"Senden Önce" isimli şiir 6.3.2019 17:01:43 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Senden önce Gülüşüm eksik Çığlıklarım sessiz Sözcüklerim manasız Sevinçlerim yarım yamalak Çektiğim halaylarda sol yanım hep boş Ve yüreğim büsbütün yalnızmış meğer…
Kuyu sokağında beceriksizce top koşturmalarım Sokak kavgalarım, asiliklerim, isyanlarım Ve daha on yedi yaşında İliklerimize kadar işleyen yokluk ve yoksulluğa karşı Duvarlarına gizlice yazdığım “tek yol devrim” sloganları Okuduğum kitaplar, dinlediğim şarkılar Tamirhanelerde çıraklığım Yaşlanan çocukluğum Dilimin ucundan tutuklanıp götürülen sözcükler Ve bir simit ve bir gazoz tadında izlediğim siyah-beyaz filmler Sensiz ne kadar da eksikmiş meğer Sen yüreğimin kapısına dayandığında Ve beni aşkla tamamladığında anladım.
Senden önce Yüreğim yaralıymış Geceler soğuk, geceler karanlık Geceler sensiz Puşt ve alçakmış meğer sevdalara pusu atan Şimdi sen varsın Beni alçak pusulardan koruyan o kahraman bakışların Yüreğimdeki acıları dindiren gülüşün Ve gecelerimi aydınlatan gün ışığı gözlerin…
Senden önce Aşkı hiç tatmamışım Umurumda bile olmamış hiçbir güzellik senin kadar… Seninle el ele yürümek Işıl ışıl ay ışığı Islak tenimizde kayıp duran yıldızların ışık izleri Ve Yakamozlar; pırıl pırıl ışıyarak avuçlarımdan kayan… Ve sevdiğim bir aşk şarkısı gibi Nağme nağme kulağıma uğuldayan rüzgâr Yaprakların hışırtısı Kıyılarla sarmaş dolaş öpüşüp duran dalgaların sesi Ölü deniz kabukları Ve sıcak bir yatak gibi üzerine uzandığım kumsallar Ve tepemizde dolaşıp duran aç martı çığlıkları Ne kadar da güzelmiş meğer Sen düşlerime destursuz girip çıktığında Ve kuru bir dal gibi yanan yüreğime Bir yağmur damlası gibi düştüğünde anladım.
Senden önce Yaşamın ve sevdanın rengi yokmuş… Deniz ve gökyüzü mavi, orman yeşil Nazım Hikmet’in hamsilerinin sırtı hala lacivert Göçüklerde işçilerin gözleri kömür karası Güneş sarı ve sıcak Devrim kan, ter, kırmızı Çiçekler gökkuşağı Ve dağlar Dağlardan kopup gelen dereler Derelerin çığlığı Senin kokunu bana taşıyan rüzgâr Ve sevdamız Sevdalımız hep özgürlük rengindeymiş meğer Sen karanlık gecelerime bir ışık gibi doğduğunda Ve gözlerimdeki denize rengârenk bir balık gibi daldığında anladım.
Bir dokunuş, bir öpüş Aşkın alevinde yanmakmış meğer Sen karlı bir dağ gibi üşüyen bedenimi Parmak uçlarında güneşler açan bir el Ve yana yakıla alınan bir nefes gibi Ilık ılık hohlayarak okşadığında Ve buz tutan dudaklarımı Sönümsüz yanan bir öpüş gibi öperek Yangın yerine çevirdiğinde anladım.
Senden önce Aşka yasaklı bir yürekle yaşamışım hep… Yüreğindeki aşk Gözlerindeki ışık Yüreğime serçe telaşıyla konuşların Ve dokunuşların Ve dudaklarında açan gül ve gülüşün tadı Aşkın kendisiymiş meğer Sen beni ağız dolusu güldürdüğünde Ve ben gözlerinde saklı kalan O uçsuz bucaksız ormana dalıp Sana kaybolduğumda anladım.
Ve senden sonra sevgilim Senden sonra Ben sana kaybolup gittim…
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.