tanıdık tanımadık adamlar, elleriyle bana dokunuyorlar. Hatta daha ileri gitmelerine de izin veriyorum. Dudaklarım mosmor oluyor öpüşmekten. Kim beni öpüyor, kim bana dokunuyor artık umursamıyorum. Kendimi bir ritme kaptırmış durumdayım. Yumuşak hareketlerle kadınlığıma dokunuyorum. Evet artık hiçbiri yoklar. Rahatlıyorum. Bu şey bittiğinde yalnız olacağımı bilmek rahatlatıyor beni. Demek kimseye ihtiyacım yok. Hiçbiri olmadan da başarabilirim. Sonra alt kattaki yatak gıcırdamaya başlıyor yine. Bu kez üç kişiyiz o yatağın içinde. Bir kaç dakik asonra kasılarak boşalıyorum. Nefes alış verişlerim düzensiz. Küvetin kenarında oturuyorum. Başımda kadınlığımdan ve hafifçe yükselen tansiyondan dolayı bir dönme ile... Kendi başımı döndürdüğüme inanamıyorum...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.