- 686 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
'Hayat Var Abi Kadıköy'de'
Kadıköy’de oturdum. O lanet şehirden uzaklaşmanın şerefine üst üste çayları bitiriyorum. Dünyada demek ki böyle yerlerde var. Otuz iki senedir bedenimde sıkışıp kalmış ruhumu burada salıveriyorum. Annesi gibiyim ruhumun. Parkta, toprakla oynayan bir çocuk ruhum! Sancılar üzüm tanesi gibi bulutların şarkısına emanet. İtici bir güç kaydıraktan ruhumun kaymasını istese de, korkuyorum. Malum, anne olmak zor!
Sonra, sonra yağmuru bekleyebiliyoruz. Ufacık iskemlede oturmak rahatsız etmiyor. Mavi denizin dalga sesleri huşu, zikrediyor balıklar dudaklarını açıp göğe doğru.
Affedilmek güzel bir duygu ve yıllar sonra okula tekrar geri dönüp, bitirebilmek de onur verici. Onur verdiklerini zannettikleri yerlerde, adil olmayan şartları ısırıyor zaman. Hiçbir şey düşünmek zorunda değilim.
Uzun siyah saçlarını rüzgara taratan kadın üşüyor. Yağmuru bekliyoruz. Biz beklemeyi sevmeyen canlılar; insanlar, bu kez beklemekten çok hoşnutuz. Lacivert asfalt üzerinde yeni takılmış sokak lambaları. Yer yer sabahki yağmurdan kalmış su birikintileri. Denizin tanımlayamadığı varlıklar park etmişler düz bir şerit boyunca. Yeşil paslanıyor kahverengiye. Toprağın bağrında saatin kaç olduğu hiç de önemli değil! Soyut resimler; izmaritleri, sigara paketlerini, kağıt mendilleri, buruşuk ıslak mendillerini kahverengi kollarıyla toplamaya çalışan çöpçüler. Attığım her çöp için pişmanlık hissediyorum şimdi. Pek uzun sürmeyecek bir duygu bu, bir sigara yakıyorum.
Kimin için ağlıyor bu bulutlar, pek umursamıyorum. Keman çalan gencin üzerine doğru eğilmiş bordo renk de bir şemsiye var. Kız arkadaşı olmalı gencin. Kendisi ıslanıyor, ama onun da umurunda değil yağmur kimin için yağıyor! Gittikçe beyazlaşan bir renk sarıyor sahili. Diğer yanda az önce yazdığı şiiri arkadaşlarına okuyan emekli bir adam. Omzuna başını yaslamış kadınla kaç yıldır sevişiyor, merak ediyorum.
Hayatı yaşamak için gelenlerden biriyim, yoksa düşünüyor muyun, sancı mı çekiyorum kendi hudutlarımda; bilmiyorum. Özgürlüğün istemsizliği karşısında dumanların artık yükselemediği anı yaşamaya mecburum. Yağmurun bizi ıslatması gerekiyordu, ama bu sefer kovuyor bizi en sevgilisi denizinin kıyısından. İnancını yitirmiş kelebek gibi kalkıyoruz ve elimiz cebimize gidiyor.
Eskidikçe güzelleşen bugün, sabahı olmalı diyen dünün yılgınları… Pencerelerde sarı ve beyaz ışıkların dansları… Sesler, gölgeler arasında gizlenen adımlar… Emekli adamın şiiri avuçlarımı kaşındırıyor. Ellerimi kaldırıp, dua edemiyorum.
Hiç gitmediğin yerlere gitmektir, hayal etmek
her şeye yeniden başlayamasada insan
öksüz kalmış aşklarla beslenir
umut denen, oyuncağı olmayan çocuk
YORUMLAR
Normalde kahramanın oturduğu anlatılarda zaman da durup kahramanın yanına çökmüş gibi gelir ama bu sefer epey bir devinim var. Hatta tek durağan varlık anlatıcının kendisi. Bu bile yazıya hakim olan huzuru savuşturup göndermiyor. Kenarda beklemeyi, kahraman kalkıp gittikten sonra yerine geçmeyi hayal ediyorum. Saygılarımla.
HakkınSesi
Sıcak bir simitle, çayı yanında yudumlarken yaşamak hâlâ... Pek özel ve güzel her şeye rağmen...
HakkınSesi
kendini Kadıköy'e atıp çay yudumlayarak rahatlamak,huzur bulmak en kolay iş bence. Bir de emekliler hemen hemen her şeyden emekli olmuşlardır ,değil mi?
Yine de eski günleri yad ederek , eski neşeleri ve mutlulukları yaşadığı eşinin omuzuna başını yaslamak ne kadar huzur kokuyor anlatırken bile.
babam ile annemi Eminönü'ne götürdüm alış veriş yapacaklardı.
Onlar beklerken otoparktan meydana doğru ilerledim eşyalarına yardımcı olmak maksadıyla. Annem ve babam caminin önündeki çiçekliğe oturmuşlar ellerinde birer simitianacığım başını babamın omzuna atmış, bir yandan çaktırmadan ağlıyor...
Biraz seyrettim . Bir de resimlerini çektim çaktırmadan.
Sevgi eskimez insanlar yaşlansa da...
Selam ve saygı ile.